daralmak
[fiil] [nesnesiz] Dar duruma gelmek, küçülmek
DARALMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
DARALMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- addetmek
- almak
- andırmak
- asılmak
- cezbetmek
- çekelemek
- çekişmek
- çekiştirmek
- damıtmak
- daralmak
- dayanmak
- eksilmek
- ezmek
- film çekmek
- gitmek
- gol atmak
- göndermek
- götürmek
- hayran etmek
- içmek
- kaldırmak
- katlanmak
- kaydetmek
- kolan çekmek
- koparmak
- maruz kalmak
- ölçmek
- sarkıtmak
- sermek
- sıvamak
- sıyırmak
- sündürmek
- sürmek
- sürüklemek
- sürünmek
- taşımak
- tedavi etmek
- uzatmak
- üstlenmek
- vermek
- vurmak
- yazmak
- yedeğe almak
- yedek çekmek
- yedeklemek
- yedekte çekmek
- yısa etmek
- yürütmek
- acemileşmek
- ağır gelmek
- akıntıya kürek çekmek
- akla karayı seçmek
- arada kalmak
- baş alamamak
- başı sıkılmak
- başı sıkıya gelmek
- başına iş çıkmak
- başını ağrıtmak
- başını kaşımaya vakti olmamak
- başını kaşıyacak vakti olmamak
- başının derdine düşmek
- batağa saplanmak
- belaya çatmak
- bocalamak
- boyunduruk altına girmek
- buyruğu altına girmek
- canı burnuna gelmek
- canı burnundan gelmek
- çaresiz kalmak
- çekeceği olmak
- dara gelmek
- daralmak
- darda kalmak
- deveye hendek atlatmak
- emeklemek
- engellenmek
- fıtık olmak
- göbeği çatlamak
- göz açamamak
- güç gelmek
- güçlük çekmek
- iki arada kalmak
- iki ateş arasında kalmak
- ikiz doğurmak
- imanı gevremek
- iş başa düşmek
- iş düşmek
- kaçmaktan kovalamaya vakit olmamak
- kafasını kaşıyacak vakti olmamak
- kalakalmak
- kayıt altına girmek
- kedi ile harara girmek
- kendi derdine düşmek
- kendini sıkmak
- kırkından sonra saz çalmak
- kök sökmek
- kulağına kar suyu kaçmak
- kuyruğu sıkışmak
- mahkûm olmak
- mecbur olmak
- meşakkat çekmek
- meşakkate katlanmak
- müşkülat çekmek
- ortada kalmak
- ölüp ölüp dirilmek
- pahalıya mal olmak
- pahalıya oturmak
- sıçmak
- sıkıntı çekmek
- sıkışmak
- sıkıya gelmek
- tıpış tıpış yürümek
- tökezlemek
- uşaklık etmek
- uydulaşmak
- üstüne kalmak
- yumurta kapıya dayanmak
- yumurta kapıya gelmek
- zahmet çekmek
- zoru olmak
- zorunda kalmak
- zorunda olmak
- açmaza düşmek
- ağırlaşmak
- alev saçağı sarmak
- altından çapanoğlu çıkmak
- arapsaçına dönmek
- birbirine girmek
- çapraşıklaşmak
- çapraşmak
- çapraza sarmak
- çaprazlaşmak
- çatallaşmak
- çetinleşmek
- çetrefilleşmek
- çıkmaza girmek
- çorba olmak
- dallanıp budaklanmak
- dallanmak
- daralmak
- dolaşmak
- düğümlenmek
- güce sarmak
- güçleşmek
- iş çatallanmak
- karışmak
- müşkülleşmek
- pürüzlenmek
- sarpa sarmak
- sarplaşmak
- sigortası atmak
- vurdukça tozumak
- zora binmek
HECELEME
da-ral-mak DARALMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Dar duruma gelmek, küçülmekÖrnek: İleride yolun daraldığını göre göre gaza yüklendi.
- [fiil] AzalmakÖrnek: Yıllar geçer, bir gün bakarsınız vakitler daralmış.
- [fiil] ZayıflamakÖrnek: Hafızası o kadar daralmış, bir sene evvelini hatırlamıyor gibi.
- [fiil] [mecaz] Güçleşmek, zorlaşmakÖrnek: Geçimi daraldı.
- [fiil] [mecaz] SıkışmakÖrnek: Daralan soluğu ile çıkamayacağı merdivenleri oğlunun da çıkmasını yasaklıyordu.
- [fiil] [mecaz] Başı dara gelmek, bunalmak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük