ceza
Köken: Arapça (cezāʾ)
[isim] Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım
CEZA İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açlık
- açmaz
- afet
- akabe
- alabora
- Allah düşmanıma vermesin
- ana baba günü
- ateş
- ateşten gömlek
- avarız
- aynasızlık
- badire
- baş belası
- batkı
- batkınlık
- batma
- bokluk
- can pazarı
- cehennem
- ceza
- çapanoğlu
- çekince
- çöküş
- dar
- darbe
- darboğaz
- dram
- drama
- ecel beşiği
- facia
- fecaat
- felaket
- fena
- fırtına
- gaile
- gayya kuyusu
- girdap
- görünmez kaza
- haile
- hâl
- iflas
- illet
- inkıraz
- kahır
- kara gün
- kaza
- kıtlık
- korku
- kör kurşun
- kötülük
- maraz
- marazlık
- muhatara
- musibet
- nikbet
- niza
- ömür törpüsü
- panik
- püsküllü bela
- risk
- riziko
- sakatlık
- serseri kurşun
- sırat köprüsü
- sorun
- şakası yok
- tehlike
- trajedi
- uçurum
- vahamet
- varta
- yara
- yaramazlık
- yıkılış
- yıkılma
- yıkım
- yıkıntı
- aforoz
- ağır ceza
- ağır hapis cezası
- ağır para cezası
- beden cezası
- ceza
- çift vuruş
- disiplin cezası
- falaka
- frikik
- göz hapsi
- haciz
- hafif hapis cezası
- hapis
- hava tebdili
- idam
- ihtar
- işten el çektirmek
- izinsiz
- kazık
- kınama cezası
- kısas
- kısasa kısas
- kürek
- kürek cezası
- manevi tazminat
- müebbet hapis
- müeyyide
- müsadere
- nakdî ceza
- nefiy
- nefyetme
- ölüm cezası
- para cezası
- penaltı
- serbest vuruş
- sıra dayağı
- sürgün
- tart
- tazminat
- tecziye
- tekdir
- tenkil
- teşhir
HECELEME
ce-za CEZA KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırımÖrnek: O, olası ihanetim için cezalardan ceza beğenirken, ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum.
- [isim] [hukuk] Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırımÖrnek: Cezasını tamamlayana kadar tek kişilik bir koğuşta kalmış.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük