bağlamak
[fiil] [-e] [-i] Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmak
BAĞLAMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- anlaşmak
- bağdamak
- birleştirmek
- bitirmek
- çatmak
- dağıtmak
- dayandırmak
- durmak
- duşaklamak
- düğmek
- düğüm atmak
- düğüm üstüne düğüm atmak
- düğüm üstüne düğüm vurmak
- düğümlemek
- hayran etmek
- ilgilendirmek
- ilişkilendirmek
- iliştirmek
- ilmek
- ilmik atmak
- ilmiklemek
- kelepçelemek
- köstek vurmak
- kösteklemek
- oluşmak
- önlemek
- sarmak
- sikkelemek
- tedavi etmek
- tutturmak
- tutuşturmak
- ulamak
- vurmak
- zorlamak
BAĞLAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açık kapı bırakmak
- ahitleşmek
- anlaşmaya varmak
- antant kalmak
- antlaşmak
- aynı ağzı kullanmak
- aynı telden çalmak
- bağdaşmak
- bağıtlaşmak
- bağlamak
- bağlantı yapmak
- bağlaşmak
- barış görüş olmak
- barış yapmak
- barışmak
- bırakışmak
- bir kazanda kaynamak
- birbirinin ağzına tükürmek
- birleşmek
- buzlar çözülmek
- elleşmek
- geçinmek
- hep bir ağız olmak
- işi tatlıya bağlamak
- itilaf etmek
- ittifak etmek
- kavilleşmek
- kaynamak
- kaynaşmak
- kesişmek
- kıyışmak
- kontrat yapmak
- mukavele yapmak
- mutabık kalmak
- mutabık olmak
- ortasını bulmak
- ödün vermek
- ödünlemek
- sardırmak
- söz kesmek
- sözleşme yapmak
- sözleşmek
- sulh olmak
- şartlaşmak
- şike yapmak
- tatlıya bağlamak
- taviz vermek
- uyuşmak
- uzlaşmak
- aksamak
- bağlamak
- barınmak
- beklemek
- bozulmak
- bulunmak
- çakılıp kalmak
- çivilenmek
- demir atmak
- demirlemek
- dinmek
- donmak
- duraklamak
- duralamak
- eğlenmek
- eğleşmek
- fren yapmak
- hitam vermek
- inkıtaya uğramak
- istop etmek
- kakılıp kalmak
- kalmak
- kazıklamak
- kesilmek
- kesintiye uğramak
- kesmek
- konaklamak
- mıhlanmak
- milim oynamamak
- mola vermek
- nefes almak
- oyalanmak
- park etmek
- put kesilmek
- rahat durmak
- sabit olmak
- sakinleşmek
- son vermek
- sonuçlamak
- sonuçlandırmak
- stop etmek
- sürmek
- tamamlamak
- tatil olmak
- tatile girmek
- tevakkuf etmek
- uğramak
- yaşamak
- yatışmak
- yerinde saymak
- zınk diye durmak
- açmak
- aferin almak
- afsunlamak
- ağzına baktırmak
- ağzının içine baktırmak
- aklını başından almak
- alkış toplamak
- alkışlanmak
- aranmak
- âşık etmek
- bağlamak
- beğendirmek
- beğenilmek
- benimsenmek
- bent etmek
- bir dediği iki olmamak
- büyülemek
- canına değmek
- canını almak
- cezbetmek
- çarpmak
- çekmek
- değmek
- deli etmek
- delirtmek
- elden ele dolaşmak
- ellerde gezmek
- eritmek
- esritmek
- etkilemek
- gevşetmek
- gönlünü çalmak
- gönlünü çelmek
- gönül açmak
- göz almak
- göz doldurmak
- göz doyurmak
- göz kamaştırmak
- göze girmek
- gözüne girmek
- hayran bırakmak
- haz vermek
- hora geçmek
- hoşa gitmek
- hoşuna gitmek
- iç açmak
- ihya etmek
- ikram görmek
- ilahlaşmak
- imrendirmek
- itibar görmek
- kalbine girmek
- kalp fethetmek
- kalp kazanmak
- kanatlandırmak
- kazanmak
- kendini beğendirmek
- kıç attırmak
- kırıp geçirmek
- konuşmak
- kulağı okşamak
- makbul olmak
- makbule geçmek
- memnun etmek
- mest etmek
- nabzına girmek
- nazı geçmek
- peşinden sürüklemek
- ram etmek
- sarhoş etmek
- sayılmak
- sempatisini kazanmak
- sevdirmek
- sevilmek
- sükse yapmak
- şeytan tüyü olmak
- tadına doyum olmamak
- takdir olunmak
- takdirini kazanmak
- tat vermek
- tatmin etmek
- teshir etmek
- tesir etmek
- tutmak
- yakınlık görmek
- yakmak
- yassıltmak
- yüze gülmek
- zevkine gitmek
- zevkini okşamak
- ağmak
- arız olmak
- bağlamak
- baş göstermek
- baş vermek
- başlamak
- biçim almak
- biçimlenmek
- boy göstermek
- cisimlenmek
- çıkmak
- doğmak
- hortlamak
- ibaret olmak
- infilak etmek
- inkişaf etmek
- kendini göstermek
- kendini hissettirmek
- kopmak
- meydana çıkmak
- neşet etmek
- olmak
- ortaya çıkmak
- patlak vermek
- patlamak
- peydah olmak
- peydahlamak
- peydahlanmak
- sabit olmak
- sâdır olmak
- sahnelenmek
- sahneye çıkmak
- şekillenmek
- tecelli etmek
- tecessüm etmek
- tezahür etmek
- türemek
- uyanmak
- vücut bulmak
- yansımak
- yaratılmak
- yükselmek
- zıp diye çıkmak
- zuhur etmek
- adımını attırmamak
- aksatmak
- alıkoymak
- ambargo koymak
- arabanın tekerine taş koymak
- araya girmek
- ardını kesmek
- ayağına bağ olmak
- ayağına bağ vurmak
- ayağına çelme takmak
- ayağına dolanmak
- ayağını bağlamak
- ayak bağı olmak
- bağlamak
- baltalamak
- baraj yapmak
- bastırmak
- belini bükmek
- boğmak
- cesaretini kırmak
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çelmelemek
- çevirmek
- darbelemek
- dolaşmak
- döndürmek
- durdurmak
- durdurtmak
- duvar yapmak
- engel çıkarmak
- engel olmak
- engellemek
- frenlemek
- gem vurmak
- gemlemek
- geriletmek
- göğüslemek
- gölge etmek
- güçleştirmek
- güçlük çıkarmak
- hapsetmek
- işgal etmek
- işkâl etmek
- kapamak
- kapatmak
- karanlık etmek
- karşı çıkmak
- karşılamak
- karşısına dikilmek
- kesmek
- ket vurmak
- kısıtlamak
- kısmak
- kısmetine mâni olmak
- köstek olmak
- lafa tutmak
- makaslamak
- mandallamak
- mâni olmak
- menetmek
- meşgul etmek
- meydan bırakmamak
- meydan vermemek
- mümanaat etmek
- oyalamak
- oyunbozanlık etmek
- önüne çıkmak
- önüne dikilmek
- önüne geçmek
- önünü almak
- önünü kesmek
- sansür etmek
- sansürden geçirmek
- sansürlemek
- sekteye uğratmak
- seslenmek
- set çekmek
- takoz koymak
- taş koymak
- tutmak
- yasak etmek
- yasaklamak
- yol tutmak
- yoldan çevirmek
- yolunu kesmek
- zora koşmak
- zorlaştırmak
- zorluk çıkarmak
- ambalaj yapmak
- ambalajlamak
- bağlamak
- balya yapmak
- balyalamak
- beğenmek
- belemek
- bohçalamak
- bulaşmak
- bükmek
- bürümek
- çember geçirmek
- çemberlemek
- çevirmek
- çevrelemek
- çıkılamak
- çıkın etmek
- çıkınlamak
- çuvallamak
- demetlemek
- denk yapmak
- destelemek
- dolamak
- dürmek
- dürümlemek
- düşünmek
- elemek
- fıçılamak
- giymek
- kâğıtlamak
- kangallamak
- kapamak
- kaplamak
- kapsamak
- kasalamak
- kefenlemek
- kılıflamak
- kınlamak
- kucaklamak
- kundaklamak
- kuşatmak
- kutulamak
- örtmek
- paket etmek
- paketlemek
- sandıklamak
- sarılmak
- sarıp sarmalamak
- sarmalamak
- sataşmak
- sepetlemek
- şaşırmak
- takmak
- tekfin etmek
- torbalamak
- turalamak
- yumaklamak
- yuvarlamak
- yükselmek
- acısını almak
- alçıya almak
- alçıya koymak
- almak
- ameliyat etmek
- ateşini almak
- ayıltmak
- bağlamak
- bakım yapmak
- bakmak
- başını çatmak
- bıçak atmak
- birebir gelmek
- boynuz çekmek
- çekmek
- dağlamak
- derdine deva bulmak
- dikiş atmak
- dikmek
- dindirmek
- diriltmek
- dolgu yapmak
- düzenlemek
- emlemek
- hacamat etmek
- hacamatlamak
- hastaneye kaldırmak
- hastaneye yatırmak
- hava vermek
- iflah etmek
- iğne yapmak
- ilaç yazmak
- ilaçlamak
- iyi etmek
- iyileştirmek
- kaldırmak
- kan almak
- kan vermek
- kesmek
- kontrol altına almak
- lapa vurmak
- masaj yapmak
- merhemlemek
- muayene etmek
- ondurmak
- otalamak
- otamak
- pansuman yapmak
- sağaltmak
- su almak
- sülük vurmak
- şifa vermek
- şişe çekmek
- şişe vurmak
- temizlemek
- tımar etmek
- vantuz çekmek
- yakı açmak
- yakı vurmak
- acıtmak
- ateş etmek
- atmak
- avlamak
- bağlamak
- basmak
- başına geçirmek
- bombalamak
- boş yerine vurmak
- boynuzlamak
- çakmak
- çalmak
- çarpmak
- çekmek
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çıkmak
- çırpıştırmak
- çırpmak
- çifte atmak
- çiftelemek
- çubuklamak
- darbe indirmek
- darbe vurmak
- darbelemek
- darbetmek
- değneklemek
- dirseklemek
- dokunmak
- dönmek
- dövmek
- dövünmek
- düşmek
- ekleştirmek
- ekmek
- etkilemek
- fiskelemek
- geçirmek
- giydirmek
- göçmek
- görünmek
- gümlemek
- gürültü etmek
- hırpalamak
- içirmek
- içmek
- indirmek
- inmek
- isabet etmek
- kafa atmak
- kafasını kırmak
- kesmek
- kıç atmak
- kondurmak
- konmak
- koymak
- kötek atmak
- küçülmek
- kütletmek
- leşini sermek
- mıhlamak
- ödül almak
- öldürmek
- patlatmak
- pençe atmak
- pençe vurmak
- pençelemek
- rastlaşmak
- sallamak
- saplamak
- sarkıtmak
- savurmak
- sıvamak
- soymak
- söylemek
- sumsuklamak
- suratına indirmek
- sürmek
- süsmek
- şamar atmak
- şamarlamak
- şaplak atmak
- şaplatmak
- şut atmak
- şut çekmek
- şutlamak
- takmak
- tartaklamak
- tekme atmak
- tekmelemek
- tepiklemek
- tepmek
- tıkırdatmak
- tıklatmak
- tırpan atmak
- tokat aşk etmek
- tokmaklamak
- tokuşturmak
- topuklamak
- tos vurmak
- toslamak
- toslaşmak
- turalamak
- üzengilemek
- vurduğu yerden ses gelmek
- vurunmak
- yanıltmak
- yansımak
- yapıştırmak
- yaralamak
- yerleştirmek
- yumruk atmak
- yumruk indirmek
- yüreği çarpmak
- zımbalamak
- aceleye getirmek
- aman vermemek
- angaryaya koşmak
- apıştırmak
- bağlamak
- baskı altında tutmak
- baskı yapmak
- baskılamak
- başına çıkmak
- bocalatmak
- boyunduruğa vurmak
- cebir kullanmak
- cebretmek
- cendereye sokmak
- dara boğmak
- dara getirmek
- dikte etmek
- dizginini çekmek
- dizginlemek
- el tutmak
- elini kolunu bağlamak
- emrivaki yapmak
- ensesine binmek
- ezmek
- gem vurmak
- gemini kısmak
- gırtlağına basmak
- göz açtırmamak
- icbar etmek
- iki ayağını bir pabuca sokmak
- ilca etmek
- ipini çekmek
- işkenceye sokmak
- itmek
- kabuksuz yumurtlatmak
- kanırmak
- kanırtmak
- kapana sıkıştırmak
- kapıya dayanmak
- kasmak
- kök söktürmek
- mahkûm etmek
- mecbur etmek
- mecbur tutmak
- nefes aldırmamak
- oldubittiye getirmek
- olupbittiye getirmek
- ot yoldurmak
- sıkı basmak
- sıkılamak
- sıkıştırmak
- sıkıya almak
- sıkmak
- soluk aldırmamak
- susatmak
- sürüklemek
- tahakküm etmek
- tazyik etmek
- tepesine binmek
- tepesine çıkmak
- terletmek
- uğraştırmak
- üstelemek
- üstüne varmak
- üzerine varmak
- yakasına çökmek
- yakasına sarılmak
- yalvartmak
- yorgunu yokuşa sürmek
- yormak
- yüklenmek
- zapturapt altına almak
- zor kullanmak
- zorunda bırakmak
HECELEME
bağ-la-mak BAĞLAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] [-i] Bir şeyi bir yere veya bir şeye tutturmakÖrnek: Gemiyi iskeleye bağlamak.
- [fiil] DüğümlemekÖrnek: İpi ipe bağlamak.
- [fiil] [-i] Yaraya ilaç koyup bezle sarmakÖrnek: Yarayı bağlamak.
- [fiil] [-i] Denk yapmak, paket yapmakÖrnek: Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak.
- [fiil] Anlaşma yapmakÖrnek: İşleri bugün sözleşmeye bağladı.
- [fiil] [-i] Uyulması zorunlu olmakÖrnek: Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.
- [fiil] [-e] [-i] Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek
- [fiil] Başka bir işle uğraşamaz durumda olmakÖrnek: Bu iş beni bağladı.
- [fiil] [-i] Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak
- [fiil] [-i] Geçişi engellemekÖrnek: Bütün yolları bağlamışlar.
- [fiil] [-i] Birini söz veya yazı ile bağlamak, taahhüt etmek, angaje etmek
- [fiil] [-i] Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek
- [fiil] [mecaz] Gönlünü kazanmakÖrnek: Bu davranışınız beni size bağladı.
- [fiil] [mecaz] Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak
- [fiil] [mecaz] Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmakÖrnek: Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba?
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük