yatmak
[fiil] [nesnesiz] Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak
YATMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
YATMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağaç olmak
- ayazlamak
- aylamak
- bekleşmek
- dalgalanmaya bırakmak
- dilemek
- dokuz doğurmak
- dört gözle beklemek
- durmak
- eğlenmek
- ekilmek
- gözlemek
- gözü yolda kalmak
- gözü yollarda kalmak
- gözüne karasu inmek
- gününü beklemek
- intizar etmek
- istemek
- kalmak
- kazıklamak
- kollamak
- korumak
- kök salmak
- kulağı kirişte olmak
- nöbet beklemek
- nöbet tutmak
- oyalanmak
- sabretmek
- takılıp kalmak
- takılmak
- ummak
- umutlanmak
- ümit etmek
- yatmak
- yol gözlemek
- yoluna bakmak
- yolunu beklemek
- yolunu gözlemek
- zaman kollamak
- aşk yapmak
- başına oturmak
- bozdurmak
- çarpışmak
- çatışmak
- deldirmek
- dikilmek
- eşleşmek
- gözünü açmak
- harama uçkur çözmek
- iş tutmak
- iş vermek
- işlemek
- karılmak
- karınmak
- kaydırtmak
- koynuna almak
- mercimeği fırına vermek
- münasebette bulunmak
- sevişmek
- sıraya dizmek
- sokuşmak
- teslim etmek
- tıngırdamak
- tokuşmak
- tokuşturmak
- uçmak
- vermek
- vurdurmak
- vuruşmak
- vuruşturmak
- yapılmak
- yatıp kalkmak
- yatmak
- yemek
- yıkılmak
- addetmek
- ağırlamak
- ağzının içine bakmak
- baş eğmek
- benimsemek
- boynunu bükmek
- boyun eğmek
- boyun kırmak
- bülbül gibi söylemek
- dediğine gelmek
- diliyle tutulmak
- diliyle yakalanmak
- dinlemek
- eyvallah demek
- fit olmak
- gönlü olmak
- hayır dememek
- he demek
- icabet etmek
- ikrar etmek
- imana gelmek
- itaat etmek
- itiraf etmek
- kabul eylemek
- kabullenmek
- kail olmak
- laf dinlemek
- mum olmak
- muvafakat etmek
- onamak
- onaşmak
- öpüp başına koymak
- ram olmak
- razı gelmek
- razı olmak
- rıza göstermek
- rızası olmak
- riayet etmek
- söz dinlemek
- söz tutmak
- söze yatmak
- sözünden çıkmamak
- sözüne gelmek
- sözünü tutmak
- susta durmak
- tanımak
- tasvip etmek
- teslim bayrağı çekmek
- teslim etmek
- teslimiyet göstermek
- uygun bulmak
- uygun görmek
- uymak
- yanaşmak
- yatmak
- yelkenleri suya indirmek
- yola gelmek
HECELEME
yat-mak YATMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmakÖrnek: Dörtnala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak.
- [fiil] Uyumak veya dinlenmek için yatağa girmek
- [fiil] Yatay veya yataya yakın bir duruma gelmek, eğilmekÖrnek: Rüzgârdan bütün ekinler yattı. Gemi sağa yattı.
- [fiil] Geceyi geçirmek üzere bir yerde kalmakÖrnek: Bu gece nerede yatacağız?
- [fiil] Boş yere beklemekÖrnek: Mallar depoda yatıyor.
- [fiil] İşlemez, çalışmaz durumda kalmakÖrnek: Gemi limanda yatıyor.
- [fiil] Bir özellik kazanmak için bir şeyin içinde beklemekÖrnek: Turşu sirkede yatıyor.
- [fiil] Belli bir süreyi cezaevinde geçirmek
- [fiil] Ölü gömülmüş olmakÖrnek: Mezarlık servilerinin altında ninelerim, teyzelerim yatarlardı.
- [fiil] Düz bir duruma gelmek, düzleşmekÖrnek: Kumaş iyice ütülenince yattı.
- [fiil] [-le] Cinsel ilişkide bulunmak
- [fiil] Bir düşünceyi veya bir öneriyi benimsemek, razı olmak
- [fiil] Heves etmek, eğilmekÖrnek: Çalı süpürgelerinin kırmızı çiçeklerindeki bal kokusuna yatmışlardı.
- [fiil] [mecaz] Bulunmak, var olmakÖrnek: Her ayrıcalık hevesinin kökeninde bir kompleks, bir göstermecilik duygusu yattığı görülür.
- [fiil] [teklifsiz konuşmada] Olumsuz veya başarısız bir sonuç almakÖrnek: Takım bu sezon yattı.
- [fiil] [halk ağzında] İşsiz kalmak, çalışmamak
- [fiil] [argo] Bilerek yenilmek, şike yapmak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük