tanımak
[fiil] [-i] Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak
TANIMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
TANIMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- addetmek
- ağırlamak
- ağzının içine bakmak
- baş eğmek
- benimsemek
- boynunu bükmek
- boyun eğmek
- boyun kırmak
- bülbül gibi söylemek
- dediğine gelmek
- diliyle tutulmak
- diliyle yakalanmak
- dinlemek
- eyvallah demek
- fit olmak
- gönlü olmak
- hayır dememek
- he demek
- icabet etmek
- ikrar etmek
- imana gelmek
- itaat etmek
- itiraf etmek
- kabul eylemek
- kabullenmek
- kail olmak
- laf dinlemek
- mum olmak
- muvafakat etmek
- onamak
- onaşmak
- öpüp başına koymak
- ram olmak
- razı gelmek
- razı olmak
- rıza göstermek
- rızası olmak
- riayet etmek
- söz dinlemek
- söz tutmak
- söze yatmak
- sözünden çıkmamak
- sözüne gelmek
- sözünü tutmak
- susta durmak
- tanımak
- tasvip etmek
- teslim bayrağı çekmek
- teslim etmek
- teslimiyet göstermek
- uygun bulmak
- uygun görmek
- uymak
- yanaşmak
- yatmak
- yelkenleri suya indirmek
- yola gelmek
- agâh olmak
- akıl almak
- aklında tutmak
- alışmak
- anlamak
- aydınlanmak
- bellemek
- beynine girmek
- bilgi edinmek
- bilgilenmek
- bilişmek
- çalışmak
- çantadan yetişmek
- dağarcığına atmak
- derinleşmek
- ders almak
- ders görmek
- dirsek çürütmek
- eli alışmak
- eli kırılmak
- erginlenmek
- ezber etmek
- ezberlemek
- fenlenmek
- feyizlenmek
- fikir edinmek
- fikir vermek
- geçmek
- görgülenmek
- haber almak
- hazmetmek
- hıfzetmek
- ibret almak
- ihtisas yapmak
- ilmini almak
- istihbar etmek
- kapmak
- kaşarlanmak
- kavramak
- kıraat etmek
- kulağını açmak
- malumat almak
- malumat edinmek
- meşk almak
- meşk etmek
- mezun olmak
- muttali olmak
- okumak
- papağan gibi ezberlemek
- pişirmek
- sindirmek
- sökmek
- su gibi ezberlemek
- tahsil etmek
- tahsil görmek
- tanımak
- tefeyyüz etmek
- terbiye almak
- terbiye görmek
- ufkunu genişletmek
- uyanmak
- yetişmek
- yoğrulmak
- yontulmak
- yutmak
- zihnine yerleştirmek
HECELEME
ta-nı-mak TANIMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamakÖrnek: Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı.
- [fiil] Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmekÖrnek: Onu bir de eski polisler tanır.
- [fiil] Bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmakÖrnek: Sincapları yakından tanırım.
- [fiil] Bilip ayırmak, seçmek, ayırt etmekÖrnek: Oğlan süngerlerin çeşidini zehir gibi tanıyordu.
- [fiil] [hukuk] Varlığını kabul etmek
- [fiil] Boyun eğmek, yargısına uymak, saymak
- [fiil] Sorumlu bilmekÖrnek: Ben arkadaşını tanımam, alacağımı senden isterim.
- [fiil] Bir şeyin yapılması, bitirilmesi için belli bir süre vermekÖrnek: Ona borcunu ödemesi için üç günlük bir süre tanıdım.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük