yolsuz
[sıfat] Yolu olmayan
YOLSUZ İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- abes
- alakasız
- alçak
- çat pat
- çatışık
- çelişik
- çelişken
- çelişkili
- çelişmeli
- çiğ
- çirkin
- damdan düşer gibi
- damdan düşercesine
- eğreti
- elverişsiz
- eşlemesiz
- fahiş
- faul
- halt
- ilgisiz
- insicamsız
- isabetsiz
- kel başa şimşir tarak
- körler mahallesinde ayna satmak
- mevsimsiz
- münasebetsiz
- Müslüman mahallesinde salyangoz satmak
- mütenakız
- namünasip
- namüsait
- olmadık
- rabıtasız
- sırasız
- ters
- tutarsız
- vakitli vakitsiz
- vakitsiz
- yakışıksız
- yamalı bohça
- yaraşıksız
- yersiz
- yolsuz
- zamanlı zamansız
- zamansız
- abazan
- aç
- aç biilaç
- batakçı
- batkın
- behresiz
- beş parasız
- bibehre
- bitik
- bitli
- cıbıl
- çıplak
- çulsuz
- dek
- devlet düşkünü
- dişsiz
- donsuz
- düşkün
- ekmeksiz
- eli dar
- ezgin
- fakir
- fodlacı
- fukara
- geda
- hafif
- hasta
- kılkuyruk
- kokoroz
- kokoz
- kösele
- kötü
- kuskunsuz
- kuskunu düşük
- lümpen
- mahrum
- mangırsız
- meteliksiz
- muhtaç
- müflis
- nasipsiz
- ocaksız
- on parasız
- parasız
- perişan
- pulsuz
- sefil
- sersefil
- temiz
- tın tın
- tıngır
- tırıl
- varlıksız
- yetersiz
- yok yoksul
- yoksun
- yoksuz
- yolsuz
- zil
- züğürt
- züğürtlemek
HECELEME
yol-suz YOLSUZ KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Yolu olmayanÖrnek: Bu dik, sarp ve yolsuz dağları arabalar, katırlar ve otomobillerle aşacaksınız.
- [sıfat] Yavaş giden (taşıt)Örnek: Bu gemi yolsuzdur.
- [sıfat] [mecaz] Kurallara aykırı, uygunsuz, yöntemsiz, düzensiz, yersiz, usulsüz, nizamsızÖrnek: Kaymakamın yolsuz icraatı, hususi hayatı hep burada konuşulur, kasabanın olup biten işleri hep burada öğrenilirdi.
- [sıfat] Törelere, toplumun görüşüne aykırı davrananÖrnek: Babam böyle yolsuz bir adam olsaydı anam ne yapardı.
- [sıfat] [argo] Parasız, züğürt
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük