vurmak

[fiil] [-e] Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak
VURMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
VURMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
acıtmak
ateş etmek
atmak
avlamak
bağlamak
basmak
başına geçirmek
bombalamak
çakmak
çalmak
çarpmak
çekmek
çelme atmak
çelme takmak
çelmek
çıkmak
çırpıştırmak
çırpmak
çubuklamak
darbelemek
darbetmek
dokunmak
dönmek
dövmek
dövünmek
düşmek
ekmek
etkilemek
fiskelemek
geçirmek
giydirmek
göçmek
görünmek
gümlemek
gürültü etmek
hırpalamak
içirmek
içmek
indirmek
inmek
isabet etmek
kafasını kırmak
kelepçelemek
kesmek
kıç atmak
konmak
koymak
kötek atmak
küçülmek
mıhlamak
ödül almak
öldürmek
patlatmak
pençe vurmak
pençelemek
rastlaşmak
sallamak
saplamak
sarkıtmak
savurmak
sıvamak
soymak
söylemek
sürmek
şamar atmak
şaplak atmak
şut atmak
şut çekmek
şutlamak
takmak
tartaklamak
tekme atmak
tekmelemek
tepmek
tıkırdatmak
tırpan atmak
tokat aşk etmek
tokmaklamak
tokuşturmak
topuklamak
toslamak
toslaşmak
turalamak
vurunmak
yanıltmak
yansımak
yapıştırmak
yaralamak
yerleştirmek
yüreği çarpmak
zımbalamak
HECELEME
vur-mak
VURMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [fiil] [-e] Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmakÖrnek: Masaya vurmak. Birinin başına vurmak.
  2. [fiil] [-i] Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmakÖrnek: Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor. [Refik Halit Karay]
  3. [fiil] Etkisi bir yere kadar uzanmak
  4. [fiil] Duyulmak, hissedilmek
  5. [fiil] Üzerinde görünmek, üzerine düşmek, yansımak, aksetmekÖrnek: Yıkık damından içeriye parça parça güneş vurur. [Refik Halit Karay]
  6. [fiil] Olumsuz yönde etkilemekÖrnek: Kriz kitap dünyasını da vurdu.
  7. [fiil] [-e] [-i] Hızla değmek, çarpmakÖrnek: Kolumu duvara vurmuşum.
  8. [fiil] SürmekÖrnek: Duvara boya, tahtaya cila vurmak. Yakı vurmak.
  9. [fiil] Takmak, koymak, bağlamakÖrnek: Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler! [Yakup Kadri Karaosmanoğlu ]
  10. [fiil] Bağlama, ilişkilendirmekÖrnek: Bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığına vurarak etrafını alırlar. [Refik Halit Karay]
  11. [fiil] Olduğundan başka biçimde görünmekÖrnek: Deliliğe vurmak.
  12. [fiil] [nesnesiz] Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmakÖrnek: Bıçak vurmak.
  13. [fiil] [nesnesiz] Uygulamak, basmak, koymakÖrnek: Damga vurmak.
  14. [fiil] Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak
  15. [fiil] [-i] Amaçladığı şeye rast getirmek
  16. [fiil] [-i] Hızla çarpmakÖrnek: Ayağını güm güm yere vurarak.
  17. [fiil] [-i] Silahla yaralamak, öldürmekÖrnek: Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar. [Halide Edip Adıvar]
  18. [fiil] Dokunmak, hasta etmekÖrnek: Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden. [Nazım Hikmet]
  19. [fiil] [nesnesiz] Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermekÖrnek: Dolu, bu yıl ekinlerin çoğunu vurmuş. [Fikret Otyam]
  20. [fiil] [nesnesiz] Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmakÖrnek: Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu. [Haldun Taner]
  21. [fiil] Piyango vb. çıkmak, isabet etmek
  22. [fiil] [-i] Desteklemek, dayamakÖrnek: Akşam olunca kapının desteğini vurduk.
  23. [fiil] ÇıkmakÖrnek: Su dışarı vurdu.
  24. [fiil] Sırtına, omzuna yerleştirmekÖrnek: Hamalın biri sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu. [Haldun Taner]
  25. [fiil] Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak
  26. [fiil] Tavla oyununda pulu kırmak
  27. [fiil] [mecaz] Manevi olarak yaralamak
  28. [fiil] [argo] İçki içmek
  29. [fiil] [argo] Kadeh tokuşturmak
  30. [fiil] [-i] [argo] Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymakÖrnek: Birinin on milyon lirasını vurmak.
  31. [fiil] [-e] [-i] [matematik] Çarpma işlemini yapmakÖrnek: İkiyi dörde vurursak sekiz eder.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: