kalmak

[fiil] [nesnesiz] Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek
KALMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
KALMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
artakalmak
barınmak
beklemek
bulunmak
bürümek
çakmak
çuvallamak
devam etmek
dinmek
diplemek
dönmek
durmak
gecikmek
gümlemek
kaput gitmek
konaklamak
konmak
kökleşmek
olanaksızlaşmak
oturmak
oyalanmak
sürdürmek
sürmek
takılmak
takmak
torpillemek
yaşamak
yerleşmek
yetinmek
yitirmek
HECELEME
kal-mak
KALMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [fiil] [nesnesiz] Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmekÖrnek: Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. [Tarık Buğra]
  2. [fiil] Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmakÖrnek: Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. [Osman Cemal Kaygılı]
  3. [fiil] [-de] Konaklamak, konmakÖrnek: Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. [Falih Rıfkı Atay]
  4. [fiil] [-le] Oturmak, yaşamakÖrnek: Tam beş sene benimle beraber kaldı. [Sait Faik Abasıyanık]
  5. [fiil] Eğleşmek
  6. [fiil] Hayatını sürdürmek, yaşamakÖrnek: O aileden bir bu çocuk kaldı.
  7. [fiil] Varlığını korumak, sürdürmekÖrnek: Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı. [Abdülhak Şinasi Hisar]
  8. [fiil] [-de] Oyalanmak, vakit geçirmekÖrnek: Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. [Necati Cumalı]
  9. [fiil] Sınıf geçmemekÖrnek: Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de.
  10. [fiil] [-de] İşlemez, yürümez duruma gelmekÖrnek: Araba yarı yolda kaldı.
  11. [fiil] [-e] İleriye atılmak, ertelenmekÖrnek: Mahkeme ayın on sekizine kaldı. [Sait Faik Abasıyanık]
  12. [fiil] [-de] Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmakÖrnek: Oda duman içinde kaldı.
  13. [fiil] [-de] Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermekÖrnek: Bugün iş maddesinde kaldık.
  14. [fiil] [-den] Miras olarak geçmekÖrnek: Çiftlik ana babasından kalmış.
  15. [fiil] [-den] YapamamakÖrnek: Misafir geldi, gezmeden kaldık.
  16. [fiil] Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmakÖrnek: Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına. [Haldun Taner]
  17. [fiil] [-le] YetinmekÖrnek: Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı.
  18. [fiil] [-le] SınırlanmakÖrnek: Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. [Atatürk]
  19. [fiil] Herhangi bir durumu sürdürmek
  20. [fiil] [yardımcı fiil] Olmak, herhangi bir durumda bulunmakÖrnek: Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. [Falih Rıfkı Atay]
  21. [fiil] [yardımcı fiil] Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluştururÖrnek: Donakalmak. Şaşırıp kalmak. Donup kalmak.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: