nimet
Köken: Arapça (niʿmet)
[isim] İyilik, lütuf, ihsan
NİMET İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- abur cubur
- alakart
- Allah ne verdiyse
- altıdan yemek
- altlık
- apaz
- asker tayını
- aşlık
- azık
- azıklık
- baş yemek
- ben
- besin
- bulamaç
- caize
- cila
- doygu
- erzak
- et
- ev yemeği
- garnitür
- gıda
- hapaz
- iftarlık
- kahvaltılık
- kakaç
- karavana
- katık
- kayıntı
- kebap
- kıyıntı
- konserve
- köftün
- kumanya
- küspe
- lokma
- lüfer
- mama
- manca
- meze
- mezelik
- mönü
- nevale
- nimet
- ordövr
- papara
- ramazaniyelik
- sahurluk
- tayın
- tirit
- yal
- yem
- yeme
- yemek
- yemeklik
- yeygi
- yiyecek
- yiyinti
- yolluk
- yöre
- zeytin
- atlatmak
- ayrılmak
- baston francala
- bazlama
- bazlamaç
- bezdirme
- börek
- çavdar ekmeği
- çörek
- dikmek
- dökmek
- ekmek kırıntısı
- ekmek ufağı
- ev ekmeği
- fodla
- francala
- ful
- galeta unu
- glüten ekmeği
- gömme
- gömmek
- görev
- habbe
- israf etmek
- katlama
- kirde
- kömbe
- kurtulmak
- lavaş
- mısır ekmeği
- nan
- nimet
- ödemek
- pide
- saçmak
- sandviç
- savurmak
- serpmek
- sollamak
- somun
- tam ekmek
- tandır
- tandır ekmeği
- tost ekmeği
- üretmek
- vurmak
- yemek
- yenmek
- yitirmek
- yufka
- yufka ekmeği
- adamlık
- âdemiyet
- ala
- alicenaplık
- analık
- arkalama
- atalık
- atıfet
- büyüklük
- cemile
- dayılık
- destek
- destekleme
- ecir
- fayda
- hamiyet
- hasenat
- hayır
- hayırseverlik
- hayrat
- himaye
- himmet
- ihsan
- iltimas
- iltizam
- imdat
- inayet
- infak
- insanlık
- iyilikseverlik
- katkı
- kayırıcılık
- kayırış
- kayırma
- kayra
- kerem
- kıyak
- kıyakçılık
- koltuk
- koltuk altı
- koltuk değneği
- koruma
- lütuf
- medet
- muavenet
- muhassenat
- müzaheret
- nimet
- piston
- sadaka
- sağlık
- sahabet
- saye
- sevap
- sübvansiyon
- şefaat
- teberru
- torpil
- tutma
- yardım
- yardımseverlik
- yarlık
HECELEME
ni-met NİMET KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] İyilik, lütuf, ihsanÖrnek: Başımızdan gitmesi, ekşi suratından kurtulmamız da bir nimetti.
- [isim] Yaşamak için gerekli her şeyÖrnek: Desem ki sen benim için hava kadar lazım / Ekmek kadar mübarek / Su gibi aziz bir şeysin / Nimetsin, nimettensin
- [isim] Yiyecek içecek, özellikle ekmek
- [isim] [mecaz] Yararlanılan imkânÖrnek: Evinizin iş yerinize bu kadar yakın oluşu nimet.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük