düşmek
[fiil] [-e] Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
DÜŞMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- açı
- akıl
- alışmak
- amme efkârı
- ana fikir
- anlayış
- apışmak
- âşık olmak
- azalmak
- azaltmak
- bakım
- bakış açısı
- baş aşağı gelmek
- baş aşağı gitmek
- benimsemek
- bilimsel düşünce
- boylamak
- bulunmak
- çakılmak
- çökmek
- damlamak
- devrilmek
- dinmek
- doğmak
- dökülmek
- düşkün olmak
- düşün
- düşünce
- düşünme
- düşünüş
- efkâr
- efkârıumumiye
- eksilmek
- endişe
- fırsat bulmak
- fikir
- fingirdemek
- gelmek
- gitmek
- göçmek
- görüş
- görüş açısı
- göz
- hesap
- içtihat
- ide
- idea
- iki seksen uzanmak
- imgeleme
- inmek
- kamuoyu
- kapaklanmak
- kaygı
- kaymak
- kovulmak
- kötüleşmek
- mezhep
- mülahaza
- mülahazat
- mütalaa
- nakavt olmak
- nazar
- noktainazar
- ölmek
- pencere
- platform
- rastlaşmak
- rey
- sakıt olmak
- sapır sapır dökülmek
- serilmek
- ses
- sukut etmek
- tahayyül
- tefekkür
- teker meker yuvarlanmak
- tekerlenmek
- telakki
- tepesi aşağı gitmek
- tepetakla gitmek
- tepetakla yuvarlanmak
- ters pers olmak
- ucuzlamak
- uçmak
- uğramak
- uğraşmak
- umumi efkâr
- uymak
- ütopya
- varidat
- vurmak
- yağmak
- yansımak
- yenilmek
- yeri öpmek
- yığılıp kalmak
- yığılmak
- yıkılmak
- yitmek
- yuvarlanmak
- zaviye
- zayıflamak
- zihniyet
- züğürtlemek
DÜŞMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- abayı yakmak
- aşka düşmek
- ateşine yanmak
- bağlanmak
- büyülenmek
- çarpılmak
- deli bayrağı açmak
- düşmek
- erimek
- gevşemek
- gönlü akmak
- gönlü çelinmek
- gönlü kaymak
- gönlü takılmak
- gönlünü kaptırmak
- gönlünü pazara çıkarmak
- gönül akıtmak
- gönül bağlamak
- gönül çekmek
- gönül vermek
- kapılmak
- kendini kaptırmak
- mecnun olmak
- meftun olmak
- meyil vermek
- sevdalanmak
- sevişmek
- sevmek
- tutulmak
- üstüne sevmek
- vurulmak
- yanıp tutuşmak
- yanmak
- akupunktur
- aşı
- ayak tedavisi
- banyo
- canlandırma
- dağlama
- diriltme
- düşmek
- enjeksiyon
- fizik tedavisi
- fizyoterapi
- fototerapi
- gargara
- helyoterapi
- hidroterapi
- hizmet
- iğne
- ihtimam
- ihya
- ilaçlama
- itina
- iyileştirme
- kemoterapi
- koruma
- kür
- lavaj
- lavman
- masaj
- onarım
- otalama
- otama
- özen
- pansuman
- radyoterapi
- rehabilitasyon
- sağaltım
- sağaltma
- su tedavisi
- şok tedavisi
- tadilat
- tamir
- tebdilihava
- tedavi
- temizlik
- tenkiye
- terapi
- tımar
- vizite
- yoğun bakım
- âdet edinmek
- alışkanlık edinmek
- boynuna almak
- deruhte etmek
- düşmek
- gelenekleştirmek
- havasına uymak
- hazzetmek
- hoşlanmak
- huy edinmek
- ısınmak
- içselleştirmek
- iş edinmek
- izine uymak
- kabul etmek
- kabullenmek
- karışmak
- kaşarlanmak
- katılmak
- kendine mal etmek
- kopya etmek
- mal etmek
- mal olmak
- mallanmak
- mesuliyet almak
- meydana düşmek
- omuzlamak
- onamak
- ortaya düşmek
- otomatikleşmek
- ödev bilmek
- ödev saymak
- önemsemek
- örnek almak
- örneksemek
- öykünmek
- özenmek
- özümlemek
- özümsemek
- peşinden gitmek
- peşinden yürümek
- razı gelmek
- sahip çıkmak
- sarılmak
- sırtlamak
- sindirmek
- taahhüt etmek
- taklit etmek
- tekeffül etmek
- tesahup etmek
- tiryakisi olmak
- uhdesine almak
- üstlenmek
- üstüne almak
- üstüne yatmak
- üzerine almak
- vazife etmek
- vebal altında kalmak
- yük altına girmek
- yüklenmek
- yükümlenmek
- ağırlaşmak
- cansızlaşmak
- deniz durmak
- deniz düşmek
- dinginleşmek
- durgunlaşmak
- durmak
- durulmak
- düşmek
- geçmek
- gevşemek
- hafiflemek
- hızını almak
- hızını kaybetmek
- hızını yitirmek
- istop etmek
- kalmak
- kesilmek
- kırılmak
- kısılmak
- kül bağlamak
- limanlamak
- mayna etmek
- ortalık düzelmek
- ortalık yatışmak
- oturuşmak
- sakinleşmek
- sönmek
- stop etmek
- susmak
- suyu kesilmiş değirmene dönmek
- sükûnet bulmak
- yatışmak
- yavaşlamak
- yelkenleri suya indirmek
- yumuşamak
- arayıp da bulamamak
- çalımına getirmek
- dengine getirmek
- denk getirmek
- düşmek
- düşürmek
- eli değmek
- eline fırsat geçmek
- fırsat bilmek
- fırsat çıkmak
- fırsat düşmek
- fırsatı ganimet bilmek
- fırsattan istifade etmek
- gün doğmak
- kertesine getirmek
- münasebet düşmek
- münasebeti düşmek
- münasebetini getirmek
- nasip olmak
- peresesine getirmek
- punduna getirmek
- pundunu bulmak
- saati çalmak
- sebep
- sırası düşmek
- sırası gelmek
- sırasına getirmek
- tavını bulmak
- yeri gelmek
- yolu düşmek
- açılmak
- açmak
- akın etmek
- akmak
- alarga etmek
- apazlamak
- aralanmak
- aramak
- aşındırmak
- avara etmek
- ayağına gitmek
- ayak atmak
- ayrılmak
- azimet etmek
- basıp gitmek
- basmak
- boynunu kırmak
- caddeyi tutmak
- cehennemin dibine gitmek
- cicozlamak
- çekip gitmek
- çekmek
- çıkmak
- defolmak
- demir almak
- denize açılmak
- dere tepe düz gitmek
- devam etmek
- doğrulmak
- dümeni kırmak
- düşmek
- düzmek
- erişmek
- gaza basmak
- gazlamak
- geçmek
- gerilemek
- gezmek
- göç etmek
- göç eylemek
- görmek
- gözden uzaklaşmak
- gurbete düşmek
- hareket etmek
- hicret etmek
- ıraklaşmak
- ıramak
- icabet etmek
- içmek
- ikilemek
- ilerlemek
- intikal etmek
- ipi kırmak
- işlemek
- izlemek
- kalkmak
- kapağı atmak
- kapı yapmak
- kendini atmak
- kendini bir yerde bulmak
- kendini dar atmak
- kirişi kırmak
- koşmak
- kuş kanadıyla gitmek
- kuyruğu dikmek
- muhaceret etmek
- palamarı çözmek
- palamarı koparmak
- pırlamak
- posta yapmak
- sarkmak
- savuşmak
- savuşup gitmek
- sefa geldine gitmek
- sel gibi akmak
- seyretmek
- siktirip gitmek
- siktirmek
- sürmek
- süzülmek
- taşınmak
- tatmin olmak
- tayyetmek
- toz olmak
- tutmak
- tükenmek
- uçup gitmek
- uzaklaşmak
- uzamak
- uzanmak
- voltasını almak
- yağ gibi kaymak
- yapmak
- yaylanmak
- yelken açmak
- yelken basmak
- yetmek
- yırtmak
- yol almak
- yol gitmek
- yol görünmek
- yol yürümek
- yola çıkmak
- yola düşmek
- yola düzülmek
- yola koyulmak
- yola revan olmak
- yollanmak
- yolunu tutmak
- yürümek
- yürüyüşe geçmek
- zıplamak
- ziyaret etmek
- adileşmek
- ahlaksızlık etmek
- akideyi bozmak
- aksamak
- aksilik etmek
- alçaklaşmak
- aşağılaşmak
- baştan çıkmak
- bayağılaşmak
- berbat olmak
- bozulmak
- canavar kesilmek
- canavarlaşmak
- cılkı çıkmak
- çamura bulaşmak
- çıyanlık etmek
- çiçek olmak
- dalalete düşmek
- damarına işlemek
- damarlarına işlemek
- domuzlaşmak
- domuzluk etmek
- düşmek
- edepsizleşmek
- elinden geleni ardına koymamak
- elinden geleni arkasına koymamak
- elle tutulacak tarafı kalmamak
- elle tutulacak yanı kalmamak
- eşekleşmek
- fenalaşmak
- firavunlaşmak
- gaddar olmak
- gâvurlaşmak
- günah işlemek
- günaha girmek
- hainleşmek
- hastalanmak
- haşarılaşmak
- haşinleşmek
- havalanmak
- haydutluk etmek
- haytalık etmek
- hayvanlaşmak
- hayvanlık etmek
- hınzırlık etmek
- insanlıktan çıkmak
- kahpelik etmek
- kalleşlik etmek
- kalplaşmak
- kancıklık etmek
- kemlik etmek
- kötü olmak
- kötü yola düşmek
- kötü yola sapmak
- kötülemek
- kötüye kullanmak
- küçükleşmek
- küçülmek
- nefsine uymak
- pusulayı şaşırmak
- rüşvet almak
- sapıklaşmak
- sapmak
- serserileşmek
- serserilik etmek
- sinsileşmek
- softalaşmak
- süflileşmek
- şeytan aldatmak
- şeytan dürtmek
- şeytana uymak
- ters tarafından kalkmak
- yılan gibi sokmak
- yıpranmak
- yobazlaşmak
- yoldan çıkmak
- yolunu sapıtmak
- yolunu şaşırmak
- zehirlenmek
- zirzoplaşmak
- zirzopluk etmek
- acından ölmek
- ağılanmak
- al kanlara boyanmak
- arkada bırakmak
- asılmak
- baş vermek
- başını vermek
- bir hâl olmak
- bir şey olmak
- bir şeyler olmak
- boğazlanmak
- boğdurulmak
- boğulmak
- bok yoluna gitmek
- boynunu bükmek
- buymak
- caddeyi tutmak
- can borcunu ödemek
- can vermek
- candan geçmek
- canı çıkmak
- canına kıymak
- canını vermek
- cartayı çekmek
- cavlağı çekmek
- cavlamak
- cehennemi boylamak
- cızlamı çekmek
- cicozlamak
- çatlamak
- çıngırağı çekmek
- damla inmek
- damlaya uğramak
- defnedilmek
- defnolunmak
- defteri dürülmek
- donmak
- duvağına doymamak
- dünyaya gözlerini kapamak
- dünyaya gözlerini yummak
- düşmek
- eceliyle ölmek
- emrihak vaki olmak
- eskimek
- eyeri boş kalmak
- fena bulmak
- fevt olmak
- fücceten gitmek
- gebermek
- geçinmek
- göç etmek
- göç eylemek
- göçüp gitmek
- gömülmek
- gözleri kapanmak
- gözlerini kapamak
- gözü açık gitmek
- gözü sönmek
- gözünü kapamak
- gözünü yummak
- gümbürdemek
- güme gitmek
- gümlemek
- gümleyip gitmek
- gürlemek
- gürleyip gitmek
- hançerlenmek
- hasret gitmek
- hayata gözlerini kapamak
- hayata gözlerini yummak
- hayatı kaymak
- helak olmak
- iki eli yanına gelmek
- imansız gitmek
- intihar etmek
- irtihal etmek
- kahrından ölmek
- kakırdamak
- kalıbı değiştirmek
- kalıbı dinlendirmek
- kan boğmak
- kan dökmek
- kan tutmak
- kandilin yağı tükenmek
- kanıyla ödemek
- kaynamak
- kazıklanmak
- kelleyi vermek
- kendini vurmak
- kıkırdamak
- kıran girmek
- kırılmak
- kim vurduya gitmek
- kurban gitmek
- kurban olmak
- kurumak
- kuş gibi uçup gitmek
- kuyruğu titretmek
- maktul düşmek
- maktul olmak
- Mevla'sına kavuşmak
- mortlamak
- mortoyu çekmek
- mürt olmak
- nabzı durmak
- nallanmak
- nefesi durmak
- ortadan kalkmak
- öbür dünyayı boylamak
- öldürülmek
- ömrü vefa etmemek
- papazı bulmak
- post elden gitmek
- postu deldirmek
- rahmetli olmak
- ruhunu teslim etmek
- sabaha çıkmamak
- soğuk vurmak
- soğuk yakmak
- son nefesini vermek
- şehit düşmek
- şehit olmak
- telef olmak
- temizlenmek
- tıngırdamak
- toprak olmak
- uzanmak
- vefat etmek
- vurgun yemek
- vurulmak
- yem olmak
- yoluna can vermek
- yoluna canını vermek
- yuvarlanıp gitmek
- yüreğine inmek
- yürümek
- zartayı çekmek
- zehirlenmek
- zıbarmak
- ardına düşmek
- arkasına düşmek
- arkasında dolaşmak
- arkasında gezmek
- ayağına üşenmemek
- bakmak
- baş koşmak
- başına kalmak
- başını alamamak
- başının çaresine bakmak
- becelleşmek
- boş durmamak
- canına kıymak
- cebelleşmek
- cenk
- çaba göstermek
- çaba harcamak
- çabalamak
- çalışıp çabalamak
- çalışmak
- çarpınmak
- çırpınmak
- debelenmek
- derdine düşmek
- didinmek
- didişmek
- dişini tırnağına takmak
- dolap beygiri gibi dönüp durmak
- dört dönmek
- dört elle sarılmak
- dört elle yapışmak
- dövüşmek
- düşmek
- elinden geleni yapmak
- eline ayağına üşenmemek
- emeği geçmek
- emek çekmek
- emek harcamak
- emek vermek
- evirip çevirmek
- faaliyet göstermek
- gayret etmek
- gece gündüz dememek
- geceyi gündüze katmak
- göz nuru dökmek
- hamaratlaşmak
- haşır neşir olmak
- her tarakta bezi olmak
- ıkınıp sıkınmak
- ıkınmak
- ırgat gibi çalışmak
- iğne ile kuyu kazmak
- ilgilenmek
- iş görmek
- iş yapmak
- işi başından aşkın olmak
- işi başından aşmak
- işi olmak
- işine koyulmak
- işlemek
- iştigal etmek
- it gibi çalışmak
- kendini paralamak
- kendini vermek
- kıçını yırtmak
- kırıp sarmak
- kırk tarakta bezi olmak
- koşmak
- koşturmak
- koşuşmak
- koşuşturmak
- meram etmek
- mesai yapmak
- mesaiye kalmak
- meşgul olmak
- mücadele etmek
- mücadele vermek
- oluruna bakmak
- ömür çürütmek
- pabuç eskitmek
- pabuç paralamak
- pala çalmak
- pala sallamak
- paralanmak
- parçalanmak
- parmağına dolamak
- pençeleşmek
- saat gibi işlemek
- saç ağartmak
- saç sakal ağartmak
- savaş açmak
- savaş ilan etmek
- savaşım vermek
- savaşmak
- sıkınmak
- ter dökmek
- üstüne kapanmak
- üstüne üstüne gitmek
- üzerine düşmek
- yırtınmak
- zahmet etmek
- zahmete girmek
- zahmete katlanmak
- açmak
- adapte olmak
- araziye uymak
- ayak değiştirmek
- bağdaşmak
- cemaate uymak
- denk gelmek
- düşmek
- elvermek
- girmek
- hallihamur olmak
- hava iyi esmek
- hesabına gelmek
- hokka gibi oturmak
- imtisal etmek
- imtizaç etmek
- intibak etmek
- iş görmek
- işe yaramak
- işine gelmek
- iyi gelmek
- iyi gitmek
- iyi olmak
- kabul etmek
- kaldırmak
- kalıp gibi oturmak
- kaynaşmak
- kıyak kaçmak
- milim oynamamak
- milim şaşmamak
- münasebet almak
- müsaade etmek
- olmak
- oturmak
- öğür olmak
- rast gelmek
- sığışmak
- sığmak
- sıkışmak
- suyuna gitmek
- şanına yakışmak
- şanından olmak
- takip etmek
- tam gelmek
- tamam gelmek
- tetabuk etmek
- tevafuk etmek
- tutmak
- uygun düşmek
- uygun gelmek
- yakışmak
- yaramak
- yaraşık almak
- yaraşmak
- yeri olmak
- acıtmak
- ateş etmek
- atmak
- avlamak
- bağlamak
- basmak
- başına geçirmek
- bombalamak
- boş yerine vurmak
- boynuzlamak
- çakmak
- çalmak
- çarpmak
- çekmek
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çıkmak
- çırpıştırmak
- çırpmak
- çifte atmak
- çiftelemek
- çubuklamak
- darbe indirmek
- darbe vurmak
- darbelemek
- darbetmek
- değneklemek
- dirseklemek
- dokunmak
- dönmek
- dövmek
- dövünmek
- düşmek
- ekleştirmek
- ekmek
- etkilemek
- fiskelemek
- geçirmek
- giydirmek
- görünmek
- gümlemek
- gürültü etmek
- hırpalamak
- içirmek
- içmek
- indirmek
- isabet etmek
- kafa atmak
- kafasını kırmak
- kelepçelemek
- kesmek
- kıç atmak
- kondurmak
- konmak
- koymak
- kötek atmak
- küçülmek
- kütletmek
- leşini sermek
- mıhlamak
- ödül almak
- öldürmek
- patlatmak
- pençe atmak
- pençe vurmak
- pençelemek
- sallamak
- saplamak
- sarkıtmak
- savurmak
- sıvamak
- soymak
- söylemek
- sumsuklamak
- suratına indirmek
- sürmek
- süsmek
- şamar atmak
- şamarlamak
- şaplak atmak
- şaplatmak
- şut atmak
- şut çekmek
- şutlamak
- takmak
- tartaklamak
- tekme atmak
- tekmelemek
- tepiklemek
- tepmek
- tıkırdatmak
- tıklatmak
- tırpan atmak
- tokat aşk etmek
- tokmaklamak
- tokuşturmak
- topuklamak
- tos vurmak
- toslamak
- toslaşmak
- turalamak
- üzengilemek
- vurduğu yerden ses gelmek
- vurunmak
- yanıltmak
- yapıştırmak
- yaralamak
- yerleştirmek
- yumruk atmak
- yumruk indirmek
- yüreği çarpmak
- zımbalamak
- abandone etmek
- açık düşmek
- alt olmak
- amana gelmek
- bahsi kaybetmek
- baş eğmek
- başına oturmak
- boyun eğmek
- bozguna uğramak
- bozulmak
- çözülmek
- dağılmak
- dama demek
- davayı kaybetmek
- diskalifiye olmak
- diz çökmek
- dize gelmek
- dizginleri ele vermek
- düşmek
- eğilmek
- elenmek
- eline düşmek
- havlu atmak
- hezimete uğramak
- imana gelmek
- inkıyat etmek
- kaput gitmek
- kaput olmak
- kaybetmek
- kova olmak
- kurtulmak
- mağlup olmak
- mars olmak
- mat olmak
- nal toplamak
- oyun vermek
- partiyi kaybetmek
- pes demek
- pes etmek
- sınmak
- sırtı yere gelmek
- teslim bayrağı çekmek
- teslim olmak
- tuş olmak
- yatırmak
- yenik düşmek
- yenilgiye uğramak
- arazi olmak
- araziye uymak
- azmak
- çalınmak
- dağılmak
- deve olmak
- duman olmak
- düşmek
- elden çıkmak
- elden gitmek
- fevt olmak
- gaybubet etmek
- gömülmek
- görünmez olmak
- gözden kaybolmak
- izi belirsiz olmak
- izi silinmek
- kaçmak
- kalkmak
- kaybolmak
- kayıplara karışmak
- kaynamak
- kırklara karışmak
- kurtulmak
- kül olmak
- namı nişanı kalmamak
- ortadan kalkmak
- ortadan kaybolmak
- sırra kadem basmak
- sırrolmak
- silinip gitmek
- silinmek
- sönmek
- tarihe karışmak
- toz olmak
- uçup gitmek
- yer yarılıp içine girmek
- yere batmak
- yerin dibine batmak
- yerin dibine geçmek
- yerinde yeller esmek
- yok olmak
- yolunu kaybetmek
- yürümek
- zail olmak
- zayi olmak
- arıklamak
- arıklaşmak
- avurdu avurduna geçmek
- avurtları birbirine geçmek
- avurtları çökmek
- bir iğne bir iplik olmak
- boynu armut sapına dönmek
- bozulmak
- cılızlaşmak
- çirozlaşmak
- çöpe dönmek
- çürümek
- dal gibi kalmak
- derisi kemiklerine yapışmak
- düdük gibi kalmak
- düşkünleşmek
- düşmek
- erimek
- gözleri çukura gitmek
- gözleri çukura kaçmak
- güçsüz düşmek
- hay hayı gitmek vay vayı kalmak
- iğne ipliğe dönmek
- incelmek
- insanlıktan çıkmak
- iskeleti çıkmak
- kaburgaları çıkmak
- kaburgaları sayılmak
- kadidi çıkmak
- kağşamak
- kemikleri sayılmak
- kilo vermek
- kurumak
- sıskalaşmak
- sıskası çıkmak
- sölpümek
- süzgünleşmek
- süzülmek
- tazılaşmak
- tazıya dönmek
- telesimek
- tiridi çıkmak
- vücuttan düşmek
- zayıf düşmek
- zebunlaşmak
- aç açık kalmak
- aç kalmak
- aç susuz kalmak
- bacası tütmez olmak
- başı daralmak
- başı darda kalmak
- başı sıkılmak
- başı sıkışmak
- beş parasız kalmak
- boşalmak
- burnunu çekmek
- dara düşmek
- darda bulunmak
- darda kalmak
- durumu bozulmak
- düşkünleşmek
- düşmek
- fakir düşmek
- fakirleşmek
- hafiflemek
- iflas etmek
- ikbali sönmek
- ipten kuşak kuşanmak
- köpeklemek
- kuru hasır üstünde kalmak
- kuru kilim üstünde kalmak
- kuru tahtada kalmak
- kül olmak
- mahvolmak
- miras yemek
- sebepsiz kalmak
- sıfırı tüketmek
- sıkılmak
- sıkıntıya düşmek
- sıkışmak
- sürünmek
- tın tın ötmek
- tırıllamak
- uçan kuşa borcu olmak
- uyuz olmak
- yoksul
- yoksullaşmak
- zarar etmek
- züğürtleşmek
HECELEME
düş-mek DÜŞMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmekÖrnek: Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor.
- [fiil] [-den] Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmekÖrnek: Çocukken ağaçtan düşüp ayağım kırılmıştı da ağlayamamıştım.
- [fiil] Yere devrilmek, yere serilmekÖrnek: Çocuk koşarken yere düştü.
- [fiil] Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak
- [fiil] Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak
- [fiil] YağmakÖrnek: Dağlara kar düştü.
- [fiil] Vurmak, değmek, rastlamakÖrnek: İnce uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçi yoluna düşüyordu.
- [fiil] [nesnesiz] Vakti gelmeden ölü doğmak
- [fiil] [-den] Atlanmak, aradan çıkmak, eksik kalmakÖrnek: Kitabın yeni baskısında buradan bir kelime düşmüş.
- [fiil] [nesnesiz] EksilmekÖrnek: Gündelikleri yarı yarıya düşmüştü.
- [fiil] Aşırı ilgi veya sevgi göstermekÖrnek: Sen bu işin üstüne çok düştün.
- [fiil] Uğramak, kapılmakÖrnek: Kadınlar yeni baştan telaşa, heyecana, korkuya düştüler.
- [fiil] Yakışmak, uygun gelmekÖrnek: Bu resim buraya iyi düştü.
- [fiil] Yakışık almakÖrnek: Bize düşen, medeniyetin zorlamaları karşısında bir ayıklamayı başarabilmek olmalıdır.
- [fiil] Ödevi veya yetkisi içinde bulunmakÖrnek: Bana arada bir bakkaldan tuz, limon almak düşüyor, o kadar.
- [fiil] BulunmakÖrnek: Birlikte evden çıkmışlar, limanda iskelenin karşısına düşen kahveye doğru yürümüşlerdi.
- [fiil] Biriyle yaşama, çalışma, birlikte olma durumunda kalmakÖrnek: O asker, gittiğimiz yerde bir aralık benim bölüğüme düşmüştü.
- [fiil] Bir bölüşme sonunda payına ayrılmakÖrnek: Mirastan ona bu ev düştü.
- [fiil] Kötü bir sebeple istenmeden bir yerde bulunmakÖrnek: Bu yaşta mahkemelere düşmek...
- [fiil] [nesnesiz] İşbaşından uzaklaşmakÖrnek: Kabine düştü.
- [fiil] [nesnesiz] Hızı, gücü, değeri azalmakÖrnek: Arabanın hızı düştü. Paranın değeri düştü.
- [fiil] [nesnesiz] Isı, basınç, ateş vb. eksilmek, azalmakÖrnek: İki gün içinde ateş düştü; ağrılar, sızılar hafifledi.
- [fiil] [nesnesiz] DüşkünleşmekÖrnek: Babam balıkçı amma vaktiyle zenginmiş efendim. Sonradan düşmüş.
- [fiil] Bir yere ansızın gelmek, damlamak, tesadüfen gelmekÖrnek: Bir rastlantı sonucu aralarına düşmüştüm.
- [fiil] Belirli zamana rastlamakÖrnek: Babasının Sütlüce'de yeni bir ev alması bu tarihlere düşer.
- [fiil] [nesnesiz] Fırsat çıkmakÖrnek: Bir kelepir düştü.
- [fiil] [nesnesiz] Olmak, olumsuz bir duruma girmekÖrnek: Yorgun düşmek. Zayıf düşmek. Şehit düşmek. Esir düşmek.
- [fiil] [nesnesiz] Savaşta savunulmaz duruma gelerek teslim olmakÖrnek: Medine'nin düştüğünü söylemek istedim.
- [fiil] Bazı deyimlerde `yürümek, birlikte gelmek` anlamlarında kullanılan bir fiilÖrnek: Önüne, peşine, arkasına düşmek.
- [fiil] [nesnesiz] Bayağılaşmak
- [fiil] [nesnesiz] Kötü yola girmekÖrnek: Düşmüş kadınları bu dönemin yazarlarının yücelterek duygudaşlıkla çizdiklerini görüyoruz.
- [fiil] Alışmak, müptela olmak
- [fiil] [teknik] Telefon, sanal ağ vb. alanlarda bağlantı kurmak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük