haşlamak
[fiil] [nesnesiz] Bir şeyi kaynar suya daldırmak
HAŞLAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- acı söylemek
- ağır söylemek
- ağız açmak
- ağzından çıkan sözü kulağı duymamak
- ağzından çıkan sözü kulağı işitmemek
- ağzından çıkanı kulağı duymamak
- ağzından çıkanı kulağı işitmemek
- ağzının ölçüsünü vermek
- ağzının payını vermek
- aşağılamak
- aşağısamak
- ateş yağdırmak
- bağırıp çağırmak
- bağırmak
- benzetmek
- bomba gibi patlamak
- bombardıman etmek
- boyamak
- bozuk çalmak
- çatmak
- çekişmek
- çıkış yapmak
- çıkışmak
- çivilemek
- demediğini bırakmamak
- diskur çekmek
- diskur geçmek
- donatmak
- döşenmek
- esmek
- fırça atmak
- fırça çekmek
- gacırdamak
- gagalamak
- gıcırdamak
- giydirmek
- görünmek
- haddini bildirmek
- hakaret etmek
- harlamak
- haşlamak
- hırpalamak
- homurdanmak
- içini boşaltmak
- itap etmek
- itin götüne sokmak
- itin kıçına sokmak
- kakımak
- kalafata çekmek
- kamış atmak
- kamış koymak
- kesip biçmek
- muaheze etmek
- paylamak
- pek söylemek
- sapartayı vermek
- söylemediğini bırakmamak
- söylenmek
- süslemek
- şarlamak
- tahkir etmek
- takaza etmek
- tedip etmek
- tekdir etmek
- terbiyesini vermek
- tezyif etmek
- topa tutmak
- tutunmak
- verip veriştirmek
- veriştirmek
- yerden yere çalmak
- yerden yere vurmak
- yüzüne bağırmak
- zart zurt etmek
- zılgıt vermek
- başını gözünü yarmak
- berelemek
- bıçak atmak
- bıçaklamak
- biçmek
- budamak
- cerh etmek
- cırmalamak
- ciğerini sökmek
- çivilemek
- çizmek
- delik deşik etmek
- delmek
- elinden bir kaza çıkmak
- elinden bir sakatlık çıkmak
- hacamat etmek
- hacamatlamak
- hançerlemek
- haşlamak
- illet etmek
- işlemek
- jilet atmak
- kafasını kırmak
- kakalamak
- kalbura çevirmek
- kamalamak
- kan akıtmak
- kan almak
- kan dökmek
- kana boyamak
- kanatmak
- kargılamak
- kesmek
- kırmak
- kurşunlamak
- mıhlamak
- oklamak
- örselemek
- sakatlamak
- süngülemek
- şişirmek
- şişlemek
- tırmalamak
- tırmıklamak
- tırnaklamak
- üzmek
- vurmak
- yara açmak
- yarmak
- yırtmak
- zedelemek
- zımbalamak
HECELEME
haş-la-mak HAŞLAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Bir şeyi kaynar suya daldırmak
- [fiil] [-i] Bir şeyin üstüne kaynar su dökmek
- [fiil] Suda kaynatarak pişirmekÖrnek: Nine yolda yerim diye iki yumurta haşladıydı.
- [fiil] [-i] Kaynar sıvı bir şeyi yakmakÖrnek: Kaynar su ayağımı haşladı.
- [fiil] [-i] Don, kırağı bitkilere zarar vermek
- [fiil] [-i] DalamakÖrnek: Böcek çocuğun bacağını haşlamış.
- [fiil] [-i] Sızı vermek, acı vermekÖrnek: Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi.
- [fiil] [mecaz] Sertçe paylamak, azarlamakÖrnek: Recep'i kenara çekip fena hâlde haşladılar.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük