saklamak
[fiil] [-i] Elinde bulundurmak, tutmak
SAKLAMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
SAKLAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- azmak
- bir köşeye atmak
- bir köşeye koymak
- biriktirmek
- boğazından artırmak
- boğazından kesmek
- büyütmek
- çoğaltmak
- dişinden tırnağından artırmak
- düğüm üstüne düğüm atmak
- düğüm üstüne düğüm vurmak
- eklemek
- ekonomi yapmak
- ekonomik davranmak
- gırtlağından kesmek
- hesabını bilmek
- hesabını kitabını bilmek
- hesap açmak
- idaresini bilmek
- iktisat etmek
- ilave etmek
- imsak etmek
- kemerini sıkmak
- kenara atmak
- kırpmak
- kısınmak
- kısmak
- küpünü doldurmak
- para tutmak
- saklamak
- şişirmek
- tasarruf etmek
- toplamak
- türetmek
- üretmek
- yarışmak
- ağzı varmamak
- ağzında gevelemek
- ahenk yapmak
- bozuntuya vermemek
- dilinin altında bir şey olmak
- ekini belli etmemek
- es geçmek
- gizli din taşımak
- gizli tutmak
- içine atmak
- kaçamak yapmak
- kaçırmak
- kalaylamak
- kaldırmak
- kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek
- kanı içine akmak
- kanını içine akıtmak
- kapalı geçmek
- karda gezip izini belli etmemek
- kazanı kapalı kaynamak
- kilit altına almak
- kilitlemek
- meskût geçmek
- ortadan kaldırmak
- perde çekmek
- perde inmek
- renk vermemek
- saklamak
- ser verip sır vermemek
- sır saklamak
- sır tutmak
- şifrelemek
- topraklamak
- üstüne perde çekmek
- yaşını içine akıtmak
- yaşmak
- zula etmek
- zulaya atmak
- bekitmek
- bitirmek
- cezalandırmak
- çıtçıtlamak
- demirlemek
- durdurmak
- düğmelemek
- engellemek
- hapsetmek
- iliklemek
- indirmek
- kapısına kilit vurmak
- kenetlemek
- kesmek
- kırpmak
- kısmak
- kilitlemek
- kopçalamak
- mandallamak
- mühürlemek
- önlemek
- rezelemek
- saklamak
- sarmak
- sarmalamak
- susmak
- susturmak
- sürgülemek
- sürmelemek
- süzmek
- tapalamak
- tıkaçlamak
- tıkamak
- tıpalamak
- tırkazlamak
- yummak
- barındırmak
- başına dikmek
- beklemek
- devriye gezmek
- duldalamak
- emniyet altına almak
- esirgemek
- fiske dokundurmamak
- fiske kondurmamak
- göğüs germek
- görüp gözetmek
- göz kulak olmak
- gözetmek
- gözü gibi esirgemek
- gözü gibi sakınmak
- gözü gibi saklamak
- hıfzetmek
- himaye etmek
- himayesine almak
- ibate etmek
- kaçınmak
- kanadı altına almak
- kanat açmak
- kanat germek
- kavzamak
- kilit kürek olmak
- kol gezmek
- kol kanat germek
- kol kanat olmak
- kollamak
- korunmak
- kuş uçurmamak
- muhafaza altına almak
- müdafaa etmek
- nöbet beklemek
- nöbet tutmak
- sakınmak
- saklamak
- savunmak
- siper etmek
- sürdürmek
- vikaye etmek
- yardım etmek
- zeval vermemek
HECELEME
sak-la-mak SAKLAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Elinde bulundurmak, tutmakÖrnek: Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı.
- [fiil] [-i] [-de] Kaybolmaması, görünmemesi için gizli bir yere koymakÖrnek: Paralarını kasada saklıyor.
- [fiil] Görünmesine engel olmak, ortalıkta bulundurmamak
- [fiil] [-i] [-de] Bozulmadan doğal durumları ile durmasını sağlamak, korumak, muhafaza etmekÖrnek: Eti buzdolabında saklamak. Peyniri tuzlu suda saklamak.
- [fiil] [-i] [-den] Gizli tutmak, duyurmamakÖrnek: Batı, o büyük kaynaktan sık sık faydalanır ama iktibaslarını titizce saklar.
- [fiil] [-e] [-i] Birine vermek için ayırmakÖrnek: Bu kitabı size sakladım.
- [fiil] [nesnesiz] [mecaz] Korumak, esirgemekÖrnek: Allah saklasın.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük