fasıl
Köken: Arapça (faṣl)
[isim] Bölüm, kısım, devre
FASIL İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- aile
- aksam
- askat
- aşama
- ayrım
- bahis
- bap
- bent
- birim
- bölme
- bölük
- bölüntü
- cilt
- cüz
- çekmece
- daire
- dal
- departman
- devre
- esna
- familya
- fasıl
- fasıla
- fasile
- fıkra
- fırka
- filum
- göz
- hane
- hücre
- kısım
- kıta
- kolon
- kürsü
- loca
- madde
- mahalle
- modül
- oda
- paragraf
- parça
- parsel
- parti
- pasaj
- perde
- reyon
- sahne
- sayfa
- seksiyon
- sektör
- servis
- set
- sınıf
- sütun
- şerit
- şube
- tabaka
- tablo
- takım
- taksimat
- taraf
- tür
- yarı
- zaman
- ağızdan ağıza
- âlemin ağzı torba değil ki büzesin
- Allah kuru iftiradan saklasın
- atıp tutmak
- bühtan
- cadı kazanı
- çekiştirme
- düşman ağzı
- efsane
- eğri söz
- fasıl
- fısıltı gazetesi
- fiskos
- fitnecilik
- fitneleme
- gammazlık
- gıybet
- herkesin ağzı torba değil ki büzesin
- iftira
- isnat
- kara çalmak
- karacılık
- karalama
- kov
- kovculuk
- kovlama
- kötüleme
- kuru iftira
- lakırtı
- lekeleme
- müfterilik
- müzevirlik
- pasaparola
- rivayet
- söylenti
- söz
- suç yükleme
- şahsiyat
- şayia
- teşhir
- tevatür
- tezvir
- yerme
- zem
- ağırlama
- ahenk
- ana motif
- armoni
- arpej
- barkarol
- beste
- bolero
- çalgı
- düet
- fanfar
- fantezi
- fasıl
- füg
- gam
- gezinti
- göbek havası
- güzelleme
- habanera
- hava
- ırlama
- kalipso
- kapriçyo
- kentet
- keriz
- konçerto
- koral
- köçekçe
- longa
- majör gam
- mambo
- marş
- mazurka
- melodi
- musiki
- müzik
- nağme
- neva
- ninni
- nota
- oratoryo
- oyun havası
- parça
- parti
- peşrev
- polka
- prelüt
- rapsodi
- rumba
- samba
- saz semaisi
- senfoni
- sirto
- sonat
- süit
- taksim
- tango
- teganni
- tem
- tema
- tempo
- terane
- tvist
- uvertür
- üçlü
- üzüntü
- yöntem
- zeybek
HECELEME
fa-sıl FASIL KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Bölüm, kısım, devreÖrnek: Kitabı kapadı, biraz durdu, sonra tekrar açarak o faslı sonuna kadar bir hamlede okudu.
- [isim] Dönem, devreÖrnek: Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç / Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç
- [isim] Belli bir sürede yapılan iş, karşılaşılan durum veya olayÖrnek: Fazla olarak arada bir patronu çekiştirmek, dedikodu yapmak faslı da kapanacak.
- [isim] [ekonomi] Bütçede ayrı ayrı gösterilen bölümler
- [isim] [müzik] Peşrev, nakış, şarkı, saz semaisi vb. parçaların belli bir sıraya göre çalınıp söylenmesiÖrnek: Radyo ince sazdan sultaniyegâh faslına başlamış.
- [isim] [tiyatro] Orta oyununa başlamadan önce saz takımının çaldığı köçek havası ve curcuna
- [isim] [eskimiş] [tiyatro] Osmanlı ve arap tiyatrosunda oyunun perde bölümü
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük