sıkıntı
[isim] İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet
SIKINTI İLE BENZER OLAN KELİMELER
- acı
- afakan
- ağırlık
- azap
- badire
- baş ağrısı
- bezginlik
- bıkkınlık
- bitiklik
- bitkinlik
- boğuntu
- boşluk
- buhran
- bun
- can sıkıntısı
- cefa
- cehennem azabı
- cevir
- çarpıntı
- çile
- dağdağa
- darboğaz
- darlık
- dert
- doğum sancısı
- efkâr
- ezinti
- eziyet
- felaket
- fenalık
- fütur
- gına
- gönül darlığı
- güçlük
- hafakan
- hâlsizlik
- huzursuzluk
- iğneli fıçı
- kâbus
- kahır
- kambur
- karabasan
- karın ağrısı
- kasavet
- kasvet
- kesiklik
- kırgınlık
- kırıklık
- melal
- meşakkat
- mihnet
- rahatsızlık
- sancı
- sıklet
- sürmenaj
- tedirginlik
- tehlike
- telaş
- trajedi
- usanç
- uyuzluk
- üzgü
- üzüntü
- yokluk
- yoksulluk
- yorgunluk
- yürek çarpıntısı
- zorluk
SIKINTI İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- abra
- ağırbaşlılık
- armağan
- atmosfer
- ayar
- baskı
- batman
- bedel
- çeker
- çeki
- çekirdek
- çöküntü
- dara
- değer
- dekagram
- desigram
- dikkat
- dirhem
- gereç
- görev
- gram
- gramaj
- groston
- hektogram
- kantar
- kental
- kırat
- kıyye
- kilo
- kilogram
- kiloton
- külfet
- libre
- megaton
- miligram
- miskal
- mücevher
- okka
- ons
- ölçek
- önem
- santigram
- santim
- sıkıntı
- tartı
- ton
- tonilato
- uyuşukluk
- vezin
- yük
- acılık
- acıma
- ağız tatsızlığı
- bahtsızlık
- ciğer acısı
- çeki
- dağ
- dil yarası
- düş kırıklığı
- elem
- endişe
- esef
- evlat acısı
- ezgi
- ezginlik
- eziklik
- ezinç
- gaile
- gam
- gariplik
- garipseme
- gönül belası
- gönül yarası
- hayal kırıklığı
- hayıf
- hayıflanma
- hicran
- hoşnutsuzluk
- hüsran
- hüzün
- ıstırap
- ızdırap
- içleniş
- içlenme
- içlilik
- inkıbaz
- işkence
- kalp ağrısı
- karamsarlık
- kaygı
- keder
- koyuntu
- kötümserlik
- mahzunluk
- matem
- matem havası
- memnuniyetsizlik
- merak
- merhamet
- meyusiyet
- mutsuzluk
- nedamet
- ölüm
- pişmanlık
- sıkıntı
- sızı
- sukutuhayal
- tasa
- teessüf
- teessür
- ukde
- umutsuzluk
- ümitsizlik
- üzgünlük
- üzünç
- yanıklık
- yas
- yazıklanma
- yeis
- yürek karası
- yürek yarası
HECELEME
sı-kın-tı SIKINTI KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyetÖrnek: İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı.
- [isim] Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnetÖrnek: Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm.
- [isim] Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığıÖrnek: İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim.
- [isim] Bulunmama durumuÖrnek: Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi.
- [isim] [mecaz] Sorun, mesele, sendrom, problemÖrnek: Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük