yük
[isim] Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi
YÜK İLE BENZER OLAN KELİMELER
YÜK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- abra
- ağırbaşlılık
- armağan
- atmosfer
- ayar
- baskı
- batman
- bedel
- çeker
- çeki
- çekirdek
- çöküntü
- dara
- değer
- dekagram
- desigram
- dikkat
- dirhem
- gereç
- gram
- gramaj
- groston
- hektogram
- kâbus
- kantar
- kental
- kırat
- kıyye
- kilo
- kilogram
- kiloton
- külfet
- libre
- megaton
- miligram
- miskal
- mücevher
- okka
- ons
- ölçek
- önem
- santigram
- santim
- sıkıntı
- sıklet
- tartı
- ton
- tonilato
- uyuşukluk
- vezin
- yük
- ağır iş
- altın bilezik
- angarya
- başrol
- borç
- boyun
- direktif
- ek görev
- ekmek
- ekmek kapısı
- el kapısı
- ev işi
- fariza
- fonksiyon
- geçim kapısı
- geçim yolu
- geri hizmet
- hamallık
- hizmet
- iş
- iş güç
- işlev
- kariyer
- kat
- koltuk
- makam
- mansıp
- maslahat
- memuriyet
- merci
- meslek
- mesnet
- meşgale
- meşguliyet
- mevki
- misyon
- orun
- ödev
- post
- rol
- salahiyet
- sanat
- sandalye
- serbest çalışmak
- serbest meslek
- sınaat
- uğraş
- uğraşı
- uhde
- umur
- vazife
- vecibe
- yer
- yük
- zanaat
- akar
- akaret
- aksiyon
- aktariye
- aktif
- alçak
- Anadolu
- ayniyat
- bakkaliye
- barhana
- çift çubuk
- demirbaş
- derinti
- döşeme
- dünya malı
- dünya nimeti
- dünyalık
- edinç
- edinti
- emlak
- emtia
- emval
- esrar
- eşya
- gayrimenkul
- grup
- güzel
- hazine
- hazne
- hırdavat
- hırtı pırtı
- imalat
- irat
- istif
- ithal malı
- kese
- likidite
- madde
- mal varlığı
- malikâne
- mamelek
- manda
- matah
- mefruşat
- menkul
- meşruta
- meta
- mobilya
- möble
- mülk
- nesi var
- ocaklık
- ötesi berisi
- özdek
- özelge
- para
- para pul
- pılı pırtı
- pırtı
- sermaye
- servet
- sığır
- sigara
- stok
- taşınmaz
- üretim
- var
- varı yoğu
- variyet
- varlık
- yurtluk
- yük
- zenginlik
- adet
- araba
- bakraç
- bardak
- baskı
- baş
- boy
- büküm
- çalımlık
- çuval
- diş
- dolam
- dolusu
- doyumluk
- doz
- dönümlük
- foroz
- grosa
- kadeh
- kantite
- kaplık
- kaşık
- kaşıklık
- kat
- katımlık
- kavanoz
- kelle
- kemiyet
- kepçe
- kese
- kıyımlık
- kişilik
- kitaplık
- konaklık
- kök
- kucak
- kupa
- kutu
- küfe
- külah
- meblağ
- miktar
- misil
- numara
- nüfus
- ölçü
- paket
- parça
- pare
- pişim
- pişirimlik
- pot
- rakam
- sahanlık
- sap
- sarım
- sayı
- sayıltı
- sepet
- suvarım
- şişe
- tabak
- tabla
- takım
- tane
- tas
- teneke
- tepsi
- testi
- tiraj
- toplam
- varil
- yük
HECELEME
yük YÜK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsiÖrnek: Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir.
- [isim] Bir şeyin ağırlığı
- [isim] Araba, hayvan vb.nin taşıyabildiği miktarÖrnek: Bir araba yükü odun.
- [isim] EşyaÖrnek: Bütün yükü bu bavul.
- [isim] [mecaz] Birinin üzerine almak zorunda kaldığı ağır görevÖrnek: Ben bu yükün altına giremem. Bu yüke herkes katlanamaz.
- [isim] [mecaz] Tedirginlik veren şey, engel
- [isim] [fizik] Bir cismin yüzeyinde biriken elektrik miktarı
- [isim] [tarih] Yüz bin kuruşluk mal veya tutarÖrnek: Mademki öyledir, bir yük getirip satan herkes iki akçe versin.
- [isim] [halk ağzında] Doğacak bebek
- [isim] [eskimiş] YüklükÖrnek: Haydi şu yüke giriver!..
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük