sıkıntı

[isim] İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet
SIKINTI İLE BENZER OLAN KELİMELER
SIKINTI İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
acı
ağırlık
azap
badire
baş ağrısı
bezginlik
bitkinlik
boğuntu
boşluk
buhran
cefa
cevir
çarpıntı
çile
dağdağa
darboğaz
darlık
dert
efkâr
ezinti
eziyet
felaket
fenalık
gına
gönül darlığı
güçlük
hâlsizlik
huzursuzluk
kâbus
kahır
kambur
karabasan
kasavet
kırgınlık
kırıklık
meşakkat
mihnet
rahatsızlık
sancı
tedirginlik
tehlike
telaş
trajedi
üzgü
üzüntü
yokluk
yoksulluk
yorgunluk
yürek çarpıntısı
zorluk
HECELEME
sı-kın-tı
SIKINTI KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [isim] İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyetÖrnek: İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı. [Peyami Safa]
  2. [isim] Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnetÖrnek: Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm. [Aka Gündüz]
  3. [isim] Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığıÖrnek: İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim. [Sait Faik Abasıyanık]
  4. [isim] Bulunmama durumuÖrnek: Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi. [İhsan Oktay Anar]
  5. [isim] [mecaz] Sorun, mesele, sendrom, problemÖrnek: Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu. [Burhan Felek]
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: