yüksek
[sıfat] Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı
YÜKSEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağır ağır
- ağız dolusu
- akın akın
- artık
- astronomik rakam
- aşırı
- aşırı taşırı
- aşkın
- avuç avuç
- avuç dolusu
- bereketli
- bilek gibi
- binlerce
- birçok
- bolca
- bunca
- but
- cömertçe
- çok
- derecesiz
- derya gibi
- deste
- dolgun
- dolu
- doya doya
- doyasıya
- dünya kadar
- etek dolusu
- etek etek
- ferah ferah
- fersah fersah
- fevç fevç
- gani gani
- geniş
- gırtlağına kadar
- haddi hesabı yok
- hadsiz hesapsız
- hatırı sayılır
- hesaba gelmez
- hesabı yok
- ıklım tıklım
- içki
- it sürüsü kadar
- itin kuyruğunda
- kıyamet
- kıyamet gibi
- kıyamet kadar
- külliyetli
- mebzul
- müteaddit
- nice
- onca
- ongun
- ölçüsüz
- pos
- pür
- sayısını Allah bilir
- sayısız
- sık
- sonsuz
- su gibi
- sürü sepet
- sürü sürü
- tarifsiz
- tomar
- tonla
- tümen tümen
- uçsuz bucaksız
- uzun
- yeter de artar
- yığınla
- yoğun
- yüklü
- yüksek
- zengin
- ziyade
- adam olmak
- ağır
- altın
- aykırı
- aziz
- baş tacı
- başköşe
- bir yana
- değerli
- değimli
- dişe dokunur
- elmas gibi
- fındık altını
- geçer akçe
- haysiyetli
- hazine
- kıymetlenmek
- kıymetli
- kıymettar
- kulak
- meziyetli
- mükellef
- müzelik
- örnek
- paha biçilmez
- pahalılaşmak
- pırlanta gibi
- putlaşmak
- seviyeli
- yüklü
- yüksek
- yükte hafif pahada ağır
- zam gelmek
- zam görmek
- zikıymet
- acar
- adaleli
- arkası pek
- aslan gibi
- babayiğit
- balyoz gibi
- baskın
- benim diyen
- beton gibi
- boğa gibi
- böke
- çelimli
- çepel
- dayanıklı
- demir gibi
- demir leblebi
- dinç
- dirençli
- dişlek
- dişli
- dişli tırnaklı
- egemen
- eli ağır
- enerjik
- ensesi kalın
- erkli
- forslu
- güçlü kuvvetli
- gürbüz
- iktidarlı
- kadir
- kale gibi
- kaslı
- kavi
- kelli felli
- kızgın
- kızışık
- kolu uzun
- kudretli
- kuvvetli
- metin
- muazzam
- muktedir
- nafiz
- nüfuzlu
- otoriter
- pehlivan
- pençeli
- potansiyel
- sağlıklı
- sert
- sıkı
- şedit
- şiddetli
- takatli
- tunç bilekli
- turp gibi
- yavuz
- yeğin
- yetkeli
- yiğit
- yüksek
- zabit
- zağlı
- zinde
- zorlu
HECELEME
yük-sek YÜKSEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtıÖrnek: Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı.
- [sıfat] Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan
- [sıfat] Güçlü, şiddetliÖrnek: Yüksek basınç. Yüksek gerilim.
- [sıfat] EtkiliÖrnek: Gönlünün matemiyle mağrur olan kimseye / Cihanın acep hangi sevinci yüksek gelir?
- [sıfat] Derece veya makamı bakımından üstünÖrnek: Yüksek kurul.
- [sıfat] Normal değerlerin üstünde olanÖrnek: Türk milletinin karakteri yüksektir.
- [isim] Yukarıda, üst tarafta olan yerÖrnek: Yüksekten avluya açılmış iki pencereden aydınlık alıyordu.
- [isim] [mecaz] Erdemli, faziletliÖrnek: Vatana gözyaşı döktünse eğer / Varlığın bu yüksek gururu anlar
- [isim] [mecaz] Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olanÖrnek: Yüksek sosyete.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük