yutmak
[fiil] [-i] Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek
YUTMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- afiş yutmak
- aklına uymak
- aldatılmak
- alet olmak
- anafora kaptırmak
- avlanmak
- avunmak
- basmak
- boğulmak
- boynuz takmak
- boynuzlanmak
- deke düşmek
- dolaba gelmek
- dolaba girmek
- dolduruşa gelmek
- dolma yutmak
- dolmuşa gelmek
- donmak
- faka basmak
- ihanete uğramak
- işlemek
- işletilmek
- kafasına uymak
- kafese girmek
- kandırılmak
- kanmak
- kapılma
- kapılmak
- kazık yemek
- kazıklanmak
- kediye ciğer ısmarlamak
- kediye peynir ısmarlamak
- kolpoya düşmek
- kolpoya gelmek
- kül yemek
- kül yutmak
- kündeye gelmek
- mantara basmak
- maşalık etmek
- maşası olmak
- oyuna gelmek
- ökseye basmak
- pusuya düşmek
- sakata gelmek
- tav olmak
- tava gelmek
- tongaya basmak
- tongaya düşmek
- tuzağa düşmek
- uyumak
- yan basmak
- yanılmak
- yem olmak
- yutmak
- zokayı yutmak
- almak
- atıştırmak
- atmak
- attırmak
- başına dikmek
- bir tek atmak
- cila çekmek
- çakıştırmak
- çakmak
- çekmek
- dem çekmek
- demlenmek
- devirmek
- dikmek
- diplemek
- gitmek
- göçmek
- götürmek
- hararet kesmek
- hararet söndürmek
- hopurdatmak
- höpürdetmek
- kafa cilalamak
- kafa çekmek
- kafayı çekmek
- kafayı tütsülemek
- kaymak
- kullanmak
- parlatmak
- sallamak
- tatmak
- tütsülemek
- tüttürmek
- vurmak
- vuruşturmak
- yakıştırmak
- yudumlamak
- yumulmak
- yutmak
- yuvarlamak
- zıkkımlanmak
- ağzının kokusunu çekmek
- bağrına taş basmak
- çekmek
- dağarcığına atmak
- dayanmak
- direnmek
- dişini sıkmak
- göğüs germek
- göğüslemek
- götürmek
- hazmetmek
- ihtiyar etmek
- kahır çekmek
- kahrını çekmek
- kaldırmak
- karanfili sıkmak
- metanet göstermek
- nazını çekmek
- sabretmek
- sebat etmek
- sineye çekmek
- şaka kaldırmak
- tahammül etmek
- takat getirmek
- taşımak
- ya sabır çekmek
- yalayıp yutmak
- yutmak
- almak
- başarmak
- budamak
- elde etmek
- elemek
- eritmek
- fethetmek
- hakkından gelmek
- hayran etmek
- ifadesini almak
- ihya olmak
- iktisap etmek
- iyi etmek
- kâr etmek
- kazımak
- kementlemek
- kırpmak
- mağlup etmek
- mars etmek
- mat etmek
- muvaffak olmak
- nemalanmak
- oyun almak
- oyunu almak
- ödül almak
- para basmak
- para kesmek
- para kırmak
- partiyi vurmak
- sabunlamak
- sağmak
- sıraya dizmek
- sızdırmak
- temize havale etmek
- temizlemek
- utmak
- üstün gelmek
- ütmek
- yenmek
- yıkmak
- yolunu bulmak
- yontmak
- yutmak
- zar almak
- agâh olmak
- akıl almak
- aklında tutmak
- alışmak
- anlamak
- aydınlanmak
- bellemek
- beynine girmek
- bilgi edinmek
- bilgilenmek
- bilişmek
- bilmek
- çalışmak
- çantadan yetişmek
- dağarcığına atmak
- derinleşmek
- ders almak
- ders görmek
- dirsek çürütmek
- eli alışmak
- eli kırılmak
- erginlenmek
- ezber etmek
- ezberlemek
- fenlenmek
- feyizlenmek
- fikir edinmek
- fikir vermek
- geçmek
- görgülenmek
- haber almak
- hazmetmek
- hıfzetmek
- ibret almak
- ihtisas yapmak
- ilmini almak
- istihbar etmek
- kapmak
- kaşarlanmak
- kavramak
- kıraat etmek
- kulağını açmak
- malumat almak
- malumat edinmek
- meşk almak
- meşk etmek
- mezun olmak
- muttali olmak
- okumak
- papağan gibi ezberlemek
- pişirmek
- sindirmek
- sökmek
- su gibi ezberlemek
- tahsil etmek
- tahsil görmek
- tanımak
- tefeyyüz etmek
- terbiye almak
- terbiye görmek
- ufkunu genişletmek
- uyanmak
- yetişmek
- yoğrulmak
- yontulmak
- yutmak
- zihnine yerleştirmek
- alan talan etmek
- almak
- anaforlamak
- aparmak
- araklamak
- asmak
- aşırmak
- atmak
- ayıklamak
- boynuna geçirmek
- cebellezi etmek
- cebine atmak
- cebine indirmek
- ceplemek
- çalımlamak
- çalıp çırpmak
- çalmak
- çamura yatmak
- çapullamak
- çarpmak
- çıkarmak
- çırpmak
- dağa çıkmak
- deve etmek
- deve yapmak
- dızlamak
- dolandırmak
- döviz kaçırmak
- el uzatmak
- elemek
- emmek
- emzirmek
- fırıldak çevirmek
- fırıldak döndürmek
- gargaraya getirmek
- gelberi etmek
- götürmek
- gözden sürmeyi çalmak
- gözden sürmeyi çekmek
- gözünden sürmeyi çalmak
- hak yemek
- hakkını yemek
- haraca bağlamak
- haraca kesmek
- haraç almak
- haraç yemek
- haram yemek
- hırsızlamak
- hırsızlık etmek
- hırsızlık yapmak
- iç etmek
- iş almak
- işlemek
- iteklemek
- itelemek
- iyi etmek
- kaçırmak
- kafese koymak
- kafeslemek
- kakalamak
- kaldırmak
- kamulaştırmak
- kanatlandırmak
- kaparozlamak
- kapışmak
- karmanyolaya getirmek
- kaynatmak
- kazımak
- kementlemek
- kesmek
- ketenpereye getirmek
- koymak
- makaslamak
- mantarlamak
- omuzlamak
- otlamak
- para dönmek
- para koparmak
- para sızdırmak
- rüşvet almak
- rüşvet yemek
- sağmak
- selbetmek
- sırıklamak
- sızdırmak
- soyup soğana çevirmek
- söğüşlemek
- sürmeyi gözden çekmek
- takmak
- talan etmek
- talanlamak
- taramak
- tecavüz etmek
- tırtıklamak
- tüydürmek
- uçurmak
- uğrulamak
- uğurlamak
- utmak
- uyutmak
- üçkâğıda getirmek
- ürkütmek
- ütmek
- vergiye bağlamak
- voli vurmak
- vurgun vurmak
- vurmak
- yağma etmek
- yağmalamak
- yol kesmek
- yol vurmak
- yolmak
- yolunu bulmak
- yutmak
- yürütmek
- yüzmek
- zimmetine geçirmek
- zula etmek
- ağız dil vermemek
- ağzı dili bağlanmak
- ağzına kira istemek
- ağzına taş almak
- ağzından çıt çıkmamak
- ağzını bıçak açmamak
- ağzını kapamak
- ağzını kilitlemek
- ağzını kiraya vermek
- ağzını pek tutmak
- ağzını sıkı tutmak
- ağzını toplamak
- ağzını tutmak
- bahsi kapamak
- boğazında düğümlenmek
- çenesini bıçak açmamak
- çenesini tutmak
- çıt çıkarmamak
- dil ağız vermemek
- dili ağırlaşmak
- dili tutulmak
- dili varmamak
- diline kira istemek
- diline sağlam olmak
- dilini bağlamak
- dilini kesip oturmak
- dilini kesmek
- dilini tutmak
- dilini yutmak
- dinmek
- dut yemiş bülbüle dönmek
- es geçmek
- kabız olmak
- kapamak
- kesmek
- ketum olmak
- kısa kesmek
- kısa tutmak
- laf düşmemek
- lafı ağzında kalmak
- mars olmak
- nutku tutulmak
- pusmak
- sakit kalmak
- ses çıkarmamak
- ses etmemek
- ses kesilmek
- ses seda çıkmamak
- ses seda kalmamak
- sesi çıkmamak
- sesi kesilmek
- sesi soluğu çıkmamak
- sesini çıkarmamak
- sesini kesmek
- sessizleşmek
- söz düşmemek
- sözü ağzında kalmak
- sözü kesmek
- suskunlaşmak
- suspus olmak
- sükûtla geçiştirmek
- tahammül etmek
- yekûn çekmek
- yutmak
- ağzı oynamak
- ağzına atmak
- aldatmak
- aş
- atıştırmak
- beslenmek
- boğazı işlemek
- boğazını doyurmak
- boğazını sevmek
- can beslemek
- cezalanmak
- cila çekmek
- çayırlamak
- çayırlanmak
- çenesi oynamak
- çerezlenmek
- çeşnisine bakmak
- çiftleşmek
- çimlenmek
- çitlemek
- çöplenmek
- dişlemek
- domuz gibi tıkınmak
- domuz gibi yemek
- dövmek
- düzmek
- ekmek
- etkilenmek
- gagalamak
- girmek
- göçürmek
- götürmek
- gövdeye atmak
- gövdeye indirmek
- haklamak
- hapazlamak
- harcamak
- ısırmak
- iftar etmek
- işkembesini şişirmek
- iyi etmek
- kahvaltı etmek
- kapatma
- karın doyurmak
- kaşık atmak
- kaşık çalmak
- kaşıklamak
- kaymak
- kemirmek
- kıtlıktan çıkmış gibi yemek
- kifaflanmak
- lokma etmek
- lüpletmek
- mahvetmek
- manda gibi yemek
- mideye indirmek
- mideyi bastırmak
- nefsini körletmek
- nemalanmak
- oruç açmak
- oruç bozmak
- oruç yemek
- otlamak
- otlanmak
- öğün
- öpmek
- parmaklamak
- piknik yapmak
- rızık
- safra bastırmak
- sahura kalkmak
- silip süpürmek
- sömürmek
- şölen
- taam etmek
- tadına bakmak
- tatmak
- temize havale etmek
- tıkınmak
- tıkıştırmak
- tüketmek
- üzmek
- yalamak
- yalayıp yutmak
- yararlanmak
- yayılmak
- yemek yemek
- yemlenmek
- yıpratmak
- yiyip içmek
- yumulmak
- yutmak
- yuvarlamak
- zıkkımlanmak
- ziftlenmek
- ziyafet çekmek
HECELEME
yut-mak YUTMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek
- [fiil] Tam ve doğru söylememekÖrnek: Bazı heceleri yutuyor.
- [fiil] [mecaz] İnanmak, aldanmak, kanmakÖrnek: Bize numara yapma, yutacak enayi değiliz.
- [fiil] [mecaz] Söylemek istediği bir sözü kendini tutarak söylememek
- [fiil] [mecaz] İyice, eksiksiz olarak öğrenmekÖrnek: Bazen üçer yüz sayfalık iki kitabı birden, yirmi dört saat zarfında hatmedip yuttuğu olurdu.
- [fiil] [mecaz] Işık, ses gücünü, parlaklığını azaltmakÖrnek: Duvarlar bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor.
- [fiil] [teklifsiz konuşmada] Dayanıp sesini çıkarmamak, katlanmakÖrnek: Ben bu ağır sözleri yutmam.
- [fiil] [-i] Haksız olarak kendine mal etmek, zorbalıkla elinden almakÖrnek: Sakarya'nın doğusunda Türk Ordusu da kıvrılarak bu canavarın Ankara'yı yutmasına mâni olmaya çalışıyordu.
- [fiil] Oyunda bir şey kazanmak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük