tutunmak
[fiil] [-e] Tutup bırakmamak, dayanmak, sarılmak veya asılmak
TUTUNMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- acı söylemek
- ağır söylemek
- ağız açmak
- ağzından çıkan sözü kulağı duymamak
- ağzından çıkan sözü kulağı işitmemek
- ağzından çıkanı kulağı duymamak
- ağzından çıkanı kulağı işitmemek
- ağzının ölçüsünü vermek
- ağzının payını vermek
- aşağılamak
- aşağısamak
- ateş yağdırmak
- bağırıp çağırmak
- bağırmak
- benzetmek
- bomba gibi patlamak
- bombardıman etmek
- boyamak
- bozuk çalmak
- çatmak
- çekişmek
- çıkış yapmak
- çıkışmak
- çivilemek
- demediğini bırakmamak
- diskur çekmek
- diskur geçmek
- donatmak
- döşenmek
- esmek
- fırça atmak
- fırça çekmek
- fırçalamak
- gacırdamak
- gagalamak
- gıcırdamak
- giydirmek
- görünmek
- haddini bildirmek
- hakaret etmek
- harlamak
- haşlamak
- hırpalamak
- homurdanmak
- içini boşaltmak
- itap etmek
- itin götüne sokmak
- itin kıçına sokmak
- kakımak
- kalafata çekmek
- kamış atmak
- kamış koymak
- kesip biçmek
- muaheze etmek
- paylamak
- pek söylemek
- sapartayı vermek
- söylemediğini bırakmamak
- söylenmek
- süslemek
- şarlamak
- tahkir etmek
- takaza etmek
- tedip etmek
- tekdir etmek
- terbiyesini vermek
- terslemek
- tezyif etmek
- topa tutmak
- tutunmak
- verip veriştirmek
- veriştirmek
- yerden yere çalmak
- yerden yere vurmak
- yüzüne bağırmak
- zart zurt etmek
- zılgıt vermek
- aleyhe dönmek
- altında kalmamak
- ayak diremek
- azmetmek
- boykot etmek
- cephe almak
- dayanmak
- dayatmak
- dimdik durmak
- dinelmek
- diremek
- direşmek
- diretmek
- eyvallah etmemek
- ferman dinlememek
- göğüs germek
- göğüslemek
- ısrar etmek
- iddia etmek
- inat etmek
- kafa tutmak
- kafasını kaldırmak
- kafasının dikine gitmek
- kahır çekmek
- kahrını çekmek
- karşı çıkmak
- karşı durmak
- karşı gelmek
- karşı koymak
- katlanmak
- kuru gürültüye pabuç bırakmamak
- metanet göstermek
- mukavemet etmek
- mukavemet göstermek
- pabuç bırakmamak
- palazlanmak
- patırtıya pabuç bırakmamak
- sabretmek
- sebat etmek
- sebat göstermek
- sıkı basmak
- sıkı durmak
- taannüt etmek
- tahammül etmek
- tutunmak
- tüylenmek
- abayı sermek
- aylamak
- barınmak
- çöreklenmek
- demir atmak
- geçirmek
- geçmek
- ikamet etmek
- kalmak
- kapağı atmak
- kapılanmak
- karar kılmak
- kazık kakmak
- kök salmak
- mesken tutmak
- mıhlanmak
- minder çürütmek
- oturmak
- postu sermek
- tavattun etmek
- temel kakmak
- temel tutmak
- tutunmak
- üslenmek
- vatan tutmak
- yerine oturmak
- yerini ısıtmak
- yerlileşmek
- yıllamak
- yurt edinmek
- yurt tutmak
- yurtlanmak
- yuva yapmak
- yuvalanmak
HECELEME
tu-tun-mak TUTUNMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Tutup bırakmamak, dayanmak, sarılmak veya asılmakÖrnek: Evinin bahçesinin kapısını açtım ve kapanmayan panjurlarına tutunarak odasına girdim.
- [fiil] [nesnesiz] Aynı yerde ve durumda kalmak, direnmek, dayanmakÖrnek: Düşman ordusu ordumuz karşısında tutunamadı.
- [fiil] [nesnesiz] Kendini kabul ettirmek, kendine bir yer sağlamakÖrnek: Hafif peltek, bozuk diksiyonuyla tiyatroda tutunamazdı.
- [fiil] [nesnesiz] Kendi üzerine koymak, kullanmakÖrnek: Yaşmak tutunmak. Sülük tutunmak.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük