değmek
[fiil] [-e] Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek
DEĞMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
DEĞMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ayak basmak
- baliğ olmak
- bulmak
- çıkmak
- dayanmak
- değmek
- eli gitmek
- gelmek
- getirmek
- girmek
- gitmek
- idrak etmek
- inmek
- karaya ayak basmak
- kavuşmak
- kendini atmak
- kendini dar atmak
- mazhar olmak
- mevlasını bulmak
- muradına ermek
- murat almak
- muvasalat etmek
- nail olmak
- nasip olmak
- olgunlaşmak
- uzanmak
- varmak
- vasıl olmak
- vusul bulmak
- yaklaşmak
- yanaşmak
- yetmek
- yolu almak
- yolu düşmek
- açmak
- aferin almak
- afsunlamak
- ağzına baktırmak
- ağzının içine baktırmak
- aklını başından almak
- alkış toplamak
- alkışlanmak
- aranmak
- âşık etmek
- bağlamak
- beğendirmek
- beğenilmek
- benimsenmek
- bent etmek
- bir dediği iki olmamak
- büyülemek
- canına değmek
- canını almak
- cezbetmek
- çarpmak
- çekmek
- değmek
- deli etmek
- delirtmek
- elden ele dolaşmak
- ellerde gezmek
- eritmek
- esritmek
- etkilemek
- gevşetmek
- gönlünü çalmak
- gönlünü çelmek
- gönül açmak
- göz almak
- göz doldurmak
- göz doyurmak
- göz kamaştırmak
- göze girmek
- gözüne girmek
- hayran bırakmak
- haz vermek
- hora geçmek
- hoşa gitmek
- hoşuna gitmek
- iç açmak
- ihya etmek
- ikram görmek
- ilahlaşmak
- imrendirmek
- itibar görmek
- kalbine girmek
- kalp fethetmek
- kalp kazanmak
- kanatlandırmak
- kazanmak
- kendini beğendirmek
- kıç attırmak
- kırıp geçirmek
- konuşmak
- kulağı okşamak
- makbul olmak
- makbule geçmek
- memnun etmek
- mest etmek
- nabzına girmek
- nazı geçmek
- peşinden sürüklemek
- ram etmek
- sarhoş etmek
- sarmak
- sayılmak
- sempatisini kazanmak
- sevdirmek
- sevilmek
- sükse yapmak
- şeytan tüyü olmak
- tadına doyum olmamak
- takdir olunmak
- takdirini kazanmak
- tat vermek
- tatmin etmek
- teshir etmek
- tesir etmek
- yakınlık görmek
- yakmak
- yassıltmak
- yüze gülmek
- zevkine gitmek
- zevkini okşamak
- âdet olmak
- almak
- ardı arası kesilmemek
- ardı arkası kesilmemek
- arkası gelmek
- asıda kalmak
- asıda olmak
- askıda kalmak
- ayakta kalmak
- aylamak
- baki kalmak
- bengileşmek
- bitmek tükenmek bilmemek
- cezalandırmak
- çekmek
- çorap söküğü gibi gelmek
- çorap söküğü gibi gitmek
- daim olmak
- dayanmak
- değmek
- devam etmek
- doldurmak
- durmak
- ebedîleşmek
- gâvur orucu gibi uzamak
- gelmek
- gırla gitmek
- gitmek
- hüküm sürmek
- intikal etmek
- itmek
- izlemek
- kaim olmak
- kalmak
- kangrenleşmek
- kazmak
- kovmak
- koymak
- muallakta kalmak
- muallakta olmak
- müzminleşmek
- olagelmek
- ölümsüzleşmek
- ömrü uzamak
- para basmak
- sakalı bitmek
- sallantıda kalmak
- satmak
- seyretmek
- sıvamak
- süregelmek
- süreğenleşmek
- sürüncemede kalmak
- sürüp gitmek
- teakup etmek
- temadi etmek
- teselsül etmek
- tevali etmek
- uzamak
- uzanmak
- vurmak
- yaşamak
- yürümek
- yürütmek
- zincirlenmek
- acından ölmek
- aç susuz kalmak
- açlıktan nefesi kokmak
- çekmek
- çile çekmek
- çile çıkarmak
- değmek
- dünya başına dar gelmek
- dünya başına dar olmak
- eli dar olmak
- eli darda olmak
- emeklemek
- eziyet çekmek
- feryat etmek
- gün görmemek
- iflah olmamak
- iki yakası bir araya gelmemek
- meteliğe kurşun atmak
- parasızlık çekmek
- sefalet çekmek
- sıkıntı çekmek
- sıkıntıda olmak
- sıvaşmak
- sürüklenmek
- yerlerde sürünmek
- yokluk çekmek
- yoksulluk çekmek
- züğürtlemek
- addetmek
- ağrımak
- anlamak
- atamak
- avlamak
- avlanmak
- ayırmak
- ayırtmak
- başlamak
- beğenmek
- bürümek
- değmek
- depreşmek
- düşünmek
- el atmak
- el koymak
- elde etmek
- ele geçirmek
- engellemek
- geciktirmek
- gerçekleşmek
- girişmek
- gitmek
- izlemek
- kapmak
- kavramak
- kaynamak
- kıstırmak
- kiralamak
- kökleşmek
- mal olmak
- ödeşmek
- önlemek
- tebelleş olmak
- uğramak
- uymak
- vermek
- yakalamak
- yanmak
- yardım etmek
- zapt etmek
HECELEME
değ-mek DEĞMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmekÖrnek: Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik.
- [fiil] Ulaşmak, erişmekÖrnek: Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince...
- [fiil] İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmekÖrnek: Kurşun hedefe değdi.
- [fiil] [-e] Değerinde olmakÖrnek: Benim ömrümün üç günü üç yüz bin liraya değer.
- [fiil] Karşılık olmakÖrnek: Evet, onun için her şeyi feda etmeye değer.
- [fiil] [nesnesiz] Zevk veren şeyler hoşa gitmekÖrnek: Bu kahve değdi doğrusu.
- [fiil] Herhangi bir nitelikte olmakÖrnek: Babaannem özel bir kadındı. Anlatılmaya değer.
- [fiil] Eş değerde olmakÖrnek: Bütün dünyaya değer gözlerin.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük