hafif
Köken: Arapça (ḫafīf)
[sıfat] Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
HAFİF İLE BENZER OLAN KELİMELER
HAFİF İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- amelî
- asfalt
- baklava börek
- basit
- bedava
- beleş
- çantada keklik
- çocuk işi
- çocuk oyuncağı
- eğlenceli
- ehven
- elde bir
- eliyle koymuş gibi
- emeksiz
- eziyetsiz
- gailesiz
- hafif
- haydi haydi
- hazırlop
- hünersiz
- iş değil
- kolayca
- kolaycacık
- kullanışlı
- külfetsiz
- lokum
- matrak
- meşakkatsiz
- oyuncak
- palas
- pratik
- rahat
- sıkıntısız
- simit
- şurup
- tereyağı
- torbada keklik
- üzgüsüz
- zahmetsiz
- zevkli
- abat
- acısız
- ağız tadıyla
- bahtiyar
- bahtlı
- başı dinç
- başı havada
- beşuş
- değme keyfine
- dertsiz
- devletli
- endişesiz
- erinçli
- fariğ
- ferah
- ferih
- gailesiz
- gamsız
- gevrek
- güleç
- güler yüzlü
- hafif
- handan
- hoşnut
- huzurlu
- hümayun
- kaygısız
- kedersiz
- keyfi yerinde
- keyifli
- kıvançlı
- memnun
- mesrur
- mesut
- müreffeh
- müsterih
- mütebessim
- neşeli
- ongun
- rahat
- sarhoş
- sevinçli
- sıkıntısız
- sırıtık
- şad
- şakrak
- şatır
- şen
- şen şakrak
- şen şatır
- şetaretli
- tasasız
- üzüntüsüz
- alt tarafı
- alt yanı
- arka planda
- ateş olsa cirmi kadar yer yakar
- dağ doğura doğura bir fare doğurmuş
- değersiz
- derme çatma
- dert değil
- devede kulak
- ebegümeci
- ehemmiyetsiz
- el kiri
- fasarya
- fındık kabuğunu doldurmaz
- hafif
- hatırsız
- hiç
- hiçten
- ıvır zıvır
- iki paralık
- ikincil
- ismi var cismi yok
- kapı mandalı
- Karamürsel sepeti
- kıvır zıvır
- ne yazar
- olup olacağı
- olur olmaz
- parça pürçük
- sıradan
- sudan
- şunun şurası
- tali
- ufak tefek
- vızıltı
- abazan
- aç
- aç biilaç
- batakçı
- batkın
- behresiz
- beş parasız
- bibehre
- bitik
- bitli
- cıbıl
- çıplak
- çulsuz
- dek
- devlet düşkünü
- dişsiz
- donsuz
- düşkün
- ekmeksiz
- eli dar
- ezgin
- fakir
- fodlacı
- fukara
- geda
- hafif
- hasta
- kılkuyruk
- kokoroz
- kokoz
- kösele
- kötü
- kuskunsuz
- kuskunu düşük
- lümpen
- mahrum
- mangırsız
- meteliksiz
- muhtaç
- müflis
- nasipsiz
- ocaksız
- on parasız
- parasız
- perişan
- pulsuz
- sefil
- sersefil
- temiz
- tın tın
- tıngır
- tırıl
- varlıksız
- yetersiz
- yok yoksul
- yoksun
- yoksuz
- yolsuz
- zil
- züğürt
- züğürtlemek
HECELEME
ha-fif HAFİF KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
- [sıfat] Güç veya yorucu olmayan, kolayÖrnek: Hafif bir iş.
- [sıfat] Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppaÖrnek: Hafif bir kadın.
- [sıfat] Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek)Örnek: Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi.
- [sıfat] Kalınlığı veya yoğunluğu az olanÖrnek: Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi.
- [sıfat] Etkisi az olan, sert karşıtıÖrnek: Hafif bir içki.
- [sıfat] Önemli olmayanÖrnek: Hafif bir ceza.
- [sıfat] Çok dik olmayan (sırt, yokuş)Örnek: Hafif bir meyilden indik.
- [sıfat] Gücü az olan, belli belirsizÖrnek: Yaprakların hafif iniltisi içinde, çalılıklar arasından geçerek denizaltının demir attığı koya doğru yaklaşıyoruz.
- [zarf] Sıkıntısız, ferah, rahat olarakÖrnek: Kendimi bugün çok hafif hissediyorum.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük