durmak
[fiil] [nesnesiz] Hareketsiz durumda olmak
DURMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- aksamak
- bağlamak
- barınmak
- beklemek
- bitirmek
- bozulmak
- bulunmak
- çakılıp kalmak
- çivilenmek
- demir atmak
- demirlemek
- dinmek
- donmak
- duraklamak
- duralamak
- eğlenmek
- eğleşmek
- fren yapmak
- hitam vermek
- inkıtaya uğramak
- istop etmek
- kakılıp kalmak
- kalmak
- kazıklamak
- kesilmek
- kesintiye uğramak
- kesmek
- konaklamak
- mıhlanmak
- milim oynamamak
- mola vermek
- nefes almak
- oyalanmak
- park etmek
- put kesilmek
- rahat durmak
- sabit olmak
- sakinleşmek
- son vermek
- sonuçlamak
- sonuçlandırmak
- stop etmek
- sürmek
- tamamlamak
- tatil olmak
- tatile girmek
- tevakkuf etmek
- uğramak
- yaşamak
- yatışmak
- yerinde saymak
- zınk diye durmak
DURMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- altından çapanoğlu çıkmak
- arızalanmak
- badem olmak
- battal olmak
- boklanmak
- boklaşmak
- boku çıkmak
- çıkmak
- durmak
- fenalaşmak
- fenaya sarmak
- fos çıkmak
- foslamak
- geri gitmek
- halel gelmek
- haleldar olmak
- iş çığırından çıkmak
- iş sarpa sarmak
- işi aksi gitmek
- işi bozulmak
- kangren olmak
- kangrenleşmek
- kötüleşmek
- pot gelmek
- raydan çıkmak
- rayından çıkmak
- sekteye uğramak
- sendelemek
- sigortası atmak
- takılmak
- teklemek
- tersine dönmek
- tersine gitmek
- uykuda olmak
- uyumak
- yarıda kalmak
- yarım kalmak
- anlaşmak
- bağdamak
- birleştirmek
- çatmak
- dağıtmak
- dayandırmak
- durmak
- duşaklamak
- düğmek
- düğüm atmak
- düğüm üstüne düğüm atmak
- düğüm üstüne düğüm vurmak
- düğümlemek
- hayran etmek
- ilgilendirmek
- ilişkilendirmek
- iliştirmek
- ilmek
- ilmik atmak
- ilmiklemek
- kelepçelemek
- köstek vurmak
- kösteklemek
- oluşmak
- önlemek
- sarmak
- sikkelemek
- tedavi etmek
- tutturmak
- tutuşturmak
- ulamak
- vurmak
- zorlamak
- ağaç olmak
- ayazlamak
- aylamak
- bekleşmek
- dalgalanmaya bırakmak
- dilemek
- dokuz doğurmak
- dört gözle beklemek
- durmak
- ekilmek
- gözlemek
- gözü yolda kalmak
- gözü yollarda kalmak
- gözüne karasu inmek
- gününü beklemek
- intizar etmek
- istemek
- kollamak
- korumak
- kök salmak
- kulağı kirişte olmak
- nöbet beklemek
- nöbet tutmak
- sabretmek
- takılıp kalmak
- takılmak
- ummak
- umutlanmak
- ümit etmek
- yatmak
- yol gözlemek
- yoluna bakmak
- yolunu beklemek
- yolunu gözlemek
- zaman kollamak
- ağırlaşmak
- azalmak
- cansızlaşmak
- deniz durmak
- deniz düşmek
- dinginleşmek
- durgunlaşmak
- durmak
- durulmak
- düşmek
- geçmek
- gevşemek
- hafiflemek
- hızını almak
- hızını kaybetmek
- hızını yitirmek
- kırılmak
- kısılmak
- kül bağlamak
- limanlamak
- mayna etmek
- ortalık düzelmek
- ortalık yatışmak
- oturuşmak
- sönmek
- susmak
- suyu kesilmiş değirmene dönmek
- sükûnet bulmak
- yavaşlamak
- yelkenleri suya indirmek
- yumuşamak
- ahenk yapmak
- alay etmek
- âlem yapmak
- cümbüş yapmak
- çubuğunu tüttürmek
- durmak
- düğün bayram etmek
- felekten bir gece çalmak
- felekten bir gün çalmak
- felekten kâm almak
- ferih fahur yaşamak
- gecikmek
- gülmek
- gülüp oynamak
- gülüp söylemek
- gününü gün etmek
- hızlı yaşamak
- kahkaha atmak
- keyfetmek
- keyfine bakmak
- keyfini çıkarmak
- keyif çatmak
- keyif sürmek
- kurdunu dökmek
- kurtlarını dökmek
- oynamak
- papaz uçurmak
- saraka etmek
- tadını çıkarmak
- zevk etmek
- zevklenmek
- açmak
- almak
- ayırmak
- azaltmak
- balta vurmak
- baltalamak
- bıçak atmak
- bıçaklamak
- biçki yapmak
- biçmek
- bölmek
- budamak
- çalmak
- çelmek
- çentik açmak
- çentik atmak
- çentiklemek
- çentmek
- çırpmak
- dikiz etmek
- dilim dilim etmek
- dilimlemek
- dilmek
- doğramak
- durdurmak
- durmak
- eksiltmek
- etkilemek
- filizlemek
- flört etmek
- gedmek
- kabaklamak
- kapamak
- karar vermek
- katetmek
- kertiklemek
- kertmek
- kesinmek
- kırkmak
- kırpmak
- kıymak
- makas vurmak
- makaslamak
- neşterlemek
- oymak
- öldürmek
- önlemek
- özetlemek
- rendelemek
- soymak
- susmak
- sünnet etmek
- tedavi etmek
- tıraş etmek
- tırpanlamak
- tomurmak
- uçurmak
- vurmak
- yaralamak
- yarmak
- yarmalamak
- yayımlamak
- yermek
- yok etmek
- yontmak
- âdet olmak
- almak
- ardı arası kesilmemek
- ardı arkası kesilmemek
- arkası gelmek
- asıda kalmak
- asıda olmak
- askıda kalmak
- ayakta kalmak
- aylamak
- baki kalmak
- bengileşmek
- bitmek tükenmek bilmemek
- cezalandırmak
- çekmek
- çorap söküğü gibi gelmek
- çorap söküğü gibi gitmek
- daim olmak
- dayanmak
- değmek
- devam etmek
- doldurmak
- durmak
- ebedîleşmek
- gâvur orucu gibi uzamak
- gelmek
- gırla gitmek
- gitmek
- hüküm sürmek
- intikal etmek
- itmek
- izlemek
- kaim olmak
- kangrenleşmek
- kazmak
- kovmak
- koymak
- muallakta kalmak
- muallakta olmak
- müzminleşmek
- olagelmek
- ölümsüzleşmek
- ömrü uzamak
- para basmak
- sakalı bitmek
- sallantıda kalmak
- satmak
- seyretmek
- sıvamak
- süregelmek
- süreğenleşmek
- sürüncemede kalmak
- sürüp gitmek
- teakup etmek
- temadi etmek
- teselsül etmek
- tevali etmek
- tutmak
- uzamak
- uzanmak
- vurmak
- yetişmek
- yürümek
- yürütmek
- zincirlenmek
HECELEME
dur-mak DURMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Hareketsiz durumda olmakÖrnek: Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu.
- [fiil] İşlemez olmak, çalışmamakÖrnek: Bileğimdeki saat durmuş.
- [fiil] Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmekÖrnek: Yolda nerede çeşme gördümse durdum, elimi yüzümü yıkadım, su içtim.
- [fiil] Dinmek, kesilmekÖrnek: Yağmur durdu.
- [fiil] Varlığını sürdürmekÖrnek: Türklerin yüzlerce yıl önceki kitabeleri hâlâ duruyor.
- [fiil] Var olmakÖrnek: Bu kadar dersim dururken sinemaya nasıl gideyim?
- [fiil] Beklemek, dikilmekÖrnek: Oturacak değil, ayakta duracak yer yok.
- [fiil] YaşamakÖrnek: Anneannen duruyor mu?
- [fiil] Birisinin malı olarak bulunmak veya o malla ilişkisi olmakÖrnek: Yazlık eviniz hâlâ duruyor mu?
- [fiil] KalmakÖrnek: Artık çok durmamış, yanındaki hanımla birlikte balodan çıkmış.
- [fiil] Bir yerde olmak veya bulunmakÖrnek: Aspirin getirmeyeceğini adı gibi biliyordu çünkü çekmecesinde dokunulmamış bir kutu duruyordu.
- [fiil] Belli bir durumda, bir görevde bulunmakÖrnek: Her gelişimde ben de maçları seyreder, kaleci dururdum.
- [fiil] Ara vermekÖrnek: Sabahtan beri hiç durmadım.
- [fiil] Bir konuyla çok ilgilenmek, üstüne düşmek
- [fiil] [yardımcı fiil] Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur: çalışadurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük