çırpınmak
[fiil] [nesnesiz] Acı ile debelenmek
ÇIRPINMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
ÇIRPINMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağınmak
- ağnamak
- baş kıç vurmak
- bel kırmak
- bıngıldamak
- bükünmek
- çarpınmak
- çırpınmak
- çırpışmak
- davranmak
- deprenmek
- depreşmek
- devinmek
- doğrulmak
- efil efil etmek
- eğilmek
- hareket etmek
- hareketlenmek
- ırgalanmak
- ırganmak
- kalkmak
- kapanmak
- kaynaşmak
- kımıldanmak
- kımlanmak
- kıpırdamak
- kıpırdanmak
- kıpırdaşmak
- kırpışmak
- kıvrım kıvrım kıvranmak
- kuş gibi çırpınmak
- oturup kalkmak
- oynamak
- sallanmak
- uğunmak
- yalpa vurmak
- yalpalamak
- yekinmek
- yerinde duramamak
- yerinden oynamak
- yürümek
- aceleye getirmek
- alev saçağı sarmak
- alıp vermek
- altüst olmak
- ardından atlı kovalamak
- arkasından atlı kovalamak
- ateş bacayı sarmak
- ateş saçağı sarmak
- ayağa kalkmak
- canı canına sığmamak
- canı içine sığmamak
- çırpınmak
- dokuz ayın çarşambası bir araya gelmek
- dokuz doğurmak
- dört dönmek
- eli ayağı dolaşmak
- elini çabuk tutmak
- eteği ayağına dolaşmak
- etekleri tutuşmak
- etekleri zil çalmak
- fitili almak
- heyecanlanmak
- ırgamak
- itidalini kaybetmek
- kaygılanmak
- kurtlanmak
- kuş gibi çırpınmak
- paniklemek
- sıkışmak
- şafak atmak
- telaş almak
- telaş etmek
- telaş göstermek
- telaşa düşmek
- yelmek
- yerinden oynamak
- yüpürmek
- yüreği yerinden oynamak
- ardına düşmek
- arkasına düşmek
- arkasında dolaşmak
- arkasında gezmek
- ayağına üşenmemek
- bakmak
- baş koşmak
- başına kalmak
- başını alamamak
- başının çaresine bakmak
- becelleşmek
- boş durmamak
- canına kıymak
- cebelleşmek
- cenk
- çaba göstermek
- çaba harcamak
- çalışıp çabalamak
- çarpınmak
- çırpınmak
- derdine düşmek
- didişmek
- dişini tırnağına takmak
- dolap beygiri gibi dönüp durmak
- dört dönmek
- dört elle sarılmak
- dört elle yapışmak
- dövüşmek
- düşmek
- elinden geleni yapmak
- eline ayağına üşenmemek
- emeği geçmek
- emek çekmek
- emek harcamak
- emek vermek
- evirip çevirmek
- faaliyet göstermek
- gayret etmek
- gece gündüz dememek
- geceyi gündüze katmak
- göz nuru dökmek
- hamaratlaşmak
- haşır neşir olmak
- her tarakta bezi olmak
- ıkınıp sıkınmak
- ıkınmak
- ırgat gibi çalışmak
- iğne ile kuyu kazmak
- ilgilenmek
- iş görmek
- iş yapmak
- işi başından aşkın olmak
- işi başından aşmak
- işi olmak
- işine koyulmak
- işlemek
- iştigal etmek
- it gibi çalışmak
- kendini paralamak
- kendini vermek
- kıçını yırtmak
- kırıp sarmak
- kırk tarakta bezi olmak
- koşmak
- koşturmak
- koşuşmak
- koşuşturmak
- meram etmek
- mesai yapmak
- mesaiye kalmak
- meşgul olmak
- mücadele etmek
- mücadele vermek
- oluruna bakmak
- ömür çürütmek
- pabuç eskitmek
- pabuç paralamak
- pala çalmak
- pala sallamak
- paralanmak
- parçalanmak
- parmağına dolamak
- pençeleşmek
- saat gibi işlemek
- saç ağartmak
- saç sakal ağartmak
- savaş açmak
- savaş ilan etmek
- savaşım vermek
- savaşmak
- sıkınmak
- ter dökmek
- üstüne kapanmak
- üstüne üstüne gitmek
- üzerine düşmek
- yırtınmak
- zahmet etmek
- zahmete girmek
- zahmete katlanmak
HECELEME
çır-pın-mak ÇIRPINMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Acı ile debelenmekÖrnek: Bir oltanın iğnesinde çırpınan bir balık.
- [fiil] Kaslar birdenbire kendiliğinden ve düzensiz bir biçimde kımıldamak, ihtilaç etmek
- [fiil] Ses çıkararak hafifçe dalgalanmakÖrnek: Bayrakları arzularımla çırpınan gemiler bir gün sırtlayıp beni götürdüler.
- [fiil] [mecaz] Ne yapacağını şaşırmış bir durumda üzülmek ve telaşlanmakÖrnek: Beğeniyor musun şu yaptıklarını, ne olacak şimdi, ne yapacağız diye çırpınıyordu.
- [fiil] [mecaz] Çok istenilen bir şeyi gerçekleştirebilmek için aşırı derecede çaba harcamakÖrnek: O onurlu ve soğukkanlı adam, gözlerini açarak daha çok şey öğrenmek için çırpınıyordu.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük