yakalamak
[fiil] [-i] Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak
YAKALAMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- araklamak
- avlamak
- avlanmak
- ayıklamak
- bulmak
- çalyaka etmek
- deliğe tıkmak
- derdest etmek
- destelemek
- dil tutmak
- el koymak
- ele geçirmek
- eline geçmek
- enselemek
- ensesine yapışmak
- esir almak
- esir etmek
- etkilenmek
- fark etmek
- gagasından yakalamak
- götürmek
- gözaltına almak
- gözetime almak
- hapsetmek
- içeri atmak
- içeri tıkmak
- kafese koymak
- kapmak
- kavramak
- kıstırmak
- kodese tıkmak
- köleleştirmek
- kuyruğunu kıstırmak
- nezarete almak
- ökselemek
- paketlemek
- posta etmek
- postalamak
- sezmek
- teslim almak
- tevkif etmek
- tutmak
- tutuklamak
- yakasına asılmak
- yakasına yapışmak
- zapt etmek
YAKALAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- aktarmak
- almak
- aparmak
- arkasına almak
- arkasından sürüklemek
- aşırmak
- atmak
- çekmek
- geçinmek
- geçirmek
- gütmek
- içmek
- iletmek
- kaçırmak
- kaldırmak
- katlanmak
- kaydırmak
- koşturmak
- nakletmek
- öldürmek
- önüne düşmek
- önüne katmak
- peşine takmak
- soymak
- sürüklemek
- sürümek
- taşımak
- toplamak
- ulaştırmak
- uzaklaştırmak
- yaka paça etmek
- yaka paça götürmek
- yakalamak
- yedmek
- yemek
- yenmek
- yetiştirmek
- yok etmek
- yürütmek
- addetmek
- ağrımak
- anlamak
- atamak
- ayırmak
- ayırtmak
- başlamak
- beğenmek
- bürümek
- değmek
- depreşmek
- dokunmak
- düşünmek
- el atmak
- elde etmek
- engellemek
- erişmek
- geciktirmek
- gerçekleşmek
- girişmek
- gitmek
- hayran etmek
- izlemek
- kaynamak
- kiralamak
- kökleşmek
- mal olmak
- ödeşmek
- önlemek
- sürmek
- tebelleş olmak
- uğramak
- uymak
- vermek
- yakalamak
- yanmak
- yardım etmek
HECELEME
ya-ka-la-mak YAKALAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmakÖrnek: Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım.
- [fiil] Kaçan kimseyi ele geçirmek, derdest etmek
- [fiil] Bir kimsenin gitmesini engellemek, durdurmakÖrnek: Bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar.
- [fiil] Bir kimseyi hoşa gitmeyecek bir durumda bulmak, bir kimsenin suçu ortaya çıkmakÖrnek: Kocasını bir kadınla yakalamış.
- [fiil] Söz, bakış veya işareti fark etmek
- [fiil] Birdenbire etkisi altına almakÖrnek: Yağmur bizi yolda yakaladı.
- [fiil] Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmakÖrnek: Zehra, Yorgaki'nin müziğini herhangi bir yerinden yakalıyor.
- [fiil] Avlamak, tuzakla ele geçirmek
- [fiil] TutturmakÖrnek: Sayısal Loto'da beşi yakaladım.
- [fiil] Aynı düzeye gelmekÖrnek: Türkiye geçen senenin ihracat rakamlarını yakaladı.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük