çevirmek
[fiil] [-i] Bir şeyin yönünü değiştirmek
ÇEVİRMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- abluka etmek
- ambargo koymak
- caymak
- çember içine almak
- çeviri yapmak
- çevrelemek
- değişmek
- değiştirmek
- döndürmek
- dönüştürmek
- etrafını almak
- etrafını sarmak
- geri vermek
- halkalamak
- ihata etmek
- kalp etmek
- kaplamak
- kıstırmak
- kordon altına almak
- kucaklamak
- kumar oynamak
- kuşatmak
- muhasara etmek
- onarmak
- ortaya almak
- önlemek
- pişirmek
- reddetmek
- sarmak
- sıkıştırmak
- sınırlamak
- tedvir etmek
- yapmak
- yöneltmek
- yönetmek
ÇEVİRMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağız değiştirmek
- aklı sonradan gelmek
- andını bozmak
- arkasını bırakmak
- bırakmak
- bir dalda durmamak
- boşlamak
- bozmak
- bukalemun gibi renkten renge girmek
- çark etmek
- çekilmek
- çevirmek
- çevrilemek
- daldan dala konmak
- dikiş tutturamamak
- dilinin ucuna gelmek
- dönmek
- dümen kırmak
- el çekmek
- fariğ olmak
- feragat etmek
- feragat göstermek
- feshetmek
- geçmek
- geri almak
- geri çekilmek
- gerilemek
- gömlek değiştirmek
- harcamak
- inkâr etmek
- istifa etmek
- izine dönmek
- kafayı değiştirmek
- kayıtmak
- kılıktan kılığa girmek
- kıvırmak
- kıvırtmak
- lafı değiştirmek
- makas değiştirmek
- meydanı bırakmak
- mızıkçılık etmek
- mızımak
- mürekkebi kurumadan bozmak
- nakzetmek
- nükûl etmek
- oyunbozanlık etmek
- pas geçmek
- paydos demek
- postayı kesmek
- rücu etmek
- sarfınazar etmek
- sözü çevirmek
- sözünden dönmek
- sözünü geri almak
- su koyuvermek
- tersinmek
- tevil etmek
- tornistan etmek
- tükürdüğünü yalamak
- vazgeçmek
- yan çizmek
- zikzak yapmak
- ayrımlaşmak
- başkalaşmak
- benliğinden çıkmak
- bin kalıba girmek
- bir hâl olmak
- bir şey olmak
- bir şeyler olmak
- çevirmek
- çıkmak
- dönmek
- dönüşmek
- fark etmek
- farklılaşmak
- girmek
- hâllenmek
- inkılap etmek
- istihale etmek
- kalıptan kalıba girmek
- kaymak
- mecrası değişmek
- mübadele etmek
- olmak
- oynamak
- saati saatine uymamak
- tagayyür etmek
- tahavvül etmek
- takas etmek
- trampa etmek
- tuhaflaşmak
- yenileşmek
- adam etmek
- aktarmak
- bayındırlaştırmak
- berkitmek
- beslemek
- çekidüzen vermek
- çevirmek
- çitmek
- desteklemek
- düzeltmek
- elden geçirmek
- gözemek
- havuzlamak
- ıslah etmek
- kalafata çekmek
- kalafatlamak
- kalaylamak
- kayarlamak
- kızağa çekmek
- ödeşmek
- örmek
- pekiştirmek
- pençe vurmak
- pençelemek
- sağlamlamak
- sağlamlaştırmak
- sökük dikmek
- tahkim etmek
- takviye etmek
- tamir etmek
- tornistan etmek
- yama vurmak
- yamalamak
- yamamak
- adımını attırmamak
- aksatmak
- alıkoymak
- arabanın tekerine taş koymak
- araya girmek
- ardını kesmek
- ayağına bağ olmak
- ayağına bağ vurmak
- ayağına çelme takmak
- ayağına dolanmak
- ayağını bağlamak
- ayak bağı olmak
- bağlamak
- baltalamak
- baraj yapmak
- bastırmak
- belini bükmek
- boğmak
- cesaretini kırmak
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çelmelemek
- çevirmek
- darbelemek
- dolaşmak
- durdurmak
- durdurtmak
- duvar yapmak
- engel çıkarmak
- engel olmak
- engellemek
- frenlemek
- gem vurmak
- gemlemek
- geriletmek
- göğüslemek
- gölge etmek
- güçleştirmek
- güçlük çıkarmak
- hapsetmek
- işgal etmek
- işkâl etmek
- kapamak
- kapatmak
- karanlık etmek
- karşı çıkmak
- karşılamak
- karşısına dikilmek
- kesmek
- ket vurmak
- kısıtlamak
- kısmak
- kısmetine mâni olmak
- köstek olmak
- köstek vurmak
- kösteklemek
- lafa tutmak
- makaslamak
- mandallamak
- mâni olmak
- menetmek
- meşgul etmek
- meydan bırakmamak
- meydan vermemek
- mümanaat etmek
- oyalamak
- oyunbozanlık etmek
- önüne çıkmak
- önüne dikilmek
- önüne geçmek
- önünü almak
- önünü kesmek
- sansür etmek
- sansürden geçirmek
- sansürlemek
- sekteye uğratmak
- seslenmek
- set çekmek
- takoz koymak
- taş koymak
- tutmak
- yasak etmek
- yasaklamak
- yol tutmak
- yoldan çevirmek
- yolunu kesmek
- zora koşmak
- zorlaştırmak
- zorluk çıkarmak
- ambalaj yapmak
- ambalajlamak
- bağlamak
- balya yapmak
- balyalamak
- beğenmek
- belemek
- bohçalamak
- bulaşmak
- bükmek
- bürümek
- çember geçirmek
- çemberlemek
- çevirmek
- çıkılamak
- çıkın etmek
- çıkınlamak
- çuvallamak
- demetlemek
- denk yapmak
- destelemek
- dolamak
- dürmek
- dürümlemek
- düşünmek
- elemek
- fıçılamak
- giymek
- hayran etmek
- kâğıtlamak
- kangallamak
- kapamak
- kapsamak
- kasalamak
- kefenlemek
- kılıflamak
- kınlamak
- kundaklamak
- kutulamak
- örtmek
- paket etmek
- paketlemek
- sandıklamak
- sarılmak
- sarıp sarmalamak
- sarmalamak
- sataşmak
- sepetlemek
- şaşırmak
- takmak
- tedavi etmek
- tekfin etmek
- torbalamak
- turalamak
- yumaklamak
- yuvarlamak
- yükselmek
- akdetmek
- almak
- arada çıkarmak
- aradan çıkarmak
- attırmak
- bırakmak
- bina etmek
- bulunmak
- buyurmak
- cavlamak
- çevirmek
- çözmek
- dışarı çıkmak
- düzenlemek
- düzmek
- etmek
- evlendirmek
- eylemek
- geçirmek
- gerçekleştirmek
- geri kalmamak
- geri komamak
- gitmek
- görmek
- göstermek
- halk etmek
- halletmek
- hazırlamak
- icra etmek
- ifa etmek
- imal etmek
- inşa etmek
- işlemek
- ittihaz etmek
- kaptırmak
- kılmak
- kurmak
- mahvetmek
- meydana getirmek
- oluşturmak
- sarkıtmak
- takılmak
- tatbik etmek
- tekvin etmek
- tesis etmek
- teşkil etmek
- uğratmak
- uygulamak
- üretmek
- vücuda getirmek
- vücut vermek
- yağdırmak
- yallah etmek
- yapıp etmek
- yaratmak
- yardım etmek
- yerine getirmek
HECELEME
çe-vir-mek ÇEVİRMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Bir şeyin yönünü değiştirmekÖrnek: Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi.
- [fiil] Öteki yüzünü görünür duruma getirmekÖrnek: Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu.
- [fiil] Döndürerek hareket ettirmekÖrnek: Resimleri albüme yapıştırırken kocası da radyonun düğmesini çevirdi.
- [fiil] Yönetmek, idare etmekÖrnek: Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor.
- [fiil] [nesnesiz] DurdurmakÖrnek: Taksi çevirmek.
- [fiil] Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmekÖrnek: Arkadaşı bizi çevirip evine götürdü.
- [fiil] Geri göndermekÖrnek: Kendisine yollanan parayı çevirmiş.
- [fiil] Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek
- [fiil] Çevrilemek, tevil etmekÖrnek: Sözü işine geldiği gibi çevirdi.
- [fiil] [-den] Çeviri yapmakÖrnek: Romanlar, hikâyeler yazar; yahut Fransızcadan çevirirmiş.
- [fiil] [-i] [-le] Bir yerin çevresini bir şeyle sarmak, kuşatmakÖrnek: Bağı duvarla çevirmek.
- [fiil] [-e] [-i] Bir durumdan başka duruma getirmek, dönüştürmekÖrnek: Evlerini otele çevirdiler.
- [fiil] [-e] [-den] Bir durumdan başka duruma geçmek
- [fiil] [nesnesiz] Kâğıt oyunu oynamak
- [fiil] [nesnesiz] İşlemek, yapmakÖrnek: Yine ne işler çeviriyorsun bakayım.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük