alıkoymak
[fiil] [-i] Bir süre için bir yerde tutmak
ALIKOYMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
ALIKOYMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- adımını attırmamak
- aksatmak
- alıkoymak
- ambargo koymak
- arabanın tekerine taş koymak
- araya girmek
- ardını kesmek
- ayağına bağ olmak
- ayağına bağ vurmak
- ayağına çelme takmak
- ayağına dolanmak
- ayağını bağlamak
- ayak bağı olmak
- bağlamak
- baltalamak
- baraj yapmak
- bastırmak
- belini bükmek
- boğmak
- cesaretini kırmak
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çelmelemek
- çevirmek
- darbelemek
- dolaşmak
- döndürmek
- durdurmak
- durdurtmak
- duvar yapmak
- engel çıkarmak
- engel olmak
- frenlemek
- gem vurmak
- gemlemek
- geriletmek
- göğüslemek
- gölge etmek
- güçleştirmek
- güçlük çıkarmak
- hapsetmek
- işgal etmek
- işkâl etmek
- kapamak
- kapatmak
- karanlık etmek
- karşı çıkmak
- karşılamak
- karşısına dikilmek
- kesmek
- ket vurmak
- kısıtlamak
- kısmak
- kısmetine mâni olmak
- köstek olmak
- köstek vurmak
- kösteklemek
- lafa tutmak
- makaslamak
- mandallamak
- mâni olmak
- menetmek
- meşgul etmek
- meydan bırakmamak
- meydan vermemek
- mümanaat etmek
- oyalamak
- oyunbozanlık etmek
- önüne çıkmak
- önüne dikilmek
- önüne geçmek
- önünü almak
- önünü kesmek
- sansür etmek
- sansürden geçirmek
- sansürlemek
- sekteye uğratmak
- seslenmek
- set çekmek
- takoz koymak
- taş koymak
- tutmak
- yasak etmek
- yasaklamak
- yol tutmak
- yoldan çevirmek
- yolunu kesmek
- zora koşmak
- zorlaştırmak
- zorluk çıkarmak
HECELEME
a-lı-koy-mak ALIKOYMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Bir süre için bir yerde tutmakÖrnek: Bu yağlı kuyruğa herkes bir defa sarılmak, onu kendine çekmek, alıkoymak sevdasında idi.
- [fiil] [-den] Birini, yapmakta olduğu veya yapmak istediği işten geri tutmakÖrnek: Selim Bey, babamı yemeğinden alıkoyarak mütemadiyen Girit'ten bahsediyordu.
- [fiil] Ayırıp saklamakÖrnek: Bu kitabı sizin için alıkoydum.
- [fiil] [-den] Yoksun bırakmakÖrnek: İlk iki karım beni dalmış olduğum macera âleminden bir adım alıkoymamıştılar.
- [fiil] [-i] [-den] Mâni olmak, engel olmakÖrnek: Zalimi zulmetmekten alıkoyarsan kardeşlik hakkını yerine getirmiş olursun.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük