çekmek

[fiil] [-e] [-i] Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek
ÇEKMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
ÇEKMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
addetmek
almak
andırmak
asılmak
büzülmek
cezbetmek
çekişmek
çekiştirmek
damıtmak
daralmak
dayanmak
eksilmek
ezmek
film çekmek
gitmek
gol atmak
göndermek
götürmek
hayran etmek
içmek
kaldırmak
katlanmak
kaydetmek
kısalmak
koparmak
küçülmek
maruz kalmak
ölçmek
sarkıtmak
sermek
sıvamak
sıyırmak
sündürmek
sürmek
sürüklemek
sürünmek
taşımak
tedavi etmek
uzatmak
üstlenmek
vermek
vurmak
yazmak
yedeğe almak
yedeklemek
yürütmek
HECELEME
çek-mek
ÇEKMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [fiil] [-e] [-i] Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmekÖrnek: Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. [Reşat Nuri Güntekin]
  2. [fiil] Taşıtı bir yere bırakmak, koymak
  3. [fiil] GermekÖrnek: İpi çekmek.
  4. [fiil] İçine almak, emmek
  5. [fiil] Bir yerden başka bir yere taşımakÖrnek: Ekini tarladan çekmek.
  6. [fiil] Bir amaçla ortadan kaldırmakÖrnek: Piyasadaki parayı çekmek.
  7. [fiil] Üzerinde bulunan bir silahla saldırmak için davranmakÖrnek: Elindeki tabancayı tetiğine basmak için yeni çekivermiş gibiydi. [Tarık Buğra]
  8. [fiil] Atmak, vurmakÖrnek: Dayak çekmek. Şut çekmek.
  9. [fiil] Bir kimseyi veya bir şeyi geri almak
  10. [fiil] Güç durumlara dayanmak, katlanmakÖrnek: Yalnız bende meçhul bir hastalık vardı. Sekiz yaşından beri çekiyordum. [Peyami Safa]
  11. [fiil] Tartıda ağırlığı olmakÖrnek: Tartsaydınız kırk, kırk beş kilodan fazla çekmezdi. [Peyami Safa]
  12. [fiil] DöşemekÖrnek: Kablo çekmek.
  13. [fiil] Herhangi bir engel kurmakÖrnek: Derenin kış yaz kurumayan suları böğürtlen fidanlarını yükseltmiş, iki tarafa yemiş dolu bir koyu çit çekmiş. [Refik Halit Karay]
  14. [fiil] Şans denemek amacıyla hazırlanmış kâğıtlardan birini almakÖrnek: Birisi niyet çeksin de biz de bir lokma bir şey yiyelim diye bekleşiyorlar. [Sait Faik Abasıyanık]
  15. [fiil] İmbik yardımı ile elde etmekÖrnek: İspirto çekmek. Gül yağı çekmek.
  16. [fiil] Çizgi durumunda uzatmak
  17. [fiil] Aynısını yazmak veya çizmekÖrnek: Yazıyı temize çekmek. Kopya çekmek.
  18. [fiil] Tedavi amacıyla şişe, vantuz, sülük vb.ni uygulamakÖrnek: Bardak çekmek.
  19. [fiil] Bir yerden bir şeyi yukarı doğru almak
  20. [fiil] Görüntüyü bir aletle özel bir nesne üzerine kaydetmekÖrnek: Fotoğraf çekmek. Film çekmek.
  21. [fiil] Taşıma gücü olmakÖrnek: Bu araba 500 kilodan çok yük çekmez.
  22. [fiil] ÖğütmekÖrnek: Kahve çekmek.
  23. [fiil] Protesto, poliçe, çek vb. düzenleyip yürürlüğe koymak
  24. [fiil] Hoşa gitmek, sarmak
  25. [fiil] Kaçan ilmeği örmekÖrnek: Çorap çekmek.
  26. [fiil] Masrafını karşılamak, ikramda bulunmakÖrnek: Beni Konya Lezzet Lokantasına götürdü, âlâ bir öğle yemeği çekti. [Halide Edip Adıvar]
  27. [fiil] Bir duyguyu içinde yaşatmakÖrnek: Ona yanıyorum, onun hasretini çekiyorum. [Refik Halit Karay]
  28. [fiil] Yürütmek, sürmekÖrnek: Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın. [Yahya Kemal Beyatlı]
  29. [fiil] [-e] Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemekÖrnek: Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur. [Tarık Buğra]
  30. [fiil] Bir şeyin içyüzünü anlamak amacıyla bir kimseyi sıkıştırmakÖrnek: Sorguya çekmek.
  31. [fiil] [-e] [-i] Herhangi bir anlama almakÖrnek: Bak, sözümü nereye çekti!
  32. [fiil] [-e] [-i] Örtmek, giymekÖrnek: Yorganınızı başınıza çeker ve uykunuza devam edersiniz. [Refik Halit Karay]
  33. [fiil] [-e] [-i] Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek
  34. [fiil] Yol, ay sürmekÖrnek: Sevmediğim ayların çoğu otuz bir çeker, uzundur. [Burhan Felek]
  35. [fiil] [nesnesiz] Daralıp kısalmakÖrnek: Kumaşı yıkayınca çekti.
  36. [fiil] AsmakÖrnek: Açıkta durduk. Demir attık. Kayığa tehlike bayrakları çektik. [Halikarnas Balıkçısı]
  37. [fiil] Boya, badana vb. sürmek
  38. [fiil] YollamakÖrnek: Çektikleri telgrafı babasıyla annesi, bakalım, alabilecekler mi? [Attila İlhan]
  39. [fiil] Bir şeyi emip dışarıya çıkarmakÖrnek: Tulumba, suyu iyi çekiyor. Baca iyi çekiyor.
  40. [fiil] Hamur vb. iyice pişmiş duruma gelmek
  41. [fiil] [fizik] Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı
  42. [fiil] [teknik] Vericiden gelen dalgaları algılayarak televizyon, radyo, telefon vb. aygıtlarla bağlantı kurmak
  43. [fiil] [argo] İçki içmekÖrnek: Çok kimse rakısını bağında çekiyordu. [Falih Rıfkı Atay]
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: