bırakmak

[fiil] [-i] Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
BIRAKMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
BIRAKMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
atamak
ayrılmak
azat etmek
caymak
çekilmek
emanet etmek
ertelemek
havale etmek
istifa etmek
koymak
koyuvermek
salıvermek
salmak
sarkıtmak
terk etmek
unutmak
vazgeçmek
vermek
yapmak
yüklemek
HECELEME
bı-rak-mak
BIRAKMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [fiil] [-i] Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
  2. [fiil] [nesnesiz] KoymakÖrnek: Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı. [Tarık Buğra]
  3. [fiil] Bir işi başka bir zamana ertelemekÖrnek: Gezmeyi haftaya bıraktık.
  4. [fiil] UnutmakÖrnek: Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?
  5. [fiil] Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek
  6. [fiil] Saklamak, artırmakÖrnek: Paranın bir kısmını bırakırsan rahat edersin.
  7. [fiil] Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmekÖrnek: Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı. [Falih Rıfkı Atay]
  8. [fiil] [nesnesiz] Engel olmamakÖrnek: Bırak, burasını benim defterimden okuyayım. [Ömer Seyfettin]
  9. [fiil] SarkıtmakÖrnek: Saçlarını omzuna bırakmış.
  10. [fiil] [nesnesiz] Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmakÖrnek: Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu. [Cahit Uçuk]
  11. [fiil] Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmekÖrnek: Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı. [Halide Edip Adıvar]
  12. [fiil] [nesnesiz] Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamakÖrnek: Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim. [Refik Halit Karay]
  13. [fiil] [nesnesiz] Bıyık veya sakal uzatmak
  14. [fiil] [nesnesiz] Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamakÖrnek: Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı? [Refik Halit Karay]
  15. [fiil] BoşamakÖrnek: Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler. [Ömer Seyfettin]
  16. [fiil] Kötü bir durumda terk etmek
  17. [fiil] Ayrılmak, terk etmekÖrnek: Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi. [Peyami Safa]
  18. [fiil] Sınıf geçirmemek, döndürmekÖrnek: Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı.
  19. [fiil] [-e] Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmekÖrnek: Başkalarına on ikiye veriyoruz ama sana onar kuruştan bırakayım. [Memduh Şevket Esendal]
  20. [fiil] [-e] [-i] Bakılmak, korunmak için vermekÖrnek: Eşyamı size bırakacağım.
  21. [fiil] [nesnesiz] Yanına almamak, yanında götürmemekÖrnek: Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim. [Atatürk]
  22. [fiil] [-e] [-i] Sahiplik hakkını başkasına vermekÖrnek: Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış.
  23. [fiil] [nesnesiz] Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak
  24. [fiil] [nesnesiz] Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmekÖrnek: İz bırakmak. Leke bırakmak.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: