düşmek

[fiil] [-e] Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek
DÜŞMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
DÜŞMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
açı
akıl
alışmak
anlayış
apışmak
âşık olmak
azalmak
azaltmak
bakım
baş aşağı gelmek
baş aşağı gitmek
benimsemek
boylamak
bulunmak
çökmek
damlamak
devrilmek
dinmek
doğmak
dökülmek
düşkün olmak
düşünce
efkâr
eksilmek
endişe
fırsat bulmak
fikir
fingirdemek
gelmek
gitmek
göçmek
görüş
göz
hesap
iki seksen uzanmak
inmek
kapaklanmak
kaygı
kaymak
kovulmak
kötüleşmek
mezhep
mütalaa
nakavt olmak
nazar
ölmek
pencere
platform
rastlaşmak
rey
sakıt olmak
serilmek
ses
tekerlenmek
ters pers olmak
ucuzlamak
uçmak
uğramak
uğraşmak
uymak
ütopya
varidat
vurmak
yağmak
yansımak
yenilmek
yığılıp kalmak
yığılmak
yıkılmak
yitmek
zaviye
zayıflamak
züğürtlemek
HECELEME
düş-mek
DÜŞMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [fiil] [-e] Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmekÖrnek: Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. [Reşat Nuri Güntekin]
  2. [fiil] [-den] Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan aşağıya inmekÖrnek: Çocukken ağaçtan düşüp ayağım kırılmıştı da ağlayamamıştım. [Sait Faik Abasıyanık]
  3. [fiil] Yere devrilmek, yere serilmekÖrnek: Çocuk koşarken yere düştü.
  4. [fiil] Hava taşıtları kaza sonucu hızla yere inerek çarpmak
  5. [fiil] Vücuda bol gelen giysi aşağı kaymak
  6. [fiil] YağmakÖrnek: Dağlara kar düştü.
  7. [fiil] Vurmak, değmek, rastlamakÖrnek: İnce uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahile inen keçi yoluna düşüyordu. [Ömer Seyfettin]
  8. [fiil] [nesnesiz] Vakti gelmeden ölü doğmak
  9. [fiil] [-den] Atlanmak, aradan çıkmak, eksik kalmakÖrnek: Kitabın yeni baskısında buradan bir kelime düşmüş.
  10. [fiil] [nesnesiz] EksilmekÖrnek: Gündelikleri yarı yarıya düşmüştü. [Necati Cumalı]
  11. [fiil] Aşırı ilgi veya sevgi göstermekÖrnek: Sen bu işin üstüne çok düştün.
  12. [fiil] Uğramak, kapılmakÖrnek: Kadınlar yeni baştan telaşa, heyecana, korkuya düştüler. [Aka Gündüz]
  13. [fiil] Yakışmak, uygun gelmekÖrnek: Bu resim buraya iyi düştü.
  14. [fiil] Yakışık almakÖrnek: Bize düşen, medeniyetin zorlamaları karşısında bir ayıklamayı başarabilmek olmalıdır. [İsmet Özel]
  15. [fiil] Ödevi veya yetkisi içinde bulunmakÖrnek: Bana arada bir bakkaldan tuz, limon almak düşüyor, o kadar. [Haldun Taner]
  16. [fiil] BulunmakÖrnek: Birlikte evden çıkmışlar, limanda iskelenin karşısına düşen kahveye doğru yürümüşlerdi. [Necati Cumalı]
  17. [fiil] Biriyle yaşama, çalışma, birlikte olma durumunda kalmakÖrnek: O asker, gittiğimiz yerde bir aralık benim bölüğüme düşmüştü. [Reşat Nuri Güntekin]
  18. [fiil] Bir bölüşme sonunda payına ayrılmakÖrnek: Mirastan ona bu ev düştü.
  19. [fiil] Kötü bir sebeple istenmeden bir yerde bulunmakÖrnek: Bu yaşta mahkemelere düşmek... [Sait Faik Abasıyanık]
  20. [fiil] [nesnesiz] İşbaşından uzaklaşmakÖrnek: Kabine düştü.
  21. [fiil] [nesnesiz] Hızı, gücü, değeri azalmakÖrnek: Arabanın hızı düştü. Paranın değeri düştü.
  22. [fiil] [nesnesiz] Isı, basınç, ateş vb. eksilmek, azalmakÖrnek: İki gün içinde ateş düştü; ağrılar, sızılar hafifledi. [Reşat Nuri Güntekin]
  23. [fiil] [nesnesiz] DüşkünleşmekÖrnek: Babam balıkçı amma vaktiyle zenginmiş efendim. Sonradan düşmüş. [Reşat Nuri Güntekin]
  24. [fiil] Bir yere ansızın gelmek, damlamak, tesadüfen gelmekÖrnek: Bir rastlantı sonucu aralarına düşmüştüm. [Haldun Taner]
  25. [fiil] Belirli zamana rastlamakÖrnek: Babasının Sütlüce'de yeni bir ev alması bu tarihlere düşer. [Memduh Şevket Esendal]
  26. [fiil] [nesnesiz] Fırsat çıkmakÖrnek: Bir kelepir düştü.
  27. [fiil] [nesnesiz] Olmak, olumsuz bir duruma girmekÖrnek: Yorgun düşmek. Zayıf düşmek. Şehit düşmek. Esir düşmek.
  28. [fiil] [nesnesiz] Savaşta savunulmaz duruma gelerek teslim olmakÖrnek: Medine'nin düştüğünü söylemek istedim. [Falih Rıfkı Atay]
  29. [fiil] Bazı deyimlerde `yürümek, birlikte gelmek` anlamlarında kullanılan bir fiilÖrnek: Önüne, peşine, arkasına düşmek.
  30. [fiil] [nesnesiz] Bayağılaşmak
  31. [fiil] [nesnesiz] Kötü yola girmekÖrnek: Düşmüş kadınları bu dönemin yazarlarının yücelterek duygudaşlıkla çizdiklerini görüyoruz. [Metin And]
  32. [fiil] Alışmak, müptela olmak
  33. [fiil] [teknik] Telefon, sanal ağ vb. alanlarda bağlantı kurmak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: