çıkarmak
[fiil] [-den] Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
ÇIKARMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- affetmek
- anlamak
- anmak
- atmak
- azaltmak
- bulmak
- dehlemek
- dışarı çıkmak
- göndermek
- görevden almak
- göstermek
- hastalanmak
- ihraç etmek
- kaldırmak
- kazımak
- konuşmak
- kovmak
- kusmak
- oymak
- oynatmak
- pabucunu eline vermek
- pabucunu ters giydirmek
- salıvermek
- sepetlemek
- soymak
- soyunmak
- sökmek
- tahliye etmek
- tarh etmek
- türetmek
- uzaklaştırmak
- üretmek
- vermek
- yayımlamak
- yok etmek
- yol vermek
- yürütmek
ÇIKARMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- abanmak
- akıl erdirmek
- aklı ermek
- aklına sığdırmak
- algılamak
- anlayıp dinlemek
- aymak
- bilincine varmak
- bilmek
- çakmak
- çakozlamak
- çıkarmak
- derk etmek
- dilinden anlamak
- fark etmek
- farkına varmak
- görmek
- hissetmek
- içine çekmek
- idrak etmek
- ihata etmek
- intikal etmek
- istihraç etmek
- istintaç etmek
- işi anlamak
- karine ile anlamak
- kavramak
- kestirmek
- kulağını açmak
- künhüne varmak
- nüfuz etmek
- okumak
- onaylamak
- öğrenmek
- sezmek
- sırra ermek
- şarj etmek
- takdir etmek
- takip etmek
- temizlemek
- tenevvür etmek
- tutmak
- vâkıf olmak
- ağılanmak
- ağırlaşmak
- ağız dil vermemek
- altüst olmak
- başına güneş geçmek
- başını kaldıramamak
- baygınlık geçirmek
- bir hoşluğu olmak
- bir tuhaflığı olmak
- boğaz olmak
- boğazı inmek
- bozulmak
- çayırlamak
- çıkarmak
- çipilleşmek
- çökmek
- çürüğe çıkmak
- çürük çıkmak
- dil ağız vermemek
- dökülmek
- döşeğe düşmek
- ekşimek
- felç olmak
- fenalaşmak
- fenalık geçirmek
- göğsü daralmak
- gün geçmek
- güneş çarpmak
- hâli harap olmak
- hasta düşmek
- hasta olmak
- hastalık almak
- hastalık kapmak
- hastanelik olmak
- havale gelmek
- helak olmak
- kaynamak
- keyfi bozulmak
- kırılıp dökülmek
- kırılmak
- komaya girmek
- kömür başa vurmak
- kötülemek
- kötüleşmek
- kriz geçirmek
- marazlanmak
- mide fesadına uğramak
- midesi ekşimek
- midesi kaynamak
- midesi yanmak
- nöbet tutmak
- ölüp ölüp dirilmek
- pişmek
- rahatsız olmak
- rahatsızlanmak
- sedyelik olmak
- şifayı bulmak
- şifayı kapmak
- teklemek
- titremek
- üşütmek
- yatağa düşmek
- yatak yorgan yatmak
- yataklara düşmek
- yorgan döşek yatmak
- zehirlenmek
- ağız açmak
- ağız açtırmamak
- ağız kalabalığına getirmek
- ağız kullanmak
- ağız yapmak
- ağız yaymak
- ağzı oynamak
- ağzına geleni söylemek
- ağzında yaş kalmamak
- ağzını açmak
- aklına geleni söylemek
- bahis açmak
- bahsetmek
- başını ağrıtmak
- beyanat vermek
- bir şey söylemek
- boşboğazlık etmek
- cart cart ötmek
- caz yapmak
- cevher yumurtlamak
- çan çan etmek
- çan çan konuşmak
- çan çan ötmek
- çene çalmak
- çene yormak
- çenesi açılmak
- çenesi durmamak
- çıkarmak
- çıtır çıtır konuşmak
- çok söylemek
- dan dun etmek
- değinmek
- demeç vermek
- dertleşmek
- dile gelmek
- dili açılmak
- dili çözülmek
- dili durmamak
- dilini tutamamak
- dilinin altındaki baklayı çıkarmak
- dillenmek
- diskur çekmek
- diskur geçmek
- diyalog kurmak
- dünya kelamı etmek
- edebiyat yapmak
- esmek
- ezbere konuşmak
- fırçalamak
- flört etmek
- genizden konuşmak
- gevezelenmek
- görüşmek
- hasbihâl etmek
- havlamak
- hayran etmek
- hitap etmek
- hoşbeş etmek
- içinden konuşmak
- ihtilat etmek
- iki çift laf etmek
- iki çift söz etmek
- ilişki kurmak
- irat etmek
- kelimeleri tartarak konuşmak
- konferans çekmek
- konferans vermek
- konuşma yapmak
- konuşmaya dalmak
- laf açmak
- lafa boğmak
- lafa tutmak
- lafı uzatmak
- lafını bilmek
- lügat paralamak
- maval okumak
- muhabbet etmek
- nağme yapmak
- name okumak
- nefes tüketmek
- nutuk atmak
- nutuk çekmek
- nutuk vermek
- okumak
- öksürmek
- ötmek
- parlatmak
- patırdatmak
- perdahlamak
- pes perdeden konuşmak
- seslenmek
- slogan atmak
- sohbet etmek
- söylemek
- söyleşmek
- söylev vermek
- söz almak
- söze atılmak
- söze karışmak
- sözü uzatmak
- sözünü bilmek
- su kaçırmak
- su koyuvermek
- tane tane konuşmak
- tane tane söylemek
- tartışmak
- tatava etmek
- telaffuz etmek
- tıraş etmek
- tıraşa tutmak
- tıraşlamak
- ulumak
- uzatmak
- uzun etmek
- veriştirmek
- vıdı vıdı etmek
- vızıldamak
- yâd etmek
- yanşamak
- yârenlik etmek
- yürek tüketmek
- zart zurt etmek
- zevzeklenmek
- zevzeklik etmek
- açığa çıkarmak
- affeylemek
- aforoz etmek
- aforozlamak
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayakkabılarını çevirmek
- ayıklamak
- azletmek
- bağışlamak
- başından savmak
- bohçasını koltuğuna vermek
- çıkarmak
- defetmek
- deflemek
- devirmek
- düşürmek
- ekmeğinden etmek
- ekmeğine göz dikmek
- ekmeğine göz koymak
- ekmeğiyle oynamak
- el çektirmek
- elemek
- emekliye ayırmak
- emekliye çıkarmak
- emekliye çıkartmak
- haydamak
- hudut dışı etmek
- ışınlamak
- istiskal etmek
- işten el çektirmek
- izin vermek
- izole etmek
- kapı dışarı etmek
- kapıyı göstermek
- kıçına tekmeyi atmak
- kıçına tekmeyi vurmak
- kıçına tekmeyi yapıştırmak
- kışlamak
- kızağa çekmek
- kovalamak
- kuyruğuna teneke bağlamak
- müdafaa etmek
- nefyetmek
- pabuçlarını çevirmek
- paçasından tutup atmak
- pasaportunu eline vermek
- posta etmek
- postalamak
- savmak
- sepet havası çalmak
- sınır dışı etmek
- sokağa atmak
- süpürmek
- sürgüne göndermek
- sürmek
- şut çekmek
- şutlamak
- tahttan indirmek
- tasfiye etmek
- tecrit etmek
- tehcir etmek
- tezkeresini eline vermek
- tırpan atmak
- tüydürmek
- uğratmak
- yakadan atmak
- yüzdürmek
- alan talan etmek
- almak
- anaforlamak
- aparmak
- araklamak
- asmak
- aşırmak
- ayıklamak
- boynuna geçirmek
- cebellezi etmek
- cebine atmak
- cebine indirmek
- ceplemek
- çalımlamak
- çalıp çırpmak
- çalmak
- çamura yatmak
- çapullamak
- çarpmak
- çıkarmak
- çırpmak
- dağa çıkmak
- deve etmek
- deve yapmak
- dızlamak
- dolandırmak
- döviz kaçırmak
- el uzatmak
- elemek
- emmek
- emzirmek
- fırıldak çevirmek
- fırıldak döndürmek
- gargaraya getirmek
- gelberi etmek
- götürmek
- gözden sürmeyi çalmak
- gözden sürmeyi çekmek
- gözünden sürmeyi çalmak
- hak yemek
- hakkını yemek
- haraca bağlamak
- haraca kesmek
- haraç almak
- haraç yemek
- haram yemek
- hırsızlamak
- hırsızlık etmek
- hırsızlık yapmak
- iç etmek
- iş almak
- işlemek
- iteklemek
- itelemek
- iyi etmek
- kaçırmak
- kafese koymak
- kafeslemek
- kakalamak
- kamulaştırmak
- kanatlandırmak
- kaparozlamak
- kapışmak
- karmanyolaya getirmek
- kaynatmak
- kementlemek
- kesmek
- ketenpereye getirmek
- koymak
- makaslamak
- mantarlamak
- omuzlamak
- otlamak
- para dönmek
- para koparmak
- para sızdırmak
- rüşvet almak
- rüşvet yemek
- sağmak
- selbetmek
- sırıklamak
- sızdırmak
- soyup soğana çevirmek
- söğüşlemek
- sürmeyi gözden çekmek
- takmak
- talan etmek
- talanlamak
- taramak
- tecavüz etmek
- tırtıklamak
- tüydürmek
- uçurmak
- uğrulamak
- uğurlamak
- utmak
- uyutmak
- üçkâğıda getirmek
- ürkütmek
- ütmek
- vergiye bağlamak
- voli vurmak
- vurgun vurmak
- vurmak
- yağma etmek
- yağmalamak
- yemek
- yol kesmek
- yol vurmak
- yolmak
- yolunu bulmak
- yutmak
- yüzmek
- zimmetine geçirmek
- zula etmek
- acısını çıkarmak
- aktarmak
- arz etmek
- atlamak
- attırmak
- bahşetmek
- ballandırmak
- bastırmak
- başına çalmak
- bayılmak
- bırakmak
- çağırmak
- çalıştırmak
- çekmek
- çıkarmak
- çıkmak
- çiftleşmek
- dayamak
- devretmek
- dökülmek
- elden çıkarmak
- eline tutuşturmak
- evlendirmek
- gazlamak
- gelmek
- gezdirmek
- gönlünden kopmak
- görmek
- gözünü doyurmak
- hamletmek
- hediye etmek
- helal etmek
- helallik vermek
- hibe etmek
- iade etmek
- ikram etmek
- iletmek
- işlemek
- ithaf etmek
- iyi etmek
- kamanço etmek
- kıymak
- koklatmak
- lütfetmek
- ödemek
- öksürmek
- peşkeş çekmek
- sahip kılmak
- sarkıtmak
- satmak
- sebil etmek
- sıkıştırmak
- sökülmek
- sundurmak
- sunmak
- takdim etmek
- takılmak
- takmak
- temlik etmek
- teslim etmek
- tevcih etmek
- tevdi etmek
- toka etmek
- topraklandırmak
- toslamak
- tutmak
- tutuşturmak
- uçlanmak
- uzatmak
- vazgeçmek
- yağdırmak
- yandırmak
- yaymak
- yetiştirmek
- yırtılmak
- yöneltmek
- zarar etmek
- zula etmek
- aradan kaldırmak
- bastırmak
- bertaraf etmek
- bıçak gibi kesmek
- çıkarmak
- çizmek
- dökmek
- eritmek
- geçirmek
- gidermek
- götürmek
- hükümsüz kılmak
- ıskartaya çıkarmak
- ifna etmek
- ilga etmek
- imha etmek
- iptal etmek
- itlaf etmek
- izale etmek
- kalem çekmek
- karalamak
- kayıttan düşmek
- kesmek
- kırmak
- kökünü kazımak
- kurutmak
- kül etmek
- lağvetmek
- mahvetmek
- ortadan kaldırmak
- öldürmek
- refetmek
- selbetmek
- silip süpürmek
- silmek
- susturmak
- tasfiye etmek
- tayyetmek
- telef etmek
- temizlemek
- temizlik yapmak
- tırpandan geçirmek
- tırpanlamak
- yakmak
- yürürlükten kaldırmak
HECELEME
çı-kar-mak ÇIKARMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-den] Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- [fiil] [-i] Sonunu getirmekÖrnek: Bu para ile ayı çıkarırız.
- [fiil] [-i] Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek
- [fiil] [-i] Bulmak, ortaya koymakÖrnek: Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak.
- [fiil] [-i] HatırlamakÖrnek: Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım.
- [fiil] [-i] [-den] Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmekÖrnek: Öfkesini benden çıkardı.
- [fiil] [-i] [-den] Sağlamak, elde etmekÖrnek: Ekmeğini taştan çıkarmak.
- [fiil] [-i] [nesnesiz] Gibi göstermek, bir davranış yüklemekÖrnek: Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak.
- [fiil] [-i] Sindirim yolundan dışarı atmak, kusmakÖrnek: Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı.
- [fiil] İlgisini keserek uzaklaştırmak
- [fiil] [-i] Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymakÖrnek: İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti.
- [fiil] [-i] YayımlamakÖrnek: Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı.
- [fiil] [-i] GidermekÖrnek: Lekeyi çıkarmak.
- [fiil] [nesnesiz] Yapmak, üretmekÖrnek: Bu terzi çok iş çıkarıyor.
- [fiil] [-e] [nesnesiz] SunmakÖrnek: Konuklara çerez çıkardı.
- [fiil] [-e] [-i] GöstermekÖrnek: Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın.
- [fiil] [-i] [-le] Bir müzik parçasını notalarıyla çalmakÖrnek: Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami...
- [fiil] [nesnesiz] Yollamak, göndermekÖrnek: Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti.
- [fiil] [nesnesiz] BoşaltmakÖrnek: Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik.
- [fiil] [nesnesiz] Resim yapmak
- [fiil] [nesnesiz] Fotoğraf çektirmek
- [fiil] [-i] [mecaz] SöylemekÖrnek: Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır.
- [fiil] [-i] [-den] [matematik] Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük