ağırlaşmak
[fiil] [nesnesiz] Ağır duruma gelmek
AĞIRLAŞMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
AĞIRLAŞMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- adam olmak
- ağırlaşmak
- akil baliğ olmak
- aklı ermek
- artmak
- azmak
- azmanlaşmak
- babacanlaşmak
- balabanlaşmak
- baliğ olmak
- basmak
- bıyığı terlemek
- bitki
- borusu ötmek
- boy almak
- boy atmak
- boy sürmek
- boy vermek
- boya çekmek
- boylanmak
- cücüklenmek
- çarşafa girmek
- devleşmek
- ele gelmek
- ergen olmak
- erginleşmek
- erinleşmek
- erkek olmak
- erkekleşmek
- filizlenmek
- gelişmek
- genelmek
- genişlemek
- genleşmek
- geyik etine girmek
- gün almak
- gürbüzleşmek
- gürleşmek
- irileşmek
- kabarmak
- kendini bilmek
- kişileşmek
- kişilik kazanmak
- koçlanmak
- meydana çıkmak
- neşvünema bulmak
- olgunlaşmak
- palazlamak
- palazlanmak
- palazlaşmak
- reşit olmak
- sakalı bitmek
- serilip serpilmek
- serpilmek
- şenelmek
- uyanmak
- uzamak
- yayılmak
- yeşermek
- yetişmek
- acılanmak
- acılaşmak
- acımak
- ağırlaşmak
- ayrışmak
- bayatlamak
- bozunmak
- böceklenmek
- böcelenmek
- cılk çıkmak
- cılkı çıkmak
- cılklaşmak
- cıvıklaşmak
- cıvımak
- çözünmek
- donmak
- eprimek
- eskimek
- geçmek
- içi geçmek
- infisah etmek
- karıncalanmak
- kepeklenmek
- kesilmek
- kırağı çalmak
- kırağı vurmak
- koflaşmak
- kötülemek
- kurtlanmak
- küf bağlamak
- küf tutmak
- küflenmek
- pamuklanmak
- pörsümek
- pörtlemek
- sasımak
- sirkeleşmek
- soğuk çalmak
- şekerlenmek
- taaffün etmek
- tefessüh etmek
- turşu olmak
- turşulaşmak
- yaralanmak
- yıpranmak
- zayıflamak
- ağırlaşmak
- azalmak
- cansızlaşmak
- deniz durmak
- deniz düşmek
- dinginleşmek
- durgunlaşmak
- durmak
- durulmak
- düşmek
- geçmek
- gevşemek
- hafiflemek
- hızını almak
- hızını kaybetmek
- hızını yitirmek
- istop etmek
- kalmak
- kesilmek
- kırılmak
- kısılmak
- kül bağlamak
- limanlamak
- mayna etmek
- ortalık düzelmek
- ortalık yatışmak
- oturuşmak
- sakinleşmek
- sönmek
- stop etmek
- susmak
- suyu kesilmiş değirmene dönmek
- sükûnet bulmak
- yatışmak
- yelkenleri suya indirmek
- yumuşamak
- ağılanmak
- ağırlaşmak
- ağız dil vermemek
- altüst olmak
- başına güneş geçmek
- başını kaldıramamak
- baygınlık geçirmek
- bir hoşluğu olmak
- bir tuhaflığı olmak
- boğaz olmak
- boğazı inmek
- çayırlamak
- çıkarmak
- çipilleşmek
- çökmek
- çürüğe çıkmak
- çürük çıkmak
- dil ağız vermemek
- dökülmek
- döşeğe düşmek
- felç olmak
- fenalaşmak
- fenalık geçirmek
- göğsü daralmak
- gün geçmek
- güneş çarpmak
- hâli harap olmak
- hasta düşmek
- hasta olmak
- hastalık almak
- hastalık kapmak
- hastanelik olmak
- havale gelmek
- helak olmak
- kaynamak
- keyfi bozulmak
- kırılıp dökülmek
- kırılmak
- komaya girmek
- kömür başa vurmak
- kötülemek
- kötüleşmek
- kriz geçirmek
- marazlanmak
- mide fesadına uğramak
- midesi ekşimek
- midesi kaynamak
- midesi yanmak
- nöbet tutmak
- ölüp ölüp dirilmek
- pişmek
- rahatsız olmak
- rahatsızlanmak
- sedyelik olmak
- şifayı bulmak
- şifayı kapmak
- teklemek
- titremek
- üşütmek
- yatağa düşmek
- yatak yorgan yatmak
- yataklara düşmek
- yorgan döşek yatmak
- zehirlenmek
- ağırlaşmak
- ayağını sürümek
- azmak
- başına bir hâl gelmek
- bir ayağı çukurda olmak
- can çekişmek
- ciddileşmek
- çenesi atmak
- eceli gelmek
- gözleri dönmek
- gözü toprağa bakmak
- gün saymak
- günleri sayılı olmak
- günlerini saymak
- günü yetmek
- gününü beklemek
- gününü doldurmak
- gününü saymak
- komaya girmek
- ölümle burun buruna gelmek
- ölümle pençeleşmek
- toprağa bakmak
- vadesi gelmek
- vadesi yetmek
- vakti gelmek
- yere bakmak
- açmaza düşmek
- ağırlaşmak
- alev saçağı sarmak
- altından çapanoğlu çıkmak
- arapsaçına dönmek
- birbirine girmek
- çapraşıklaşmak
- çapraşmak
- çapraza sarmak
- çaprazlaşmak
- çatallaşmak
- çetinleşmek
- çetrefilleşmek
- çıkmaza girmek
- çorba olmak
- dallanıp budaklanmak
- dallanmak
- daralmak
- dolaşmak
- düğümlenmek
- güce sarmak
- güçleşmek
- iş çatallanmak
- karışmak
- müşkülleşmek
- pürüzlenmek
- sarpa sarmak
- sarplaşmak
- sigortası atmak
- vurdukça tozumak
- zora binmek
HECELEME
a-ğır-laş-mak AĞIRLAŞMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Ağır duruma gelmek
- [fiil] Sıkıcı ve bunaltıcı bir durum almak
- [fiil] Gökyüzü bulutlu ve karanlık, iç karartıcı bir hâl almakÖrnek: Büsbütün ağırlaşmış bir hava içinde nerelerden geçtiğimizi artık fark etmiyorduk.
- [fiil] YavaşlamakÖrnek: Artık yavaş yavaş göçüyor, boyu kısalıyor, teni sararıyor, hareketleri ağırlaşıyordu.
- [fiil] Gebe kadın doğurması yaklaşmak
- [fiil] Yiyecek bozulmaya yüz tutmakÖrnek: Bu et yarına kalırsa ağırlaşır.
- [fiil] Organ görevini yapamaz duruma gelmek
- [fiil] [mecaz] Ağırbaşlı olmak
- [fiil] [mecaz] Güçleşmek, zorlaşmakÖrnek: Geçim şartları ağırlaştı.
- [fiil] [mecaz] Hasta tehlikeli duruma gelmek, fenalaşmak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük