salma
[isim] Salmak işi
SALMA İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- akrep
- ases
- asesbaşı
- askerî inzibat
- aynasız
- bakla
- başgardiyan
- bekçi
- belediye zabıtası
- bıyıklı
- bostancı
- böcekbaşı
- cebeli
- çarşı ağası
- dayı
- dedektif
- devriye
- emniyet
- emniyet amiri
- gardiyan
- hafiye
- icracı
- ikramiyeli
- inzibat
- jandarma
- kalpakçı
- karabinyer
- karakol
- keş
- kır bekçisi
- kır serdarı
- kizir
- kolluk
- komiser
- kontrgerilla
- kullukçu
- makineli
- mikrop
- müfettiş
- pazvant
- pil
- polis hafiyesi
- ramazan
- salma
- sivil
- sivil polis
- şerif
- taharri
- taharri memuru
- toplum polisi
- yumurtacı
- yüz para
- zabıta
- zaptiye
- zindancı
- alçak
- anasının ipini pazara çıkarmış
- anasının ipini satmış
- avare
- ayaktakımı
- aylak
- baldırı çıplak
- başıboş
- berduş
- bitik
- bitnik
- boş gezenin boş kalfası
- çakal
- döküntü
- evi sırtında
- gezeğen
- gezenti
- göbeği sokakta kesilmiş
- haylaz
- hayta
- hergele
- hippi
- ipsiz
- ipsiz sapsız
- istinga
- it
- it kopuk
- kaldırım mühendisi
- kopuk
- maceracı
- maceraperest
- mayın
- parya
- salma
- sapı silik
- serüvenci
- sokak çocuğu
- sürtük
- yersiz
- yersiz yurtsuz
- yurtsuz
- zıpçıktı
- zıpır
- zırtapoz
- zibidi
HECELEME
sal-ma SALMA KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Salmak işi
- [isim] Pirinçle pişirilen bir yemek türüÖrnek: Midye salması.
- [isim] [halk ağzında] Genellikle köylerde işlerin görülmesi için ihtiyar heyetinin kararıyla her evden toplanması gereken para
- [isim] Bazı yerel giysilerde kolun yeninden sarkan kumaş parçası
- [isim] Kuşların üretilmesine ayrılan oda
- [sıfat] Başıboş gezen (hayvan)Örnek: Salma sığır.
- [sıfat] Sürekli akan (su)
- [sıfat] [tarih] Osmanlı devleti'nde kol gezen kolluk eri
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük