olmak
[fiil] [nesnesiz] Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak
OLMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- almak
- bulunmak
- cereyan etmek
- çıkmak
- değişmek
- dokunmak
- geçmek
- gerçekleşmek
- hâlini almak
- hasıl olmak
- husul bulmak
- husule gelmek
- ileri gelmek
- kesilmek
- meydana gelmek
- neşet etmek
- olgunlaşmak
- oluşmak
- sarhoş olmak
- tatmin olmak
- teşekkül etmek
- tezahür etmek
- uymak
- vuku bulmak
- vücuda gelmek
- vücut bulmak
- yer almak
- yerine gelmek
- yerini bulmak
- yitirmek
OLMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- addetmek
- alıntılamak
- asılmak
- atamak
- avuçlamak
- ayrılmak
- azaltmak
- başlamak
- bulmak
- bulundurmak
- bürümek
- çarpmak
- çekmek
- değiştirmek
- denkleştirmek
- devralmak
- düşürmek
- düzeltmek
- düzmek
- edinmek
- el koymak
- elde etmek
- ele geçirmek
- evlendirmek
- evlenmek
- fethetmek
- giymek
- götürmek
- hapazlamak
- içmek
- iktisap etmek
- istila etmek
- işgal etmek
- kaldırmak
- kapışmak
- kaplamak
- kapmak
- kapsamak
- kaptırmak
- kavramak
- kazanmak
- kesmek
- kıvırmak
- kıvırtmak
- koparmak
- kopartmak
- mal etmek
- mal olmak
- mallanmak
- maruz kalmak
- müsadere etmek
- müyesser olmak
- olmak
- peydahlamak
- sağlamak
- sahip olmak
- satın almak
- sıyırtmak
- soymak
- sürmek
- tahsil etmek
- tedarik etmek
- tedavi etmek
- temizlemek
- teslim almak
- tıraş etmek
- tüttürmek
- uçlanmak
- yapmak
- yürütmek
- zapt etmek
- aksamak
- artmak
- ayrılmak
- azalmak
- barınmak
- boşalmak
- boşaltmak
- boşanmak
- dışarı çıkmak
- dökülmek
- erişmek
- fırlamak
- fışkırmak
- flört etmek
- geçinmek
- gelmek
- gitmek
- incinmek
- inmek
- inşa etmek
- intişar etmek
- istifa etmek
- iyileşmek
- karaya ayak basmak
- kaynamak
- kopmak
- mal olmak
- mezun olmak
- olmak
- ödemek
- ödül almak
- pahalanmak
- pırtlamak
- pörtlemek
- rastlaşmak
- rol yapmak
- sıvaşmak
- sızmak
- sokağa çıkmak
- sokağa dökülmek
- tahliye etmek
- taşmak
- temizlenmek
- uğramak
- vermek
- vurmak
- yasalaşmak
- yayılmak
- yayımlanmak
- yetişmek
- yollara dökülmek
- yükselmek
- ayrımlaşmak
- başkalaşmak
- benliğinden çıkmak
- bin kalıba girmek
- bir hâl olmak
- bir şey olmak
- bir şeyler olmak
- çevirmek
- değiştirmek
- dönmek
- dönüşmek
- fark etmek
- farklılaşmak
- girmek
- hâllenmek
- inkılap etmek
- istihale etmek
- kalıptan kalıba girmek
- kaymak
- mecrası değişmek
- mübadele etmek
- olmak
- oynamak
- saati saatine uymamak
- tagayyür etmek
- tahavvül etmek
- takas etmek
- trampa etmek
- tuhaflaşmak
- yenileşmek
- ağılamak
- azdırmak
- başına vurmak
- bozmak
- çarpmak
- değin
- değinmek
- değmek
- dokunum
- etkilemek
- hasta etmek
- hastalandırmak
- içini bayıltmak
- içini kıymak
- ilişmek
- kafasına vurmak
- lamise
- lemis
- mide bulandırmak
- mideye oturmak
- okşamak
- olmak
- sarhoş etmek
- sataşmak
- sıyırmak
- sürtmek
- sürtünmek
- sürünmek
- süt çalmak
- temas etmek
- tutmak
- uyutmak
- üzmek
- vurmak
- yatağa bağlamak
- zarar vermek
- zararlı
- zehirlemek
- alaca düşmek
- ballanmak
- baş bağlamak
- baş vermek
- başak bağlamak
- başak tutmak
- başaklanmak
- başlanmak
- büyümek
- deneyim kazanmak
- erişmek
- ermek
- evin bağlamak
- gevremek
- göynümek
- iç bağlamak
- iç tutmak
- içlenmek
- kemal bulmak
- kemale ermek
- kemale gelmek
- kızarmak
- koçan bağlamak
- olmak
- özleşmek
- pişmek
- tane bağlamak
- tanelenmek
- tatlanmak
- tekâmül etmek
- yetişmek
- yetmek
- ağmak
- arız olmak
- bağlamak
- baş göstermek
- baş vermek
- başlamak
- biçim almak
- biçimlenmek
- boy göstermek
- cisimlenmek
- doğmak
- hortlamak
- ibaret olmak
- infilak etmek
- inkişaf etmek
- kendini göstermek
- kendini hissettirmek
- kopmak
- meydana çıkmak
- olmak
- ortaya çıkmak
- patlak vermek
- patlamak
- peydah olmak
- peydahlamak
- peydahlanmak
- sabit olmak
- sâdır olmak
- sahnelenmek
- sahneye çıkmak
- şekillenmek
- tecelli etmek
- tecessüm etmek
- türemek
- uyanmak
- yansımak
- yaratılmak
- yükselmek
- zıp diye çıkmak
- zuhur etmek
- afyonlanmak
- başına vurmak
- beynine vurmak
- burnunun ucunu görmemek
- dalgaya düşmek
- duman altı olmak
- dut gibi olmak
- esirmek
- esrimek
- feleği şaşmak
- fitil olmak
- kafa bulmak
- kafa yapmak
- kafayı bulmak
- küfelik olmak
- matiz olmak
- mest olmak
- olmak
- paşa olmak
- pervaz etmek
- sarhoşlaşmak
- sarkmak
- sızmak
- südremek
- tütsülemek
- uçmak
- yüklenmek
- zıbarmak
- zom olmak
- açmak
- adapte olmak
- araziye uymak
- ayak değiştirmek
- bağdaşmak
- cemaate uymak
- denk gelmek
- düşmek
- elvermek
- gelmek
- girmek
- gitmek
- hallihamur olmak
- hava iyi esmek
- hesabına gelmek
- hokka gibi oturmak
- imtisal etmek
- imtizaç etmek
- intibak etmek
- iş görmek
- işe yaramak
- işine gelmek
- iyi gelmek
- iyi gitmek
- iyi olmak
- kabul etmek
- kaldırmak
- kalıp gibi oturmak
- kaynaşmak
- kıyak kaçmak
- milim oynamamak
- milim şaşmamak
- münasebet almak
- müsaade etmek
- olmak
- oturmak
- öğür olmak
- rast gelmek
- sığışmak
- sığmak
- sıkışmak
- suyuna gitmek
- şanına yakışmak
- şanından olmak
- takip etmek
- tam gelmek
- tamam gelmek
- tetabuk etmek
- tevafuk etmek
- tutmak
- uygun düşmek
- uygun gelmek
- yakışmak
- yaramak
- yaraşık almak
- yaraşmak
- yeri olmak
HECELEME
ol-mak OLMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmakÖrnek: En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu.
- [fiil] Gerçekleşmek veya yapılmak
- [fiil] Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmakÖrnek: Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir.
- [fiil] Bir şeyi elde etmek, edinmekÖrnek: Nihayet ben mal sahibi olacağıma göre rahattım.
- [fiil] Bir durumdan başka bir duruma geçmek
- [fiil] Herhangi bir durumda bulunmak
- [fiil] Uygun düşmek, yerinde görülmekÖrnek: Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur.
- [fiil] Yetişmek, olgunlaşmakÖrnek: Ekinler oldu. Üzümler daha olmadı.
- [fiil] Hazırlanmak, hazır duruma gelmekÖrnek: Çay oldu.
- [fiil] BulunmakÖrnek: Kız da hemen olduğu yere oturdu.
- [fiil] Geçmek, tamamlanmakÖrnek: İki yıl oldu. Nerede ise üç yıl olacak.
- [fiil] Sürdürmek, yürütmekÖrnek: İlişkilerimiz dostça olsun istiyorum.
- [fiil] Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmakÖrnek: Partili olmak.
- [fiil] Yaklaşmak, gelip çatmakÖrnek: Sabah oldu.
- [fiil] Bir şey, birinin mülkiyetine geçmekÖrnek: Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun!
- [fiil] Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir sözÖrnek: Annesi oluyor. Yeğeni olur.
- [fiil] [nesnesiz] [teklifsiz konuşmada] Sarhoş olmakÖrnek: Sen adamakıllı olmuşsun.
- [fiil] [-e] Uymak, tam gelmekÖrnek: Bu şapka başıma oluyor.
- [fiil] [-den] Yitirmek, elinden kaçırmakÖrnek: Tembelliği yüzünden işinden oldu.
- [fiil] [-den] Bir yerde doğmuş, yaşamış olmakÖrnek: Köyden, kasabadan olmayan, düveni, dirgeni nasıl bilebilir?
- [fiil] [-e] Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmekÖrnek: Aman, ona bir şey olmasın! Kimseye bir şey olmadı.
- [fiil] [-e] Yol açmakÖrnek: Bu davranışın ona çok zararı oldu.
- [fiil] Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almakÖrnek: Su, buz oldu.
- [fiil] [yardımcı fiil] Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluştururÖrnek: Artık bize gelmez oldu. Bu işi yapmış olacak.
- [fiil] [yardımcı fiil] Hastalığa yakalanmak, tutulmakÖrnek: Tifo olmak. Verem olmak.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük