uğraşmak
[fiil] [-le] Bir iş üzerinde sürekli çalışmak
UĞRAŞMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- ardına düşmek
- arkasına düşmek
- arkasında dolaşmak
- arkasında gezmek
- ayağına üşenmemek
- bakmak
- baş koşmak
- başına kalmak
- başını alamamak
- başının çaresine bakmak
- becelleşmek
- boş durmamak
- canına kıymak
- cebelleşmek
- cenk
- çaba göstermek
- çaba harcamak
- çabalamak
- çalışıp çabalamak
- çalışmak
- çarpınmak
- çırpınmak
- debelenmek
- derdine düşmek
- didinmek
- didişmek
- dişini tırnağına takmak
- dolap beygiri gibi dönüp durmak
- dört dönmek
- dört elle sarılmak
- dört elle yapışmak
- dövüşmek
- düşmek
- elinden geleni yapmak
- eline ayağına üşenmemek
- emeği geçmek
- emek çekmek
- emek harcamak
- emek vermek
- evirip çevirmek
- faaliyet göstermek
- gayret etmek
- gece gündüz dememek
- geceyi gündüze katmak
- göz nuru dökmek
- hamaratlaşmak
- haşır neşir olmak
- her tarakta bezi olmak
- ıkınıp sıkınmak
- ıkınmak
- ırgat gibi çalışmak
- iğne ile kuyu kazmak
- ilgilenmek
- iş görmek
- iş yapmak
- işi başından aşkın olmak
- işi başından aşmak
- işi olmak
- işine koyulmak
- işlemek
- iştigal etmek
- it gibi çalışmak
- kendini paralamak
- kendini vermek
- kıçını yırtmak
- kırıp sarmak
- kırk tarakta bezi olmak
- koşmak
- koşturmak
- koşuşmak
- koşuşturmak
- meram etmek
- mesai yapmak
- mesaiye kalmak
- meşgul olmak
- mücadele etmek
- mücadele vermek
- oluruna bakmak
- ömür çürütmek
- pabuç eskitmek
- pabuç paralamak
- pala çalmak
- pala sallamak
- paralanmak
- parçalanmak
- parmağına dolamak
- pençeleşmek
- saat gibi işlemek
- saç ağartmak
- saç sakal ağartmak
- savaş açmak
- savaş ilan etmek
- savaşım vermek
- savaşmak
- sıkınmak
- ter dökmek
- üstüne kapanmak
- üstüne üstüne gitmek
- üzerine düşmek
- yırtınmak
- zahmet etmek
- zahmete girmek
- zahmete katlanmak
UĞRAŞMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- alargadan seyretmek
- andırmak
- aramak
- aranmak
- bakakalmak
- bakınmak
- bakışmak
- boş gözlerle bakmak
- bön bön bakmak
- büyütmek
- cavlamak
- cin cin bakmak
- çivilemek
- dik dik bakmak
- dikelmek
- dikilmek
- dikiz etmek
- dikiz geçmek
- dikizlemek
- dört gözle bakmak
- eslemek
- frikik yakalamak
- geçindirmek
- gelmek
- göz atmak
- göz gezdirmek
- göz göze gelmek
- göz hapsine almak
- göz kesilmek
- göz kuyruğuyla bakmak
- göz süzmek
- göz ucuyla bakmak
- gözden geçirmek
- gözetlemek
- gözle yemek
- gözlemek
- gözlemlemek
- gözleri fıldır fıldır etmek
- gözlerini devirmek
- gözlerini dikmek
- gözü dalmak
- gözü kaçmak
- gözü kaymak
- gözü takılmak
- gözüne çarpmak
- gözünü alamamak
- gözünü dikmek
- gözünü gözüne dikmek
- gözünün kuyruğuyla bakmak
- gözünün ucuyla bakmak
- iaşe
- incelemek
- iskandil etmek
- izlemek
- kolaçan etmek
- kollamak
- muayene etmek
- müşahede altına almak
- müşahede etmek
- nezaret etmek
- öküz gibi bakmak
- önemsemek
- pis pis bakmak
- röntgenlemek
- seyran etmek
- seyre dalmak
- seyretmek
- sezmek
- süzmek
- şöyle bir bakmak
- şöyle bir göz atmak
- takılıp kalmak
- taramak
- tarassut etmek
- taslamak
- tedavi etmek
- temaşa etmek
- tepeden tırnağa süzmek
- ters ters bakmak
- uğraşmak
- yan gözle bakmak
- yan yan bakmak
- yetiştirmek
- bela çıkarmak
- besmele
- bıçak bıçağa gelmek
- birbirine düşmek
- birbirine girmek
- birbirinin gözünü çıkarmak
- birbirinin gözünü oymak
- boğaz boğaza gelmek
- boğazlaşmak
- boğuşmak
- cenkleşmek
- çarpışmak
- çatışmak
- çekişmek
- çıngar çıkarmak
- çifteleşmek
- dalaşmak
- dua
- elleşmek
- evrat
- Fatiha
- gırtlak gırtlağa gelmek
- gırtlaklaşmak
- girişmek
- harp açmak
- hesaplaşmak
- hırgür çıkarmak
- hutbe
- ilahi
- itişip kakışmak
- itişmek
- kanlı bıçaklı olmak
- kapışmak
- karakolluk olmak
- kavga etmek
- kavgalaşmak
- kavgaya tutuşmak
- kontra gitmek
- kozunu paylaşmak
- mezamir
- mukabele
- münacat
- namazlık
- niyaz
- pençe pençeye gelmek
- saç saça baş başa dövüşmek
- saç saça baş başa gelmek
- sala
- salavat
- silah patlamak
- sure
- süngüleşmek
- sürtüşmek
- şakayı kakaya çevirmek
- takışmak
- tartışmak
- tazarru
- tekbir
- temcit
- tepişmek
- uğraşmak
- vuruşmak
- yağılaşmak
- yağmur duası
- yakarış
- yarışmak
- yumruk yumruğa gelmek
- yumruklaşmak
- zırıltı çıkarmak
- zıt gitmek
- açı
- akıl
- alışmak
- amme efkârı
- ana fikir
- anlayış
- apışmak
- âşık olmak
- azalmak
- azaltmak
- bakım
- bakış açısı
- baş aşağı gelmek
- baş aşağı gitmek
- benimsemek
- bilimsel düşünce
- boylamak
- bulunmak
- çakılmak
- çökmek
- damlamak
- devrilmek
- dinmek
- doğmak
- dökülmek
- düşkün olmak
- düşün
- düşünce
- düşünme
- düşünüş
- efkâr
- efkârıumumiye
- eksilmek
- endişe
- fırsat bulmak
- fikir
- fingirdemek
- gelmek
- gitmek
- göçmek
- görüş
- görüş açısı
- göz
- hesap
- içtihat
- ide
- idea
- iki seksen uzanmak
- imgeleme
- inmek
- kamuoyu
- kapaklanmak
- kaygı
- kaymak
- kovulmak
- kötüleşmek
- mezhep
- mülahaza
- mülahazat
- mütalaa
- nakavt olmak
- nazar
- noktainazar
- ölmek
- pencere
- platform
- rastlaşmak
- rey
- sakıt olmak
- sapır sapır dökülmek
- serilmek
- ses
- sukut etmek
- tahayyül
- tefekkür
- teker meker yuvarlanmak
- tekerlenmek
- telakki
- tepesi aşağı gitmek
- tepetakla gitmek
- tepetakla yuvarlanmak
- ters pers olmak
- ucuzlamak
- uçmak
- uğramak
- uğraşmak
- umumi efkâr
- uymak
- ütopya
- varidat
- vurmak
- yağmak
- yansımak
- yenilmek
- yeri öpmek
- yığılıp kalmak
- yığılmak
- yıkılmak
- yitmek
- yuvarlanmak
- zaviye
- zayıflamak
- zihniyet
- züğürtlemek
- alaka duymak
- alakadar olmak
- alakalanmak
- aramak
- arayıp sormak
- arkasından koşmak
- aşinalık göstermek
- başına çıkarmak
- büyütmek
- dertlenmek
- devreye girmek
- dikkat etmek
- düşkün olmak
- düşünmek
- eğilmek
- elden düşürmemek
- gönlü takılmak
- göz kulak olmak
- gözüne bakmak
- gözünün içine bakmak
- hâlleşmek
- hatır sormak
- hatırını sormak
- ihtimam etmek
- ihtimam göstermek
- ilgi duymak
- ilgi göstermek
- izlemek
- kapısını çalmak
- karışmak
- keyif sormak
- meyletmek
- mukayyet olmak
- nezaret etmek
- şımartmak
- teveccüh
- tınmak
- uğraşmak
- üstüne düşmek
- üstüne titremek
- üzerine titremek
- yakınlık göstermek
- yanaşmak
- yoklamak
- yüzüne gülmek
- ziyaret etmek
HECELEME
uğ-raş-mak UĞRAŞMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-le] Bir iş üzerinde sürekli çalışmakÖrnek: Muhacir kümeleri arasında, ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi.
- [fiil] [-e] Bir işi başarmaya çalışmak, iş edinmekÖrnek: İkisi barbut oynuyor, üçüncüsü, en küçükleri, bir çekirgeye sigara içirmeye uğraşıyordu.
- [fiil] Zamanını bir işe verme durumunda kalmak
- [fiil] SavaşmakÖrnek: Düşmanlarla uğraşmak için sonuna kadar çalışmaya azmettik.
- [fiil] [mecaz] Birine kötü davranmakÖrnek: Aman, siz de hep beybabamla uğraşırsınız!
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük