aktarmak
[fiil] [-e] [-i] Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek
AKTARMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
AKTARMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açığa vurmak
- açık konuşmak
- açık söylemek
- açıklamak
- açılmak
- ağzında bakla ıslanmamak
- ağzından baklayı çıkarmak
- ağzından dökülmek
- ağzından kaçırmak
- aksettirmek
- aktarmak
- arz etmek
- askıya çıkarmak
- aşikâr etmek
- bağırtmak
- beyan etmek
- car etmek
- carlamak
- çan çalmak
- çarpmak
- çözülmek
- davul çalmak
- davul dövmek
- değirmek
- demeç vermek
- dökülmek
- duyurmak
- düşüncesini açmak
- haber geçmek
- haber göndermek
- haber salmak
- haber uçurmak
- haber vermek
- haber yollamak
- haberdar etmek
- ifşa etmek
- ihbar etmek
- ikrar etmek
- ilam etmek
- ilan etmek
- ipucu vermek
- iş vermek
- işittirmek
- itiraf etmek
- izhar etmek
- kalbini açmak
- malumat vermek
- mektup atmak
- mesaj bırakmak
- meydana vurmak
- muştulamak
- müjde götürmek
- müjde koşturmak
- müjde vermek
- müjdelemek
- mülakat vermek
- okumak
- ortaya dökmek
- rapor vermek
- salık vermek
- sır sızdırmak
- sır vermek
- sızdırmak
- söylemek
- şakımak
- tamim etmek
- tebliğ etmek
- tebşir etmek
- tefhim etmek
- tekmil vermek
- tel çekmek
- telefon açmak
- telefon etmek
- telefonlaşmak
- telgraf çekmek
- tellal çağırtmak
- tellemek
- tüyo vermek
- ulak çıkarmak
- yansıtmak
- yayımlamak
- yaymak
- yazışmak
- yazmak
- yetiştirmek
- yırtılmak
- yırtmak
- aktarmak
- almak
- aparmak
- arkasına almak
- arkasından sürüklemek
- aşırmak
- atmak
- çekmek
- geçinmek
- geçirmek
- gütmek
- içmek
- kaçırmak
- kaldırmak
- katlanmak
- kaydırmak
- koşturmak
- öldürmek
- önüne düşmek
- önüne katmak
- peşine takmak
- posta etmek
- postalamak
- soymak
- sürüklemek
- sürümek
- taşımak
- toplamak
- ulaştırmak
- uzaklaştırmak
- yaka paça etmek
- yaka paça götürmek
- yakalamak
- yedmek
- yemek
- yenmek
- yetiştirmek
- yok etmek
- yürütmek
- açmak
- aktarmak
- anız bozmak
- bel bellemek
- bellemek
- boğaz açmak
- çapalamak
- çift sürmek
- çizmek
- çukur açmak
- çukurlatmak
- delmek
- derinleştirmek
- derinletmek
- deşelemek
- deşmek
- eşelemek
- eşelenmek
- eşinmek
- eşmek
- hakketmek
- herk etmek
- ikilemek
- kabartmak
- kirizma yapmak
- kirizmalamak
- kürelemek
- küremek
- kürümek
- nadas etmek
- oymak
- saban sürmek
- sürmek
- taraklamak
- tırmıklamak
- üçlemek
- adam etmek
- aktarmak
- bayındırlaştırmak
- berkitmek
- beslemek
- çekidüzen vermek
- çevirmek
- çitmek
- desteklemek
- düzeltmek
- elden geçirmek
- gözemek
- havuzlamak
- ıslah etmek
- kalafata çekmek
- kalafatlamak
- kalaylamak
- kayarlamak
- kızağa çekmek
- ödeşmek
- örmek
- pekiştirmek
- pençe vurmak
- pençelemek
- sağlamlamak
- sağlamlaştırmak
- sökük dikmek
- tahkim etmek
- takviye etmek
- tamir etmek
- tornistan etmek
- yama vurmak
- yamalamak
- yamamak
- yapmak
- afallaştırmak
- afallatmak
- akıl durdurmak
- akıllara durgunluk vermek
- aklını başından almak
- aktarmak
- aldatmak
- alıklaştırmak
- allak bullak etmek
- aptallaştırmak
- bomba gibi patlamak
- hayrette bırakmak
- sağ gösterip sol vurmak
- sersem etmek
- serseme çevirmek
- sersemletmek
- sürpriz yapmak
- şaşalatmak
- şaşırmak
- şaşkına çevirmek
- zihnini dağıtmak
- acısını çıkarmak
- aktarmak
- arz etmek
- atlamak
- attırmak
- bahşetmek
- ballandırmak
- bastırmak
- başına çalmak
- bayılmak
- bırakmak
- çağırmak
- çalıştırmak
- çekmek
- çıkarmak
- çıkmak
- çiftleşmek
- dayamak
- dökülmek
- elden çıkarmak
- eline tutuşturmak
- evlendirmek
- gazlamak
- gelmek
- gezdirmek
- gönlünden kopmak
- görmek
- gözünü doyurmak
- hamletmek
- hediye etmek
- helal etmek
- helallik vermek
- hibe etmek
- iade etmek
- ikram etmek
- işlemek
- ithaf etmek
- iyi etmek
- kamanço etmek
- kıymak
- koklatmak
- lütfetmek
- ödemek
- öksürmek
- peşkeş çekmek
- sahip kılmak
- sarkıtmak
- satmak
- sebil etmek
- sıkıştırmak
- sökülmek
- sundurmak
- takdim etmek
- takılmak
- takmak
- temlik etmek
- teslim etmek
- tevcih etmek
- tevdi etmek
- toka etmek
- topraklandırmak
- toslamak
- tutmak
- tutuşturmak
- uçlanmak
- uzatmak
- vazgeçmek
- yağdırmak
- yandırmak
- yaymak
- yetiştirmek
- yırtılmak
- yöneltmek
- zarar etmek
- zula etmek
HECELEME
ak-tar-mak AKTARMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] [-i] Bir şeyi bir yerden, bir kaptan başka bir yere veya kaba geçirmek
- [fiil] [-i] Bir şeyin yolunu, yönünü değiştirmek
- [fiil] Bir lehçeyi başka bir lehçeye uyarlamak
- [fiil] Toprağı altı üstüne gelecek bir biçimde iyice bellemek
- [fiil] İletmek, bildirmekÖrnek: Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır.
- [fiil] Bir kitabı başından sonuna kadar okumak
- [fiil] Birinin başka biriyle telefonla konuşmasını sağlamak
- [fiil] [-i] Çatı kiremitlerinin kırık ve bozuk olanlarının yerlerine sağlamlarını koymak
- [fiil] [-i] [edebiyat] AlıntılamakÖrnek: Onun yerine Salâh Birsel'in bir şiirini aktaracağız.
- [fiil] [edebiyat] Kaynak kişiden derlenen herhangi bir parçayı kitlelere duyurmak ve yaymak
- [fiil] [edebiyat] Tür değişikliği yapmakÖrnek: Romanı dizi filme aktarmak.
- [fiil] [bilişim] Bir tekniğe göre biçimlendirmek, uyarlamak
- [fiil] [teknik] Üretilmiş olan bir enerjiyi, başka organlara iletmek
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük