yuvarlamak
[fiil] [-e] Bir şeyi bir yerden kaldırmadan ekseni çevresinde döndürerek yürütmek, tekerlemek
YUVARLAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- alaşağı etmek
- altını üstüne getirmek
- altüst etmek
- aşağı almak
- ayağına çelme takmak
- ayaklanmak
- bağdalamak
- bağdamak
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çelmelemek
- çökermek
- çökertmek
- çöktürmek
- dağıtmak
- düşürmek
- düzmek
- eğmek
- feshetmek
- göçertmek
- göçürmek
- göçürtmek
- hâk ile yeksan etmek
- hallaç pamuğu gibi atmak
- harap etmek
- indirmek
- karıştırmak
- karmakarış etmek
- karmakarışık etmek
- kovmak
- nakavt etmek
- okumak
- sermek
- tahrip etmek
- tahttan indirmek
- tarumar etmek
- taş taş üstünde bırakmamak
- uzatmak
- viraneye çevirmek
- yakıp yıkmak
- yere sermek
- yere vurmak
- yerle bir etmek
- yerle yeksan etmek
- yıkmak
- yuvarlamak
- almak
- atıştırmak
- atmak
- attırmak
- başına dikmek
- bir tek atmak
- cila çekmek
- çakıştırmak
- çakmak
- çekmek
- dem çekmek
- demlenmek
- dikmek
- diplemek
- gitmek
- göçmek
- götürmek
- hararet kesmek
- hararet söndürmek
- hopurdatmak
- höpürdetmek
- kafa cilalamak
- kafa çekmek
- kafayı çekmek
- kafayı tütsülemek
- kaymak
- kullanmak
- parlatmak
- sallamak
- tatmak
- tütsülemek
- tüttürmek
- vurmak
- vuruşturmak
- yakıştırmak
- yudumlamak
- yumulmak
- yutmak
- yuvarlamak
- zıkkımlanmak
- ambalaj yapmak
- ambalajlamak
- bağlamak
- balya yapmak
- balyalamak
- beğenmek
- belemek
- bohçalamak
- bulaşmak
- bükmek
- bürümek
- çember geçirmek
- çemberlemek
- çevirmek
- çevrelemek
- çıkılamak
- çıkın etmek
- çıkınlamak
- çuvallamak
- demetlemek
- denk yapmak
- destelemek
- dolamak
- dürmek
- dürümlemek
- düşünmek
- elemek
- fıçılamak
- giymek
- hayran etmek
- kâğıtlamak
- kangallamak
- kapamak
- kaplamak
- kapsamak
- kasalamak
- kefenlemek
- kılıflamak
- kınlamak
- kucaklamak
- kundaklamak
- kuşatmak
- kutulamak
- örtmek
- paket etmek
- paketlemek
- sandıklamak
- sarılmak
- sarıp sarmalamak
- sarmalamak
- sataşmak
- sepetlemek
- şaşırmak
- takmak
- tedavi etmek
- tekfin etmek
- torbalamak
- turalamak
- yumaklamak
- yuvarlamak
- yükselmek
- ağzı oynamak
- ağzına atmak
- aldanmak
- aldatmak
- aş
- atıştırmak
- beslenmek
- boğazı işlemek
- boğazını doyurmak
- boğazını sevmek
- can beslemek
- cezalanmak
- cila çekmek
- çayırlamak
- çayırlanmak
- çenesi oynamak
- çerezlenmek
- çeşnisine bakmak
- çiftleşmek
- çimlenmek
- çitlemek
- çöplenmek
- dişlemek
- domuz gibi tıkınmak
- domuz gibi yemek
- dövmek
- düzmek
- ekmek
- etkilenmek
- gagalamak
- girmek
- göçürmek
- götürmek
- gövdeye atmak
- gövdeye indirmek
- haklamak
- hapazlamak
- harcamak
- ısırmak
- iftar etmek
- işkembesini şişirmek
- iyi etmek
- kahvaltı etmek
- kapatma
- karın doyurmak
- kaşık atmak
- kaşık çalmak
- kaşıklamak
- kaymak
- kemirmek
- kıtlıktan çıkmış gibi yemek
- kifaflanmak
- lokma etmek
- lüpletmek
- mahvetmek
- manda gibi yemek
- mideye indirmek
- mideyi bastırmak
- nefsini körletmek
- nemalanmak
- oruç açmak
- oruç bozmak
- oruç yemek
- otlamak
- otlanmak
- öğün
- öpmek
- parmaklamak
- piknik yapmak
- rızık
- safra bastırmak
- sahura kalkmak
- silip süpürmek
- soymak
- sömürmek
- şölen
- taam etmek
- tadına bakmak
- tatmak
- temize havale etmek
- tıkınmak
- tıkıştırmak
- tüketmek
- üzmek
- yalamak
- yalayıp yutmak
- yararlanmak
- yayılmak
- yemek yemek
- yemlenmek
- yıpratmak
- yiyip içmek
- yumulmak
- yutmak
- yuvarlamak
- zıkkımlanmak
- ziftlenmek
- ziyafet çekmek
HECELEME
yu-var-la-mak YUVARLAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Bir şeyi bir yerden kaldırmadan ekseni çevresinde döndürerek yürütmek, tekerlemekÖrnek: Balta ve küskü ile onu kaldırır, aşağıya yuvarlarız.
- [fiil] [-i] Döndürerek tomar yapmak veya yuvarlak duruma getirmek
- [fiil] [-e] [-i] Hızla düşürmek, devirmekÖrnek: Bir çelmede adamı yere yuvarladı.
- [fiil] [nesnesiz] [mecaz] Sözü belirsizce, anlaşılmayacak biçimde söylemekÖrnek: Bu meslekte neler gördük biz diye yuvarlayarak lafı değiştiriyorum.
- [fiil] [nesnesiz] [teklifsiz konuşmada] İnanılmayacak yalanlar söylemek
- [fiil] [nesnesiz] [teklifsiz konuşmada] İstekle ve çabucak yemek veya içmekÖrnek: Birbiri ardınca bilmem kaç şişe bira yuvarlamış.
- [fiil] [-i] Kelimelerin bazı seslerini söylememekÖrnek: Kendine has, kelimelerin son hecelerini yuvarlaya yuvarlaya, yumuşak bir konuşma tarzı vardı.
- [fiil] [-i] Sayıyı, küçük tutarlarını atarak veya ekleyerek tüm sayı durumuna getirmek
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük