ağız
[isim] Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü
AĞIZ İLE BENZER OLAN KELİMELER
AĞIZ İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açıkgözlük
- açıkgözlülük
- afiş
- ağız
- al
- alavere dalavere
- aldatma
- aldatmaca
- anaforculuk
- anlamamazlık
- anlamazlık
- askıcılık
- atlatma
- ayak
- batakçılık
- Bizans oyunu
- boğuntu
- cambazlık
- cerbeze
- çıfıtlık
- dalaverecilik
- dalga
- danışıklık
- dek
- demagoji
- desise
- dolap
- dolma
- dolmacılık
- dolmuşçuluk
- doping
- dubara
- dümen
- düzen
- düzenbazlık
- düzencilik
- düzmecilik
- el çabukluğu
- entrika
- fen
- fent
- fırıldak
- hile
- hilecilik
- hilekârlık
- hinoğluhinlik
- hokkabazlık
- hurda
- hülle
- ispiyonculuk
- iş
- itlik
- kafes
- kalaycılık
- kalpazanlık
- kaltabanlık
- kandırmaca
- kapak
- kapan
- kapanca
- kaparozculuk
- kaşkariko
- katakulli
- kelek
- keleklik
- ketenpere
- kolpo
- kopya
- kulis faaliyeti
- kurnazlık
- külah
- külleme
- künde
- madrabazlık
- makas
- makine
- manevra
- maske
- mizansen
- muskacılık
- nakış
- namussuzluk
- numara
- okus pokus
- oyculuk
- oyun
- oyunbazlık
- oyunculuk
- perdahçılık
- piçlik
- politika
- renk
- rol
- sahtecilik
- sahtekârlık
- sinsilik
- şantaj
- şarlatanlık
- şaşırtmaca
- şeytanet
- şeytanlık
- tavcılık
- telgraf
- temaruz
- tertip
- tezgâh
- tezvir
- tilkilik
- tonga
- torik
- tuzak
- usulsüzlük
- uyduruş
- üçkâğıt
- üçkâğıtçılık
- yalan dolan
- yaldız
- yaldızlı hap
- yeraltı
- yolsuzluk
- ağız
- aksan
- argo
- aristokrasi
- baskı
- bitişken dil
- bükünlü dil
- bütüncüllük
- çocuk dili
- derebeylik
- despotizm
- despotluk
- deyi
- dikta
- diktacılık
- diyalekt
- Esperanto
- faşizm
- feodalite
- Frenkçe
- gâvurca
- halk ağzı
- halk dili
- iltisaki dil
- imparatorluk
- istibdat
- işaret dili
- kayış dili
- konuşma dili
- kraliyet
- krallık
- kuşdili
- lehçe
- lisan
- monarşi
- monarşizm
- mutlakiyet
- müstebitlik
- Nazizm
- oligarşi
- otokrasi
- ölü dil
- özel dil
- padişahlık
- resmî dil
- saltanat
- saltçılık
- söyleyiş
- standart dil
- şive
- tagallüp
- tahakküm
- taşra ağzı
- tek heceli dil
- totalitarizm
- yabancı dil
- yazı dili
- yazın dili
- zeban
- zorbalık
HECELEME
a-ğız AĞIZ KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü
- [isim] [anatomi] Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ
- [isim] Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümüÖrnek: Küçük bir ağız.
- [isim] Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafıÖrnek: Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı.
- [isim] Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsapÖrnek: Çay ağzı.
- [isim] Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafıÖrnek: Körfezin ağzı.
- [isim] Çıkış yeriÖrnek: Şimdi tünelin ağzında değilim artık.
- [isim] Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak
- [isim] Kesici aletlerin keskin tarafı
- [isim] Üslup, ifade biçimiÖrnek: Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler.
- [isim] Uç, kenarÖrnek: Topun ağzında. Uçurumun ağzında.
- [isim] [dil bilimi] Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma diliÖrnek: Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu.
- [isim] [müzik] Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük