ödev
[isim] Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe
ÖDEV İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açık
- açık kredi
- akreditif
- alacak
- alacak verecek
- ariyet
- askı
- avans
- borç harç
- çorba
- dekont
- dış borç
- düyun
- eğreti
- emanet
- gönül borcu
- hesap
- iare
- ikraz
- iktibas
- ipotek
- istiare
- istikraz
- kredi
- kredi mektubu
- matlup
- minnet
- minnettarlık
- müdana
- namus borcu
- ödev
- ödünç
- ödünçleme
- öndelik
- şükran
- takanak
- takıntı
- taksit
- teslim tesellüm
- tuz ekmek hakkı
- verecek
- veresiye
- yükümlülük
- zimmet
- zorunluluk
- ağır iş
- ağırlık
- altın bilezik
- angarya
- başrol
- boyun
- direktif
- ek görev
- ekmek
- ekmek kapısı
- el kapısı
- ev işi
- fonksiyon
- geçim kapısı
- geçim yolu
- geri hizmet
- hamallık
- hizmet
- iş güç
- işlev
- kariyer
- kat
- koltuk
- makam
- mansıp
- maslahat
- memuriyet
- merci
- meslek
- mesnet
- meşgale
- meşguliyet
- mevki
- misyon
- orun
- ödev
- post
- rol
- salahiyet
- sanat
- sandalye
- serbest çalışmak
- serbest meslek
- sınaat
- uğraş
- uğraşı
- uhde
- umur
- yer
- yük
- zanaat
HECELEME
ö-dev ÖDEV KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibeÖrnek: Şimdiye kadar ihmal ettiğim için kendimi suçlu saydığım bir ödevi yerine getirdim.
- [isim] Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışmaÖrnek: Öğretmenleri ödev vermiş, ders çalışıyorlar.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük