parça
Köken: Farsça (pārçe)
[isim] Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey
PARÇA İLE BENZER OLAN KELİMELER
- ayrıntı
- bakla
- beze
- bölük
- bölük pörçük
- bölüm
- bölüntü
- cisimcik
- cüz
- çapak
- çıkıntı
- çıngı
- dilim
- diş
- doğram
- eklenti
- esrar
- ezgi
- fasikül
- forma
- güzel
- halka
- hisse
- kafile
- kalem
- kalıp
- kamga
- kesek
- kesim
- kesinti
- kesir
- kesme
- kırık
- kırıntı
- kırkıntı
- kırpık
- kırpıntı
- kısım
- kıta
- kıyıntı
- kıymık
- kitle
- kopuntu
- kuşbaşı
- külçe
- külte
- küme
- kütle
- lime
- lokma
- lop
- lopçuk
- müfrez
- nicelik
- öge
- parçacık
- pare
- partikül
- pazı
- savruntu
- sayfa
- sıyrıntı
- söküntü
- sunum
- şerha
- tabaka
- tane
- tanecik
- tike
- topak
- tozan
- unsur
- uzantı
- yama
- yan
- yaprak
- yığın
- yonga
- yudum
- zerre
- zırnık
PARÇA İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağırlama
- ahenk
- ana motif
- armoni
- arpej
- barkarol
- beste
- bolero
- çalgı
- düet
- fanfar
- fantezi
- fasıl
- füg
- gam
- gezinti
- göbek havası
- güzelleme
- habanera
- hava
- ırlama
- kalipso
- kapriçyo
- kentet
- keriz
- konçerto
- koral
- köçekçe
- longa
- majör gam
- mambo
- marş
- mazurka
- melodi
- musiki
- müzik
- nağme
- neva
- ninni
- nota
- oratoryo
- oyun havası
- parça
- parti
- peşrev
- polka
- prelüt
- rapsodi
- rumba
- samba
- saz semaisi
- senfoni
- sirto
- sonat
- süit
- taksim
- tango
- teganni
- tem
- tema
- tempo
- terane
- tvist
- uvertür
- üçlü
- üzüntü
- yöntem
- zeybek
- aferin
- afet
- afili
- ağzı burnu yerinde
- ahım şahım
- ahu
- ahu gibi
- ahu gözlü
- akça pakça
- alengirli
- alımlı çalımlı
- Allah övmüş de yaratmış
- ama ne
- anlı şanlı
- artist gibi
- ay gibi
- ay parçası
- ayın on dördü gibi
- aynalı
- badem gözlü
- bakımlı
- baktıkça alır
- balkı
- bebek gibi
- bedii
- bıldırcın
- bıldırcın gibi
- billur gibi
- bitirim
- bomba
- burcu burcu
- cakalı
- canım
- cemil
- cemile
- cennet
- cennet gibi
- ceylan
- ceylan bakışlı
- ceylan gibi
- cıcık
- cici
- çekici
- çiçek
- çiçek gibi
- dalyan gibi
- dilber
- dünya güzeli
- edalı
- eli yüzü düzgün
- enfes
- fıstık
- fıstık gibi
- filinta
- filinta gibi
- filiz gibi
- fiyakalı
- gazal
- gibi
- gökçe
- gökçek
- gönül okşayıcı
- görklü
- göz alıcı
- güpgüzel
- güzelim
- güzellik kraliçesi
- haraşo
- harikulade
- havalı
- helalinden
- heykel gibi
- hilal gibi
- hoş
- hoşur
- huri gibi
- hurma
- ilah gibi
- ilahi
- ilik
- ilik gibi
- ipek gibi
- işlek
- iyi
- kadın
- kadife gibi
- karınca belli
- kaşlı gözlü
- keklik gibi
- kele
- keleş
- kılıklı
- kırnak
- kıvrak
- kıyak
- kiraz dudaklı
- kraliçe gibi
- kuğu gibi
- kurabiye
- kuş kafesi gibi
- latif
- lokum
- lokum gibi
- mal
- mis gibi
- mostralık
- mühür gözlü
- nefis
- nesi var
- nur topu gibi
- oflaz
- okunaklı
- oya gibi
- parça
- parlak
- peri
- peri gibi
- piliç
- resim gibi
- rüya gibi
- sırma saçlı
- stil
- suna boylu
- suna gibi
- sülün gibi
- şaheser
- şık
- tasvir gibi
- yahşi
- yakışıklı
- yalabık
- yavru
- yeme de yanında yat
- yordamlı
- yosma
- zarif
- zevkli
- adet
- araba
- bakraç
- bardak
- baskı
- baş
- boy
- büküm
- çalımlık
- çuval
- dolam
- dolusu
- doyumluk
- doz
- dönümlük
- foroz
- grosa
- kadeh
- kantite
- kaplık
- kaşık
- kaşıklık
- kat
- katımlık
- kavanoz
- kelle
- kemiyet
- kepçe
- kese
- kıyımlık
- kişilik
- kitaplık
- konaklık
- kök
- kucak
- kupa
- kutu
- küfe
- külah
- meblağ
- miktar
- misil
- numara
- nüfus
- ölçü
- paket
- parça
- pişim
- pişirimlik
- pot
- rakam
- sahanlık
- sap
- sarım
- sayı
- sayıltı
- sepet
- suvarım
- şişe
- tabak
- tabla
- takım
- tas
- teneke
- tepsi
- testi
- tiraj
- toplam
- varil
- yük
HECELEME
par-ça PARÇA KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şeyÖrnek: Yolun bu parçası bozuk.
- [isim] Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, limeÖrnek: Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır.
- [isim] Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modülÖrnek: On parçadan yapılmış bir oda takımı.
- [isim] TaneÖrnek: Üç parça elbiselik kumaş.
- [isim] PasajÖrnek: Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım.
- [isim] Müzik eseri
- [isim] NesneÖrnek: Bu defaki gidişimizde, eşyamızın arasında taç gibi değerli bir parça da vardı.
- [isim] [mecaz] Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir sözÖrnek: Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun / Daima eğeceksin başkalarına boyun
- [isim] [argo] Güzel, alımlı kız veya kadın
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük