koltuk
[isim] Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yer
KOLTUK İLE BENZER OLAN KELİMELER
KOLTUK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağır iş
- ağırlık
- altın bilezik
- angarya
- başrol
- borç
- boyun
- direktif
- ek görev
- ekmek
- ekmek kapısı
- el kapısı
- ev işi
- fariza
- fonksiyon
- geçim kapısı
- geçim yolu
- geri hizmet
- hamallık
- hizmet
- iş
- iş güç
- işlev
- kariyer
- kat
- koltuk
- mansıp
- maslahat
- memuriyet
- merci
- meslek
- mesnet
- meşgale
- meşguliyet
- mevki
- misyon
- orun
- ödev
- post
- rol
- salahiyet
- sanat
- serbest çalışmak
- serbest meslek
- sınaat
- uğraş
- uğraşı
- uhde
- umur
- vazife
- vecibe
- yer
- yük
- zanaat
- adamlık
- âdemiyet
- ala
- alicenaplık
- analık
- arkalama
- atalık
- atıfet
- büyüklük
- cemile
- dayılık
- destekleme
- ecir
- fayda
- hamiyet
- hasenat
- hayır
- hayırseverlik
- hayrat
- himaye
- himmet
- ihsan
- iltimas
- iltizam
- imdat
- inayet
- infak
- insanlık
- iyilikseverlik
- katkı
- kayırıcılık
- kayırış
- kayırma
- kayra
- kerem
- kıyak
- kıyakçılık
- koltuk
- koltuk altı
- koltuk değneği
- koruma
- lütuf
- medet
- muavenet
- muhassenat
- müzaheret
- nimet
- piston
- sadaka
- sağlık
- sahabet
- saye
- sevap
- sübvansiyon
- şefaat
- teberru
- torpil
- tutma
- yardım
- yardımseverlik
- yarlık
- ağıtlama
- alkış
- alkışlama
- ballandırma
- beğence
- dalkavukluk
- huluskârlık
- iltifat
- koltuk
- koltukçuluk
- koltuklama
- kompliman
- kur
- medih
- methiye
- müdara
- naat
- ödüllendirme
- övme
- pehpeh
- piyaz
- pohpoh
- pohpohlama
- sena
- sitayiş
- şaklabanlık
- şakşakçılık
- tabasbus
- takdir
- takdirname
- takriz
- taltif
- tatlı dil
- tekâpu
- yağ
- yağcılık
- yaldız
- yaltakçılık
- yaltaklanma
- yaltaklık
HECELEME
kol-tuk KOLTUK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Omuz başının altında, kolun gövde ile birleştiği yerÖrnek: Gazetelerini bir koltuğunun altına koydu, zayıf kollarıyla kutulara sarıldı.
- [isim] Kol dayayacak yerleri olan geniş ve rahat sandalyeÖrnek: Ta yan beline kadar gömüldüğü koltuğunun içinden ileriye doğru uzandı.
- [isim] Eski düğünlerde damatla gelinin eve girerken konuklar arasından kol kola geçmeleri töreniÖrnek: Babamız, annemizi gelin geldiği ilk gün şu merdivenin alt başında karşılamış, koltuk yapılmıştı.
- [isim] Yapıcılıkta yan destek
- [isim] [denizcilik] Demirledikten sonra gemiyi iskeleye, rıhtıma veya başka bir gemiye bağlayan ip
- [isim] [mecaz] Koltuklama veya koltuklanmaÖrnek: O koltuktan hoşlanmaz.
- [isim] [mecaz] Kayırma, destekÖrnek: Dayısının koltuğunda sırtı yere gelmez.
- [isim] [mecaz] Yüksek mevki, makamÖrnek: Koltuk kavgası.
- [isim] [argo] GenelevÖrnek: Burası Mesut Bey adında bir herifin koltuğudur.
- [isim] [halk ağzında] Mısır ve buğday fidesinin yanlarından çıkan filizler
- [isim] [eskimiş] Kenar, tenha yer
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük