kurcalamak
[fiil] [-i] Ellemek, karıştırarak bakmak
KURCALAMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
KURCALAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açınsamak
- alıcı gözüyle bakmak
- araştırmak
- bakmak
- değerlendirmek
- derinleştirmek
- dolaşmak
- elden geçirmek
- ele almak
- eşelemek
- eşmek
- etüt etmek
- evirip çevirmek
- gezmek
- göz atmak
- gözden geçirmek
- gözlemek
- haddeden geçirmek
- ilerisine gitmek
- irdelemek
- işlemek
- izlemek
- kerteriz etmek
- kıraat etmek
- kontrol etmek
- kovuşturma açmak
- kovuşturma yapmak
- kovuşturmak
- kurcalamak
- lambalamak
- muayene etmek
- mütalaa etmek
- neşter vurmak
- neşterlemek
- okumak
- ölçüp biçmek
- sondaj yapmak
- soruşturmak
- şakullemek
- şavullamak
- tahlil etmek
- taramak
- tartmak
- terazilemek
- tetebbu etmek
- tetkik etmek
- üzerinde durmak
- yoklamak
- ateş etmek
- bardağı taşırmak
- bastırmak
- başında değirmen çevirmek
- bezdirmek
- bıkkınlık vermek
- bıktırmak
- boğmak
- bunaltmak
- bükmek
- can sıkmak
- canını sıkmak
- dara boğmak
- esnetmek
- ezmek
- fışkırtmak
- gönlünü karartmak
- gözüne batmak
- içini bayıltmak
- iliğini kurutmak
- izaç etmek
- kabak tadı vermek
- kâfi gelmek
- kaşındırmak
- kavramak
- kurcalamak
- küçülmek
- okşamak
- plak bozulmak
- sıkıntı vermek
- sıkıştırmak
- su kaçırmak
- tadını kaçırmak
- tat vermek
- tepesinde havan dövmek
- usanç vermek
- usandırmak
- uyutmak
- yetmek
- zorlamak
HECELEME
kur-ca-la-mak KURCALAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Ellemek, karıştırarak bakmakÖrnek: Radyoyu kurcalayıp iyice bozdu.
- [fiil] Sivri bir şey sokup karıştırarak zorlamakÖrnek: Kilidi kurcalamışlar.
- [fiil] Karıştırıp azdırmak, tahriş etmekÖrnek: Çıbanı kurcalamamalı.
- [fiil] [mecaz] Meşgul ve rahatsız etmekÖrnek: Bu sorunun cevabı zihnimi bir hayli kurcalayıp durmuştur.
- [fiil] [mecaz] Bir konuyu araştırmak, üstünde durmak, eşelemekÖrnek: Kurcalamazsam belki de çok iyi hazırlanmış bir senaryoyu bana gerçek diye yutturacak.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük