dokunmak
[fiil] [-e] Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek
DOKUNMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- ağılamak
- azdırmak
- başına vurmak
- bozmak
- çarpmak
- değin
- değinmek
- değmek
- dokunum
- etkilemek
- hasta etmek
- hastalandırmak
- içini bayıltmak
- içini kıymak
- ilişmek
- kafasına vurmak
- lamise
- lemis
- mide bulandırmak
- mideye oturmak
- okşamak
- olmak
- sarhoş etmek
- sataşmak
- sıyırmak
- sürtmek
- sürtünmek
- sürünmek
- süt çalmak
- temas etmek
- tutmak
- uyutmak
- üzmek
- vurmak
- yatağa bağlamak
- zarar vermek
- zararlı
- zehirlemek
DOKUNMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- acayipleştirmek
- acemilik etmek
- ağzına sıçmak
- akılsızlık etmek
- aksatmak
- altını üstüne getirmek
- altüst etmek
- aptallık etmek
- avanaklık etmek
- bağdamak
- başına oturmak
- battal etmek
- becermek
- berbat etmek
- beter etmek
- bok etmek
- bok karıştırmak
- bok yemek
- boklamak
- budalalık etmek
- caymak
- cılk etmek
- çarkına etmek
- çarkına okumak
- çarşaflamak
- çepellemek
- çuvallamak
- çürütmek
- dağıtmak
- dalgasına taş atmak
- dalgasını taşlamak
- dallandırmak
- darmadağın etmek
- darmaduman etmek
- değiştirmek
- dejenere etmek
- delirmek
- dokunmak
- düzmek
- fenalaştırmak
- foslatmak
- gâvur etmek
- göçmek
- gölgelemek
- gölgelendirmek
- halt etmek
- halt karıştırmak
- ıska geçmek
- içine etmek
- içine sıçmak
- ihlal etmek
- karıştırmak
- kökünü kazımak
- ofsayta düşmek
- rahat kıçına batmak
- reddetmek
- rezil etmek
- sekte vurmak
- sekteye uğratmak
- sıçmak
- sındırmak
- sol tarafından kalkmak
- sonunu getirememek
- şişmek
- terslemek
- topallamak
- tüy dikmek
- ucunu kaçırmak
- üzerine tüy dikmek
- yenmek
- yestehlemek
- yüzüne gözüne bulaştırmak
- akis uyandırmak
- aktif rol oynamak
- bürümek
- büyülemek
- ciğerine işlemek
- damga vurmak
- dokunmak
- etki etmek
- etkileşmek
- etkili olmak
- etkimek
- etkisini göstermek
- geçmek
- göz kamaştırmak
- hayran etmek
- hükmü geçmek
- içine işlemek
- içine oturmak
- iliğine geçmek
- iliğine işlemek
- iliğini kemirmek
- işlemek
- iz bırakmak
- kâr etmek
- kesmek
- maruz bırakmak
- müessir olmak
- nabzına girmek
- nüfuz etmek
- örnek olmak
- rol oynamak
- sarsmak
- ses getirmek
- silkelemek
- teshir etmek
- tesir etmek
- yüreğine işlemek
- almak
- bulunmak
- cereyan etmek
- çıkmak
- değişmek
- dokunmak
- geçmek
- gerçekleşmek
- hâlini almak
- hasıl olmak
- husul bulmak
- husule gelmek
- ileri gelmek
- kesilmek
- meydana gelmek
- neşet etmek
- olgunlaşmak
- oluşmak
- sarhoş olmak
- tatmin olmak
- teşekkül etmek
- tezahür etmek
- uymak
- vuku bulmak
- vücuda gelmek
- vücut bulmak
- yer almak
- yerine gelmek
- yerini bulmak
- yitirmek
- aramak
- aranmak
- arının yuvasına çöp dürtmek
- ateşle oynamak
- başlatmak
- bela aramak
- belasını aramak
- belayı satın almak
- bokuyla kavga etmek
- bulaşmak
- cıvımak
- cıvıtmak
- çamura taş atmak
- çamurlaşmak
- çanak açmak
- çanak tutmak
- çatmak
- çıbanın başını koparmak
- çıngar çıkarmak
- çirkefe taş atmak
- dalamak
- dalaşmak
- dalına basmak
- dalına binmek
- damarına basmak
- dırıltı çıkarmak
- dil uzatmak
- dokunmak
- eceline susamak
- elleşmek
- esmayı üstüne sıçratmak
- fincancı katırlarını ürkütmek
- gerize taş atmak
- güneşe karşı işemek
- hınzırlık etmek
- hır çıkarmak
- hırgür çıkarmak
- hırlatmak
- iş çıkarmak
- kanına susamak
- kaşınmak
- kavga çıkarmak
- kötü kişi olmak
- kuyruğuna basmak
- maraza çıkarmak
- mesele çıkarmak
- öfkesini almak
- öfkesini çıkarmak
- patırtı çıkarmak
- sarkıntılık etmek
- sarmak
- sırtı kaşınmak
- tasallut etmek
- tehlikeye atılmak
- uyuyan yılanın kuyruğuna basmak
- yılanın kuyruğuna basmak
- zıddına basmak
- zifos atmak
- acından ölmek
- aç susuz kalmak
- açlıktan nefesi kokmak
- çekmek
- çile çekmek
- çile çıkarmak
- dokunmak
- dünya başına dar gelmek
- dünya başına dar olmak
- eli dar olmak
- eli darda olmak
- emeklemek
- eziyet çekmek
- feryat etmek
- gün görmemek
- iflah olmamak
- iki yakası bir araya gelmemek
- meteliğe kurşun atmak
- parasızlık çekmek
- sefalet çekmek
- sıkıntı çekmek
- sıkıntıda olmak
- sıvaşmak
- sürüklenmek
- yerlerde sürünmek
- yokluk çekmek
- yoksulluk çekmek
- züğürtlemek
- addetmek
- ağrımak
- anlamak
- atamak
- avlamak
- avlanmak
- ayırmak
- ayırtmak
- başlamak
- beğenmek
- bürümek
- depreşmek
- dokunmak
- düşünmek
- el atmak
- el koymak
- elde etmek
- ele geçirmek
- engellemek
- erişmek
- geciktirmek
- gerçekleşmek
- girişmek
- gitmek
- hayran etmek
- izlemek
- kapmak
- kavramak
- kaynamak
- kıstırmak
- kiralamak
- kökleşmek
- mal olmak
- ödeşmek
- önlemek
- sürmek
- tebelleş olmak
- uğramak
- uymak
- vermek
- yakalamak
- yanmak
- yardım etmek
- zapt etmek
- acındırmak
- ağlatmak
- ah almak
- bağrını delmek
- batmak
- bir hoş eylemek
- boynunu bükmek
- can sıkmak
- dağlamak
- darıltmak
- delmek
- dokunmak
- duygulandırmak
- düşündürmek
- düşündürtmek
- eritmek
- ezmek
- felfelek sokmak
- gamlandırmak
- gönül kırmak
- gönül yıkmak
- gücendirmek
- harcamak
- hatırını kırmak
- hırpalamak
- hislendirmek
- hüzünlendirmek
- içine dert olmak
- içine dokunmak
- içine işlemek
- içini kemirmek
- içini yakmak
- incitmek
- kahretmek
- kalbini kırmak
- kalp kırmak
- kavurmak
- kaygılandırmak
- keder vermek
- kederlendirmek
- keyfini bozmak
- keyfini kaçırmak
- kırıp geçirmek
- kırmak
- kıvrandırmak
- koymak
- küstürmek
- mahzun etmek
- meraklandırmak
- merakta bırakmak
- meyus etmek
- mütehassis etmek
- öldürmek
- pişman etmek
- rencide etmek
- sarsmak
- yara açmak
- yaralamak
- yaramazlık etmek
- yarasını deşmek
- yaraya tuz biber ekmek
- yemek
- yıpratmak
- yiyip bitirmek
- yüreğe işlemek
- yüreğine işlemek
- yüreğini dağlamak
- yüreğini eritmek
- zehretmek
- zindan etmek
- acıtmak
- ateş etmek
- atmak
- avlamak
- bağlamak
- basmak
- başına geçirmek
- bombalamak
- boş yerine vurmak
- boynuzlamak
- çakmak
- çalmak
- çekmek
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çıkmak
- çırpıştırmak
- çırpmak
- çifte atmak
- çiftelemek
- çubuklamak
- darbe indirmek
- darbe vurmak
- darbelemek
- darbetmek
- değneklemek
- dirseklemek
- dokunmak
- dönmek
- dövmek
- dövünmek
- düşmek
- ekleştirmek
- ekmek
- fiskelemek
- geçirmek
- giydirmek
- göçmek
- görünmek
- gümlemek
- gürültü etmek
- hırpalamak
- içirmek
- içmek
- indirmek
- inmek
- isabet etmek
- kafa atmak
- kafasını kırmak
- kelepçelemek
- kesmek
- kıç atmak
- kondurmak
- konmak
- koymak
- kötek atmak
- küçülmek
- kütletmek
- leşini sermek
- mıhlamak
- ödül almak
- öldürmek
- patlatmak
- pençe atmak
- pençe vurmak
- pençelemek
- rastlaşmak
- sallamak
- saplamak
- sarkıtmak
- savurmak
- sıvamak
- soymak
- söylemek
- sumsuklamak
- suratına indirmek
- sürmek
- süsmek
- şamar atmak
- şamarlamak
- şaplak atmak
- şaplatmak
- şut atmak
- şut çekmek
- şutlamak
- takmak
- tartaklamak
- tekme atmak
- tekmelemek
- tepiklemek
- tepmek
- tıkırdatmak
- tıklatmak
- tırpan atmak
- tokat aşk etmek
- tokmaklamak
- tokuşturmak
- topuklamak
- tos vurmak
- toslamak
- toslaşmak
- turalamak
- üzengilemek
- vurduğu yerden ses gelmek
- vurunmak
- yanıltmak
- yansımak
- yapıştırmak
- yaralamak
- yerleştirmek
- yumruk atmak
- yumruk indirmek
- yüreği çarpmak
- zımbalamak
HECELEME
do-kun-mak DOKUNMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmekÖrnek: Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk.
- [fiil] KarıştırmakÖrnek: Bu kâğıtlara kimse dokunmasın.
- [fiil] [nesnesiz] Almak, kullanmak, el sürmekÖrnek: Buğdaydan, bulgurdan ne varsa kimse dokunmuyor, daha zor günlere saklıyordu.
- [fiil] [nesnesiz] Sağlığını bozmakÖrnek: Bu yemek bana dokunur. Bu hava dokundu.
- [fiil] İnsanın içine işlemek, duygulandırmak, etkilemek, koymak, batmakÖrnek: Hiçbir gözyaşının bana onunkiler kadar dokunduğunu hatırlamıyorum.
- [fiil] İlişkin, ilgili olmak, değinmekÖrnek: Eğitim konusuna dokunan bir yazı.
- [fiil] Hafifçe değmekÖrnek: Rüzgâr estikçe dal antene dokunuyor.
- [fiil] Onur, anlayış vb. ile uyuşmaz bir durum ortaya çıkmak
- [fiil] [mecaz] Tedirgin etmek, sataşmakÖrnek: Bu karıncaya dokunmayan çocuk o kocaman adamın oracıkta pestilini çıkaracaktı.
- [fiil] [nesnesiz] Dokuma işi yapılmakÖrnek: Halılar dokundu.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük