uçmak
[fiil] [nesnesiz] Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak
UÇMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
UÇMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- atıp tutmak
- atmak
- ballandırmak
- bir bardak suda fırtına koparmak
- bire bin katmak
- büyüksemek
- büyültmek
- büyütmek
- dallandırıp budaklandırmak
- dallandırmak
- dramatize etmek
- göklere çıkarmak
- gözünde büyütmek
- habbeyi kubbe yapmak
- iğne deliğinden Hindistan'ı seyretmek
- izam etmek
- mesele yapmak
- mübalağa etmek
- ölçüyü kaçırmak
- palavra atmak
- palavra savurmak
- palavra sıkmak
- pireyi deve yapmak
- şişirmek
- uçmak
- üfürmek
- yüksek perdeden konuşmak
- yüksekten atmak
- aşk yapmak
- başına oturmak
- bozdurmak
- çarpışmak
- çatışmak
- deldirmek
- dikilmek
- eşleşmek
- gözünü açmak
- harama uçkur çözmek
- iş tutmak
- iş vermek
- işlemek
- karılmak
- karınmak
- kaydırtmak
- koynuna almak
- mercimeği fırına vermek
- münasebette bulunmak
- sevişmek
- sıraya dizmek
- sokuşmak
- teslim etmek
- tıngırdamak
- tokuşmak
- tokuşturmak
- uçmak
- vermek
- vurdurmak
- vuruşmak
- vuruşturmak
- yapılmak
- yatıp kalkmak
- yatmak
- yemek
- yıkılmak
- açı
- akıl
- alışmak
- amme efkârı
- ana fikir
- anlayış
- apışmak
- âşık olmak
- azalmak
- azaltmak
- bakım
- bakış açısı
- baş aşağı gelmek
- baş aşağı gitmek
- benimsemek
- bilimsel düşünce
- boylamak
- bulunmak
- çakılmak
- çökmek
- damlamak
- devrilmek
- dinmek
- doğmak
- dökülmek
- düşkün olmak
- düşün
- düşünce
- düşünme
- düşünüş
- efkâr
- efkârıumumiye
- eksilmek
- endişe
- fırsat bulmak
- fikir
- fingirdemek
- gelmek
- göçmek
- görüş
- görüş açısı
- göz
- hesap
- içtihat
- ide
- idea
- iki seksen uzanmak
- imgeleme
- inmek
- kamuoyu
- kapaklanmak
- kaygı
- kaymak
- kovulmak
- kötüleşmek
- mezhep
- mülahaza
- mülahazat
- mütalaa
- nakavt olmak
- nazar
- noktainazar
- ölmek
- pencere
- platform
- rastlaşmak
- rey
- sakıt olmak
- sapır sapır dökülmek
- serilmek
- ses
- sukut etmek
- tahayyül
- tefekkür
- teker meker yuvarlanmak
- tekerlenmek
- telakki
- tepesi aşağı gitmek
- tepetakla gitmek
- tepetakla yuvarlanmak
- ters pers olmak
- ucuzlamak
- uçmak
- uğramak
- uğraşmak
- umumi efkâr
- uymak
- ütopya
- varidat
- vurmak
- yağmak
- yansımak
- yenilmek
- yeri öpmek
- yığılıp kalmak
- yığılmak
- yıkılmak
- yuvarlanmak
- zaviye
- zayıflamak
- zihniyet
- züğürtlemek
- açılmak
- açmak
- akın etmek
- akmak
- alarga etmek
- apazlamak
- aralanmak
- aramak
- aşındırmak
- avara etmek
- ayağına gitmek
- ayak atmak
- ayrılmak
- azimet etmek
- basıp gitmek
- basmak
- boylamak
- boynunu kırmak
- caddeyi tutmak
- cehennemin dibine gitmek
- cicozlamak
- çekip gitmek
- çekmek
- çıkmak
- defolmak
- demir almak
- denize açılmak
- dere tepe düz gitmek
- devam etmek
- doğrulmak
- dümeni kırmak
- düzmek
- erişmek
- gaza basmak
- gazlamak
- geçmek
- gerilemek
- gezmek
- göç etmek
- göç eylemek
- göçmek
- görmek
- gözden uzaklaşmak
- gurbete düşmek
- hareket etmek
- hicret etmek
- ıraklaşmak
- ıramak
- icabet etmek
- içmek
- ikilemek
- ilerlemek
- inmek
- intikal etmek
- ipi kırmak
- işlemek
- izlemek
- kapağı atmak
- kapı yapmak
- kaymak
- kendini atmak
- kendini bir yerde bulmak
- kendini dar atmak
- kirişi kırmak
- koşmak
- kuş kanadıyla gitmek
- kuyruğu dikmek
- muhaceret etmek
- ölmek
- palamarı çözmek
- palamarı koparmak
- posta yapmak
- sarkmak
- savuşmak
- savuşup gitmek
- sefa geldine gitmek
- sel gibi akmak
- seyretmek
- siktirip gitmek
- siktirmek
- sürmek
- taşınmak
- tatmin olmak
- tayyetmek
- toz olmak
- tutmak
- tükenmek
- uçmak
- uçup gitmek
- uğramak
- uymak
- uzaklaşmak
- uzamak
- uzanmak
- voltasını almak
- yağ gibi kaymak
- yapmak
- yaylanmak
- yelken açmak
- yelken basmak
- yetmek
- yıkılmak
- yırtmak
- yol almak
- yol gitmek
- yol görünmek
- yol yürümek
- yola çıkmak
- yola düşmek
- yola düzülmek
- yola koyulmak
- yola revan olmak
- yollanmak
- yolunu tutmak
- yürümek
- yürüyüşe geçmek
- zıplamak
- ziyaret etmek
- acele etmek
- aceleleştirmek
- çabuk olmak
- çabuklaşmak
- çabuklaştırmak
- dara gelmek
- elini çabuk tutmak
- elini oynatmak
- fayrap etmek
- gaza basmak
- hız vermek
- hızlandırmak
- hızlanmak
- iki ayağını bir pabuca sokmak
- istical etmek
- ivdirmek
- ivedilenmek
- kabuksuz yumurtlatmak
- kelle koşturmak
- kuş kanadıyla gitmek
- oklamak
- süratlenmek
- tacil etmek
- tesri etmek
- tezlemek
- tezleşmek
- tezleştirmek
- uçmak
- uçurmak
- yapıştırmak
- yeldirmek
- yelmek
- yerinde duramamak
- yol vermek
- yumulmak
- akmak
- andırmak
- asmak
- aşmak
- başını alıp gitmek
- boşanmak
- cızlamı çekmek
- cicozlamak
- çekilmek
- çil yavrusu gibi dağılmak
- çözülmek
- dar kaçmak
- dümeni kırmak
- elinden kurtulmak
- fertik çekmek
- firar etmek
- gaza basmak
- gazlamak
- geri çekilmek
- girmek
- gizlenmek
- ikilemek
- iltica etmek
- ipini kırmak
- kaçınmak
- kaymak
- kırmak
- kirişi kırmak
- koşmak
- kurtulmak
- mektebi asmak
- okulu kırmak
- paçayı kurtarmak
- paniklemek
- payandaları çözmek
- ricat etmek
- sararmak
- savulmak
- savuşmak
- sekmek
- sığınmak
- sıvışmak
- sıyrılmak
- sızmak
- tabana kuvvet kaçmak
- tabanları kaldırmak
- tabanları yağlamak
- topuklamak
- tozu dumana katmak
- tüymek
- uçmak
- uzaklaşmak
- vınlamak
- voltasını almak
- yakayı sıyırmak
- yan çizmek
- yelkenlemek
- yıpranmak
- yırtmak
- zamkinos etmek
- afyonlanmak
- başına vurmak
- beynine vurmak
- burnunun ucunu görmemek
- dalgaya düşmek
- duman altı olmak
- dut gibi olmak
- esirmek
- esrimek
- feleği şaşmak
- fitil olmak
- kafa bulmak
- kafa yapmak
- kafayı bulmak
- küfelik olmak
- matiz olmak
- mest olmak
- olmak
- paşa olmak
- pervaz etmek
- sarhoşlaşmak
- sarkmak
- sızmak
- südremek
- tütsülemek
- uçmak
- yüklenmek
- zıbarmak
- zom olmak
- abat olmak
- ağzı kulaklarına varmak
- anadan doğmuşa dönmek
- ayakları yere değmemek
- aydınlanmak
- bahtiyar olmak
- bastığı yeri bilmemek
- başı göğe ermek
- bayram etmek
- bayram yapmak
- bir yiyip bin şükretmek
- buldumcuk olmak
- çalmadan oynamak
- çamura yatmak
- çocuk gibi sevinmek
- deli olmak
- deliye dönmek
- düğün bayram etmek
- etekleri zil çalmak
- ferahlamak
- fesini havaya atmak
- gerinmek
- gibi olmak
- göbek atmak
- göklere uçmak
- gönenmek
- gözleri parlamak
- gözlerinin içi gülmek
- gözü gönlü açılmak
- gururlanmak
- hafiflemek
- havalara uçmak
- havasını bulmak
- haz duymak
- hoşnut olmak
- hoşnutluk getirmek
- içi açılmak
- içi içine sığmamak
- içi rahat etmek
- içi yağ bağlamak
- içine sinmek
- içinin yağı erimek
- ihya olmak
- iki seksen uzanmak
- keyfi gelmek
- keyiflenmek
- kına yakmak
- kınalar yakmak
- kıvanç duymak
- kıvanmak
- köşe olmak
- külahını havaya atmak
- masal âleminde yaşamak
- memnun olmak
- mest olmak
- mesut olmak
- mutlanmak
- mutlu olmak
- mutlulanmak
- mürüvvetini görmek
- müsterih olmak
- neşelenmek
- neşesini bulmak
- rahatlamak
- sevincinden ağzı kulaklarına varmak
- sevinç gözyaşları dökmek
- sevinç yaşları dökmek
- şad olmak
- şenelmek
- şenlenmek
- şıkır şıkır oynamak
- takdir etmek
- takla atmak
- teller takmak
- uçmak
- yüreği ferahlamak
- yüreği hafiflemek
- yüreği rahatlamak
- yüreği serinlemek
- yüreği yağ bağlamak
- yüzü gülmek
- zevklenmek
- zevkten dörtköşe olmak
- zıplamak
- zil takıp oynamak
- zilsiz oynamak
- arazi olmak
- araziye uymak
- azmak
- dağılmak
- deve olmak
- duman olmak
- elden çıkmak
- elden gitmek
- fevt olmak
- gaybubet etmek
- gömülmek
- görünmez olmak
- gözden kaybolmak
- izi belirsiz olmak
- izi silinmek
- kayıplara karışmak
- kaynamak
- kırklara karışmak
- kurtulmak
- kül olmak
- namı nişanı kalmamak
- ortadan kalkmak
- ortadan kaybolmak
- sırra kadem basmak
- sırrolmak
- silinip gitmek
- silinmek
- sönmek
- tarihe karışmak
- toz olmak
- uçmak
- uçup gitmek
- yer yarılıp içine girmek
- yere batmak
- yerin dibine batmak
- yerin dibine geçmek
- yerinde yeller esmek
- yok olmak
- yolunu kaybetmek
- yürümek
- zail olmak
- zayi olmak
HECELEME
uç-mak UÇMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almakÖrnek: Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu.
- [fiil] Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak
- [fiil] Sıvı, gaz veya buhar durumuna geçmek
- [fiil] Rengi solmakÖrnek: Rengi birdenbire uçtu.
- [fiil] Rüzgâr veya başka bir itici güçle yerinden ayrılıp uzağa gitmekÖrnek: Bu gece tahta perde uçmuş.
- [fiil] Yüksek yerden düşmek veya yuvarlanmak
- [fiil] BelirmekÖrnek: Sakalı yeni çıkmış, yüzünde çocukça ifadeler uçuyordu.
- [fiil] Patlayıcı madde ile parçalanmak
- [fiil] Uçar gibi dalgalanmakÖrnek: Elleri trençkotunun cebinde, gözlerini karşı kıyıya dikmiş, saçları savrulurcasına geriye uçuyor.
- [fiil] Çok hızlı gitmekÖrnek: Hele bir asfalta çıkalım görürsünüz bey, derdi. Uçar bu bizim külüstür.
- [fiil] Hava yolu ile gitmekÖrnek: Yarın İstanbul'a uçuyorum.
- [fiil] [mecaz] Yok olmak, ortadan kaybolmakÖrnek: Bütün kararları uçmuştu. Yüzünde iradesiz hatlar belirdi.
- [fiil] [mecaz] Çok sevinmek
- [fiil] [mecaz] Gerçek hayattan uzaklaşıp düşlere dalmak
- [fiil] [argo] Keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra kendinden geçmek
- [fiil] [şaka yollu] AşırılmakÖrnek: Bizim kitaplar uçmuş.
- [fiil] [din bilgisi] Dinî inanışa göre ruh ölümden sonra göğe yükselmek
- [isim] [eskimiş] [din bilgisi] Cennet
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük