boş
[sıfat] İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı
BOŞ İLE BENZER OLAN KELİMELER
BOŞ İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açık seçik
- akıcı
- aleni
- apaçık
- aşikâr
- ayan beyan
- aydın
- aydınlık
- bariz
- belirgin
- belirli
- belli
- berrak
- borç
- boş
- bulutsuz
- celi
- degaje
- dekolte
- deşifre
- dış
- dolambaçsız
- dolaşıksız
- dupduru
- duru
- eksik
- fasih
- futbolcu
- gedik
- geniş
- gün gibi açık
- hoşgörülü
- kabak gibi
- kesin
- kuşkusuz
- malum
- net
- ortada
- sarih
- saydam
- selis
- seyrek
- soluk
- şeffaf
- uçuk
- ulu orta
- uzak
- vazıh
- abes
- abidik gubidik
- abuk sabuk
- abur cubur
- abuzambak
- ağız kalabalığı
- akıl işi değil
- anlaşılmaz
- boru
- boş
- cansız
- deli saçması
- fasa fiso
- fasarya
- gargara
- herze
- hezeyan
- ifadesiz
- inci
- ipi sapı yok
- ipsiz sapsız
- kavranılmaz
- kıvır zıvır
- kuru söz
- laf
- lakırtı
- malayani
- manasız
- mantıksız
- saçma
- saçma sapan
- safsata
- tandırname
- vahi
- yave
- yerli yersiz
- yersiz
- zırva
- avantajsız
- avara
- battal
- berhava
- besinsiz
- boş
- çekiver kuyruğunu
- döküntü
- fasa fiso
- faydasız
- fuzuli
- geçersiz
- gıdasız
- hacet yok
- havacıva
- haybe
- hayır yok
- hayırsız
- hükümsüz
- ıvır zıvır
- iş yok
- işlevsiz
- kârsız
- kullanışsız
- kuru gürültü
- kuru kalabalık
- manasız
- mantar
- muattal
- neticesiz
- paspal
- postal
- rahatsız
- süs için
- vahi
- verimsiz
- yaramaz
- zait
- zayi
- zifos
HECELEME
boş BOŞ KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtıÖrnek: Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler.
- [sıfat] Görevlisi olmayan (iş, görev), münhalÖrnek: Boş kadro.
- [sıfat] Yapılacak işi olmayan, işsizÖrnek: Bugün sabah boşum, gelebilirsin.
- [sıfat] Kullanıldıktan sonra içinde bir şey bulunmayan, kirli (bardak, çanak vb.)Örnek: Tam bu sırada yanlarından elindeki tepside boşlarla ortalıkçı bir çocuk geçmektedir.
- [sıfat] [mecaz] AnlamsızÖrnek: Bütün bunlar güneşli ve rüzgârlı bir günün boş vaatleri miydi?
- [sıfat] [mecaz] BilgisizÖrnek: Daha meselesiz, daha cahil, daha boş, daha yakışıklıydılar.
- [sıfat] [mecaz] Bir işe yaramayan, yararsızÖrnek: Yaşlı başlı insanlarız, dedi. Birbirimizi boş tesellilerle aldatacak değiliz.
- [zarf] [mecaz] Habersiz, hazırlıksız bir biçimdeÖrnek: Tatar dilencinin küfürlerine işte böyle boş yakalandım.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük