doğru
[sıfat] Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
DOĞRU İLE BENZER OLAN KELİMELER
DOĞRU İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- adaletli
- adı var
- adil
- afif
- ahlaklı
- ak
- alnı açık
- birsam
- değerli
- doğru
- doğrucu
- doğrucu Davut
- düş
- düşsel
- eline eteğine doğru
- emniyetli
- erdemli
- fantasma
- fantezi
- fantom
- fazıl
- faziletkâr
- faziletli
- galatıhis
- gerçekçi
- gölge
- haksever
- hakşinas
- haktanır
- haluk
- harbici
- hayal
- hayalî
- helalzade
- heyula
- hırlı
- hilesi hurdası yok
- hilesiz
- hülya
- ılgım
- ırz ehli
- içi dışı bir
- iffetli
- illüzyon
- imge
- inak
- inal
- ismet
- itimatlı
- kâbus
- karabasan
- karakterli
- kör kadı
- lekesiz
- liyakat sahibi
- maskesiz
- mert
- muhik
- Müslüman
- Müslüman adam
- namuslu
- nezih
- oğuz
- onat
- Osmanlı
- özü sözü bir
- pusarık
- realist
- riyasız
- rüya
- samimi
- saygın
- seciyeli
- serap
- sili
- sözüne sahip
- sözünün eri
- tasni
- utlu
- ütopya
- yalgın
- yanılsama
- yapıntı
- yediemin
- Zümrüdüanka gibi
- acayip
- adam gibi
- aferin
- aklı başında
- ala
- Allah
- artistik
- ayıpsız
- ayna
- aynalı
- baba
- baskın
- başarılı
- başka
- bir numaralı
- birinci
- bitirim
- bundan iyisi can sağlığı
- çatır çatır
- çöpsüz üzüm
- daha iyisi can sağlığı
- daniska
- değme
- deliksiz
- doğru
- doğru dürüst
- dokuncasız
- dört başı mamur
- dört dörtlük
- düşeş
- ehven
- ehvenişer
- ekstra
- ele alınır
- eleme
- eli ayağı düzgün
- elit
- elleme
- esaslı
- evla
- faydalı
- fena değil
- fena sayılmaz
- feriştah
- fevkalade
- geçek
- geçer
- geçer akçe
- geçerli
- gül gibi
- güzel
- hâllice
- haramsız
- has
- hatasız
- haza
- helal
- helalinden
- hoş
- ideal
- kalite
- kaliteli
- kıyak
- kimya
- klas
- komple
- kral
- krallara layık
- kusursuz
- kutsal
- latif
- makbul
- maşallahı var
- matlup
- mergup
- meşkûr
- mis gibi
- misk gibi
- musanna
- mutena
- muttasıf
- mükemmel
- mümtaz
- müstesna
- nefis
- nesi var
- nitelikli
- olumlu
- örnek
- özürsüz
- pekâlâ
- pekiyi
- pırıl pırıl
- rağbetli
- rakipsiz
- sanatkârane
- sanatlı
- seçkin
- seçme
- selim
- serçin
- sıkı
- soy
- süper
- sürümlü
- şakır şakır
- şerbet gibi
- tıkırında
- tombul
- uğurlu
- usturuplu
- uygun
- uz
- ülküsel
- üslupçu
- üstün
- üstüne yok
- üzerine yok
- vasıflı
- yararlı
- yavuz
- yeğ
- yeğrek
- yerinde
- yeşil
- yeterli
- zararsız
- ziyansız
- bek
- berk
- beton
- beton gibi
- canı pek
- çakı gibi
- çivi gibi
- dayanıklı
- dek
- demir gibi
- dimdik
- direk gibi
- doğru
- dokuz canlı
- eski toprak
- evladiyelik
- götürümlü
- granit gibi
- gürbüz
- it canlı
- kabuk gibi
- kale gibi
- kavi
- kaya gibi
- köklü
- kunt
- kuvvetli
- metanetli
- metin
- muhkem
- mukavemetli
- mukavim
- müstahkem
- mütehammil
- oturaklı
- ölmez
- ölmezoğlu
- pek
- pek canlı
- perçinli
- sapasağlam
- sıhhatli
- sırım gibi
- stabilize
- şeddadi
- tendürüst
- tığ gibi
- tokmak gibi
- tosun gibi
- turp gibi
- zengin
- zinde
HECELEME
doğ-ru DOĞRU KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
- [sıfat] Gerçek, yalan olmayanÖrnek: Doğru haber.
- [sıfat] Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygunÖrnek: Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur.
- [isim] Gerçek, hakikatÖrnek: Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz.
- [isim] [matematik] İki nokta arasındaki en kısa çizgiÖrnek: İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir.
- [zarf] Yanlışsız, eksiksiz bir biçimdeÖrnek: Doğru söylüyorsun Ali, doğru söylüyorsun ama kazın ayağı öyle değil.
- [zarf] Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğrucaÖrnek: Doğru oraya gitmiş olsaydınız herhâlde uygun olurdu.
- [zarf] Yakın, yakınlarındaÖrnek: Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu.
- [edat] Karşı yönünceÖrnek: Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu.
- [edat] [mecaz] Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük