ağırlık
[isim] Ağır olma durumu
AĞIRLIK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- abra
- ağırbaşlılık
- armağan
- atmosfer
- ayar
- baskı
- batman
- bedel
- çeker
- çeki
- çekirdek
- çöküntü
- dara
- değer
- dekagram
- desigram
- dikkat
- dirhem
- gereç
- görev
- gram
- gramaj
- groston
- hektogram
- kâbus
- kantar
- kental
- kırat
- kıyye
- kilo
- kilogram
- kiloton
- külfet
- libre
- megaton
- miligram
- miskal
- mücevher
- okka
- ons
- ölçek
- önem
- santigram
- santim
- sıkıntı
- sıklet
- tartı
- ton
- tonilato
- uyuşukluk
- vezin
- yük
AĞIRLIK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağır iş
- ağırlık
- altın bilezik
- angarya
- başrol
- borç
- boyun
- direktif
- ek görev
- ekmek
- ekmek kapısı
- el kapısı
- ev işi
- fariza
- fonksiyon
- geçim kapısı
- geçim yolu
- geri hizmet
- hamallık
- hizmet
- iş
- iş güç
- işlev
- kariyer
- kat
- koltuk
- makam
- mansıp
- maslahat
- memuriyet
- merci
- meslek
- mesnet
- meşgale
- meşguliyet
- mevki
- misyon
- orun
- ödev
- post
- rol
- salahiyet
- sanat
- sandalye
- serbest çalışmak
- serbest meslek
- sınaat
- uğraş
- uğraşı
- uhde
- umur
- vazife
- vecibe
- yer
- zanaat
- ağırlık
- akarsu
- aksesuar
- alınlık
- altın
- arma
- armudiye
- asım takım
- askı
- beşibirarada
- beşibirlik
- beşibiryerde
- bijuteri
- bilezik
- boncuk
- broş
- burma
- cevahir
- cıcık
- cıncık boncuk
- cıngıl
- çelenk
- elmas
- gelgel
- gerdanlık
- halhal
- halka
- hazine
- hazne
- hızma
- iğne
- inci
- incik boncuk
- kolçak
- kolye
- kuyum
- künye
- küpe
- madalyon
- mücevherat
- pandantif
- pat
- pazubent
- roza
- süs püs
- takı
- takıntı
- yüzük
- zincir
- acı
- afakan
- ağırlık
- azap
- badire
- baş ağrısı
- bezginlik
- bıkkınlık
- bitiklik
- bitkinlik
- boğuntu
- boşluk
- buhran
- bun
- can sıkıntısı
- cefa
- cehennem azabı
- cevir
- çarpıntı
- çile
- dağdağa
- darboğaz
- darlık
- dert
- doğum sancısı
- efkâr
- ezinti
- eziyet
- felaket
- fenalık
- fütur
- gına
- gönül darlığı
- güçlük
- hafakan
- hâlsizlik
- huzursuzluk
- iğneli fıçı
- kahır
- kambur
- karabasan
- karın ağrısı
- kasavet
- kasvet
- kesiklik
- kırgınlık
- kırıklık
- melal
- meşakkat
- mihnet
- rahatsızlık
- sancı
- sürmenaj
- tedirginlik
- tehlike
- telaş
- trajedi
- usanç
- uyuzluk
- üzgü
- üzüntü
- yokluk
- yoksulluk
- yorgunluk
- yürek çarpıntısı
- zorluk
HECELEME
a-ğır-lık AĞIRLIK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Ağır olma durumuÖrnek: Yükün ağırlığı.
- [isim] Terazilerde tartma işi yapılırken bir kefeye konulan nesne
- [isim] Değerlendirmelerde herhangi bir konu veya evreye, olağanın üzerinde ve belli oranda tanınan değer
- [isim] Sıkıcı, bunaltıcı, iç karartıcı durumÖrnek: Havanın ağırlığı.
- [isim] Uykudayken gelen ve insana boğulur gibi bir duygu veren durum
- [isim] Yük, külfetÖrnek: Bütün ailenin ağırlığı omuzlarındadır.
- [isim] TakıÖrnek: Kadın bütün ağırlığını takıp düğüne gitti.
- [isim] SorumlulukÖrnek: Bu işin ağırlığını tek başıma yüklendim.
- [isim] Etki, baskı, güçlük
- [isim] Dikkati ve önemi bir şey üzerinde yoğunlaştırmakÖrnek: Şimdi bütün ağırlığı reklama vermeli.
- [isim] [halk ağzında] Çeyizini düzmek için damadın geline verdiği para, kalın (ıı)
- [isim] [mecaz] Sıkıntı
- [isim] [mecaz] AğırbaşlılıkÖrnek: Çocuğa yıllar geçtikçe bir ağırlık geldi.
- [isim] [mecaz] Değerli olma durumuÖrnek: Hediyenin ağırlığı.
- [isim] [mecaz] Uyuşukluk ve gevşeklik durumuÖrnek: Beynime bir ağırlık peyda olmuştu.
- [isim] [askerlik] Orduda bir birliğin cephane, yiyecek ve eşya yükleriÖrnek: Akşama doğru, ağırlığın başında bezgin neferlere iş gördürmeye uğraşıyordum.
- [isim] [fizik] Yer çekiminin, bir cismin molekülleri üzerindeki etkisinin oluşturduğu bileşke, gravite
- [isim] [spor] Güreş, boks, halter, judo vb. spor dallarında, sporcuların kilolarına göre girdikleri kategori
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük