kıvranmak
[fiil] [nesnesiz] Ağrı, sancı gibi bedensel veya korku, heyecan gibi ruhsal nedenlerle vücut eğilip bükülmek
KIVRANMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
KIVRANMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- amaçlamak
- aramak
- arzu duymak
- arzu etmek
- arzulamak
- azmetmek
- beklemek
- can atmak
- can vermek
- canı çekmek
- canı istemek
- canını vermek
- çalmadan oynamak
- dilekçe
- dilemek
- dua etmek
- gerekmek
- gönlü kalmak
- gönlü olmak
- göz dikmek
- göz koymak
- gözle yemek
- gözleri dönmek
- gözü dönmek
- gözünü dikmek
- gözünü hırs bürümek
- heves etmek
- heveslenmek
- hırs bürümek
- içi gitmek
- içi titremek
- içinden gelmek
- istek duymak
- isteklenmek
- istirham etmek
- kıç atmak
- kıvranmak
- kötü gözle bakmak
- meram etmek
- mumla aramak
- murat etmek
- niyaz etmek
- peşinde koşmak
- peşinde olmak
- peşinden koşmak
- peşine düşmek
- rağbet etmek
- rica etmek
- susamak
- talep etmek
- tamah etmek
- tehalük etmek
- temenni etmek
- teşne olmak
- uzanmak
- yalvarmak
- yanıp tutuşmak
- yanmak
- yüreğinden gelmek
- ağınmak
- ağnamak
- baş kıç vurmak
- bel kırmak
- bıngıldamak
- bükünmek
- çabalamak
- çarpınmak
- çırpışmak
- dalgalanmak
- davranmak
- deprenmek
- depreşmek
- devinmek
- doğrulmak
- efil efil etmek
- eğilmek
- hareket etmek
- hareketlenmek
- ırgalanmak
- ırganmak
- kalkmak
- kapanmak
- kaynaşmak
- kımıldanmak
- kımlanmak
- kıpırdamak
- kıpırdanmak
- kıpırdaşmak
- kırpışmak
- kıvranmak
- kıvrım kıvrım kıvranmak
- kuş gibi çırpınmak
- oturup kalkmak
- oynamak
- sallanmak
- uğunmak
- yalpa vurmak
- yalpalamak
- yekinmek
- yerinde duramamak
- yerinden oynamak
- yürümek
HECELEME
kıv-ran-mak KIVRANMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Ağrı, sancı gibi bedensel veya korku, heyecan gibi ruhsal nedenlerle vücut eğilip bükülmekÖrnek: Hasta, yorganın altında biraz kıvranarak devam etti.
- [fiil] [mecaz] Acı çekmek, üzülmekÖrnek: Yıllardan beri düşmanların eline düşmüş olan bu kıymetli vatanın sönmez matemlerini tutar, elemler içinde kıvranmaktan acı bir haz duyarım.
- [fiil] [mecaz] Bir şeye çok gereksinim duymakÖrnek: Su, su diye kıvrandı.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük